• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Kosova Türk Siyaseti

23 Ocak 2019
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Her konunun olduğu gibi, siyasetin de olmazsa olmazları vardır. Bunlardan bir tanesi ve belki de en önemlisi, ısrar ve istikrardır

Yetenekli ve geleceği parlak birinin, iyi bir çıkış yapmışken, oldukça fiyakalı bir ismi varken, sönüp gittiğine, kaybolduğuna birçok kez şahit olduk, oluyoruz. Sadece insanlar değil, nice iyi ve güzel proje de benzer akıbete uğruyor. Sorun hep aynı: Kolaycılık ve istikrarsızlık.

Şurası bir gerçek: Siyaset, süreklilik ve derinlik ister. 

Yüz metre koşucusu kadar iyi bir çıkış yapmak ve hızlı olmak, elbette, önemlidir. Fakat maraton koşucu kadar dayanıklı ve istikrarlı olmak da elzemdir. 

Vatanın ve milletin istiklali için gece gündüz çalışmak, “istikrar madalyasını” fazlasıyla hak ettirir. Dünya nimetlerinin ve kişisel istikbalin cazibesine kapılarak, bulunduğu makam ve mevkii kaybetmemek için her türlü yola başvurmak bu kapsama girmez.

Siyasetin, hepimizin şahit olduğu, birçok da eksikliği var. 

Öncelikle: Herkesin, hepimizin en çok samimiyet dersine çalışması icap ediyor.  

Samimiyet, her kilidi açan tek anahtardır. Samimiyet ile söyleneni sağır bile duyar, samimiyet ile yapılanı kör bile görür. 

Hiç zor değil: Dilimiz ile kalbimizin bir olması, samimiyet için yeterlidir. Maneviyat ve yerlilik yan yana gelince, adına samimiyet dediğimiz şey de kendiliğinden ortaya çıkıyor.

İkincisi: “Hakkaniyet” bahsine dikkat etmek gerekiyor. 

Hakkaniyet, Müslüman Türk milletinin en büyük sermayelerinden biriydi. Hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de, büyük ölçüde, bu sermayeyi kaybetmiş durumdayız. 

Hakkaniyet olmadan, asla kayda değer bir iş yapılamaz. Ne zamanki çıkar yerine hakkaniyet penceresinden bakarsak, işte o zaman bir şeye benzeriz.

Daha açık söyleyelim: Hormonlu isimlere itibar etmemeli, onları üst kademelere çıkarmamalıyız. Sahici ve daha bizden isimlere imkân tanımalıyız. 

Hepsinden önemlisi: “Biraz da genç arkadaşlara söz verelim” diyebilmeliyiz. Bunu çekinmeden söyleyebilmeliyiz. 

İbrahim Hakkı Hazretleri’nin şu iki dizesi de, her daim, hatırımızda olmalı: “Bir işi murat etme / Olursa inat etme…”

Üçüncü olarak da şu: Siyaset, ekip işidir. 

Ne derler bilirsiniz: Kiraz güzelliğine güvendiği için kurtlanırmış. “Ben” diyerek çok yol alınmaz, “biz” diyerek çok zorluk yoldan kaldırılır. 

Yasal uyarı: Ekibinizi, sizi ekip gitmeyecek isimlerden oluşturmanız gerekir. Daha ilk dönemeçte savrulan nice “kurmay”, ilk imkânda adres değiştiren nice “yol arkadaşı” ve ilk imtihanda kaybeden nice “kardeş” gördük, görmeye de devam ediyoruz.

Dördüncüsü: Siyaset, mesuliyet duymayı, hissetmeyi gerektirir. 

Mesuliyet, kalpten ve vicdan doğar, beslenir. Nurettin Topçu ise şunu söylüyor: “Mesuliyet, imana dayanan bir duygudur.”

Kendisine emanet edilen müesseseleri batırmaktan çekinmeyen, onca insanın emeğini, birikimini, umudunu yok ettikten sonra içinde en ufak bir mesuliyet hissi duymayanlarla bir yere varılmaz. 

Sözünü ettiğim kişi ya da kişiler, sadece kendilerini düşünürler. Mesela, Müslüman kardeşleri oturdukları evin kirası ödeyemezken, kiraya vermek için yeni daireler satın almaktan çekinmezler. 

Mesuliyet sahibi yapılanların veya olanların sayısı arttıkça, memnuniyet sahiplerinin oranı da artar.

Sütunları koyduk, sıra çatıda: Güzel ahlak ve maneviyat. 

Ahlak, dinimizin emri, inancımızın, imanımızın tamamlayıcısıdır. Ahlak kavramından uzaklaşanlar, ahlaksızlığa yaklaşırlar.

Farkındayım: İliklerine kadar maddiyatçı bir toplumda, ahlak ve maneviyattan bahsetmek, kış ortasında, soğuk su satmaya benziyor. Varsın olsun, bizim muhatabımız içi yananlar.

Tehlike büyük: Birçok kişi ve kurum, ahlakın ve maneviyatın üstünü çizmeye çalışıyor. Ahlaksızlığın vanasını sonuna kadar açıyorlar. Üstelik bunu çok güçlü imkânlarla ve istikrarlı bir şekilde yapıyorlar. 

Üzerinde yaşadığımız yeryüzü ahlak ve maneviyat erozyonu yaşarken, bu kavramları koruyup kollayacak, altını çizecek en güçlü müessese, siyasettir. 

Nurettin Topçu’ya bir kez daha kulak verelim: “Davamız, İslam ahlakına dayanan bir cemiyet düzeni kurmaktır.”

* * *

“Bunların, yazının başlığı ile ne alakası var” diyebilirsiniz, demeyin. Biraz daha sabredin.

Kosova Türk siyaseti, özellikle son birkaç yıldır, büyük bir dağınıklık ve tıkanıklık yaşıyor. Siyaset üretemiyor, bundan dolayı, hiçbir mesuliyet de duymuyorlar. 

Kosova Türklerini temsil makamındaki partinin genel başkanı ve milletvekilleri bir araya gelmiyor, birbirleriyle konuşmuyorlar. Sadece menfaatleri söz konusu olduğunda, şaşırtıcı bir dayanışma içine giriyorlar.

Mevcut tablo, bize, Alphonso Lingis’in kitabını hatırlatıyor: Ortak Bir Şeyleri Olmayanların Ortaklığı.

Bu böyle gitmez, gitmemeli. Kosova Türk toplumunu gerçek anlamda temsil edebilecek isimler, bu görevlere getirilmeliler. 

“Kim bunlar?” diyorsanız, şablon yukarıda diyorum. Cetvele vurun, doğru isimleri bulun. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23