• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Kosova’ya destek zamanı

17 Mart 2021
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Kosova Cumhuriyeti, bağımsızlık ilanından bugüne kadar geçen süreçte, özellikle son üç yıldır önemli gelişmeler yaşıyor. Haradinay hükümetinin kurulma sürecinde başlayan olağanüstü zamanlar, devam ediyor. 

Bütün dünya korona virüs salgınıyla mücadele etmenin yollarını ararken, Kosova siyaseti ve kamuoyu; hükümet kurulması/düşürülmesi ile meşgul oldu, oluyor. Buna bir de ülkenin önemli siyasilerinin, uluslararası mahkemelerde yargılanması eklendi.

Görünenin aksine: Yaşananların, Kosova’nın iç siyasetiyle hiçbir ilgisi yok. AB ve ABD’nin başını çektiği küresel güçlerin, Kosova’nın geleceğini şekillendirmedeki, derin fikirsel ayrılıkları ile ilgisi var. Bu durumun doğal bir neticesi olarak: Hem Kosova’da, hem de Sırbistan’da; uluslararası aktörler adına hareket eden, onların çizdiği yol haritalarına göre yol alan siyasi partiler ve siyasetçiler bulunuyor.

Haradinay hükümetinin düşürülmesinin ardından, 6 Ekim 2019’da yapılan erken seçimi Albin Kurti liderliğindeki Kendi Kendine Karar Ver Hareketi-LVV kazandı. Ancak tek başına iktidar olmasına yetecek oyu alamadı. Seçimi ikinci sırada tamamlayan, Kosova Demokratik Birliği-LDK ile koalisyon hükümeti kurmak zorunda kaldı.

Tam işler biraz yoluna girdi derken, küresel güçler bir kez daha devreye girdi. Halkın istediği ama Amerika ve Sırbistan’ın pek içine sindiremediği bu koalisyon hükümetinin ömrü sadece 51 gün oldu.

Henüz ordusu bulunmayan bir ülkede askeri darbe yapmak mümkün olmadığından, LDK eliyle, post-modern bir darbe gerçekleştirildi. Halka ve ortağına kulak tıkayan LDK, Amerika’nın talimatlarını harfiyen yerine getirdi. Kosova Meclisi’ne güvenoyu başvurusu yaptı. Muhalefetin desteğiyle, hükümetin düşürülmesini sağladı.

Kosova’yı satranç tahtası olarak kullanan AB ve ABD’den, hükümetin dağılmasına, birbirine zıt tepkiler geldi. AB büyükelçileri hükümetin devam etmesi yönünde çağrıda bulunurken, ABD Özel Temsilcisi Richard Grenell ve ABD Kosova Büyükelçisi Philip Scott Kossnett gelişmelerden duydukları memnuniyeti dile getirdiler.

Bu süreçte, ABD’nin hamlesine, AB ülkelerinden sert bir cevap geldi. Kosova Savaş Suçları Özel Mahkemesi, Hashim Thaçi, Yakup Krasniçi, Kadri Veseli ve Recep Selimi’nin, savaş suçu işledikleri yönündeki iddianameleri kabul etti. Bu isimlerin mahkeme süreci devam ediyor.

Ardından, 2020 yılı Haziran ayında, yeni koalisyon hükümeti kuruldu. LVV dışındaki tüm partilerin desteğiyle kurulan “post-modern darbe hükümetinin” başbakanı LDK’lı Avdulah Hoti oldu.

Hoti hükümetinin ömrü de sadece yedi ay oldu. Ancak yegâne misyonunu, 4 Eylül 2020’de Vaşington’da Sırbistan’la yapılan anlaşmaya imza atarak, yerine getirdi. Ekonomi ağırlıklı anlaşmanın öne çıkan ve tartışmaya yol açan maddesi, Kosova ile İsrail’in diplomatik ilişki kurması ve Kosova ile Sırbistan’ın Kudüs’te büyükelçilik açması oldu.

Bu anlaşmadan kısa bir süre sonra Kosova Anayasa Mahkemesi, Hoti hükümeti lehinde oy kullanan bir milletvekilinin kesinleşmiş cezası olması sebebiyle, güven oylamasını geçersiz saydı ve hükümetin düştüğünü ilan etti. 

Kosova halkı, 14 Şubat’ta, bir kez daha sandık başına gitti. Kosova halkı, küresel güçlerin masabaşı oyunlarına, en güzel cevabı sandıkta verdi. Albin Kurti liderliğindeki LVV, oyların yüzde 50.25’ni aldı. Tek başına hükümet kurmak için gereken 61 sandalyenin 58’ini elde etti.

Ne var ki, Albin Kurti ve LVV zaferin tadını çıkaramadan, Hoti hükümeti ve eski Cumhurbaşkanı Hashim Thaçi’nin kucaklarına bıraktığı Sırbistan’la diyalog ve Kudüs’te büyükelçilik açılması bombalarını etkisiz hale getirmeye giriştiler.

Şurası net: Albin Kurti, bir solcu ve anti-emperyalist. Amerika ile değil, AB ile hareket etmeyi tercih ediyor. Ülkesinin gelecek planlamasında Türkiye ve Almanya’nın iki önemli aktör olduğunu düşünüyor.

Kurti, Sırbistan ile diyaloğa ve Kudüs’te büyükelçilik açılmasına sıcak bakmıyor. Hem AB ülkeleri ve Türkiye’nin tepkisini çekmek istemiyor, hem de ideolojik olarak bunu doğru bulmuyor. Diyalog meselesinin, öncelikleri arasında dördüncü veya beşinci konu olduğunu ifade etmesi ve İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, kendisini, Kudüs büyükelçiliği açılışına davet etmesini kabul etmemesi bunun açık bir göstergesidir.

Albin Kurti’nin elini kolunu bağlayabilecek tek bir tehlike bulunuyor: Sağcı, solcu, liberal ve İslamcı ayırt etmeksizin tüm ezilenleri bir araya getiren LVV’nin, dış baskılar neticesinde, dağılması ihtimali. 

Bu, olmadık veya olmayacak, bir komplo teorisi değil. Oldu. Partisinin tepe yönetiminde yer alan önemli isimler, kerameti kendilerinden bilip, LVV’den ayrıldılar. Ancak kurdukları yeni parti, Kosova siyaset kazanında eridi, bitti. “Küresel güçler aynı oyunu tekrar denerler mi?” sorusuna gönül rahatlığı ile “hayır” diyebilmek, elbette, pek mümkün değil. Bunu, ilerleyen zamanlarda, hep birlikte göreceğiz.

Gönül rahatlığı ile söyleyebileceğimiz tek şey: Albin Kurti, bugüne kadar sergilediği yerli ve milli duruşunu devam ettirebilirse, Kosova’nın başına gelen en iyi şey gerçekleşmiş olacaktır.

Bize yani Türkiye’ye düşen: Albin Kurti ve LVV’yi dışlamak değil, tam aksine, sahiplenmek ve daha çok kucaklamaktır. 

Albin Kurti’yi kurtlar vadisinde yalnız bırakmak, hem Kosova’ya, hem de bize bir şey kazandırmaz. Allah göstermesin, hep birlikte kaybederiz. Bugüne kadar çok kaybettik, artık hep birlikte kazanalım inşallah.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Can

solculara TR de niye destek verin demiyorsun o zaman bu samimiyetsizlik degil mi. Baska ülke söz konusu olunca solcuya destek.

Bizde acacagiz

Iki gun sonra bizde kuduste elcilik acarsak hic sasirmayacagimiza gore kosovaya da karismamak lazim
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23