Erdoğan nefreti mi, FETÖ sevgisi mi?
Dünya dönüyor, arzu etmesek de, her alanda büyük bir değişim yaşanıyor. Haberin iletim şekli ve onun okuyucu tarafından algılanması da bu rüzgârdan nasipleniyor. Değişmeyen tek bir şey var: Medyanın toplum üzerindeki etkinliği.
Muhabirler, köşe yazarları ve analistler, medyanın artan etkisinde, hususî bir ağırlığa ve öneme sahipler. Yazılanlar ve söylenenler, şu veya bu şekilde, topluma yön veriyor.
Bütün bunları, konuyu bir yere getirmek için yazdım. Şuraya: Kosova’daki altı FETÖ mensubunun Türkiye’ye getirilmesinin ardından, Balkanlar’daki ulusal ve yerel basın, bu konuyu sık sık gündeme getirdi, getiriyor.
Buraya kadar, normal olmayan bir şey yok. Nihayetinde, muhabirler, yazarlar ve analistler, bunun için varlar. Ancak duruşları hiç de normal değil.
İşte güzel bir örnek: Kosova’da yayınlanan Express gazetesi yayın yönetmeni Berat Buzhala, bu ülkede yaşayan Müslümanları zerre kadar umursamıyor. Buna rağmen, sırf Erdoğan’a duyduğu nefret sebebiyle, FETÖ militanları için gözyaşı döküyor. Böylelikle, açık bir şekilde, FETÖ’ye olan sevgisini gösteriyor.
Kosova’daki operasyonun korkusu, bu ülke sınırlarını aşmış, Arnavutluk’a kadar ulaşmış. Arnavutluk’ta, bu konuyla ilgili olarak, hazırlanan televizyon programlarının ve yayınlanan yazıların sayısı, bunun açık bir göstergesidir.
Hemen, bir örnek daha verelim: Ylli Rakipi, Arnavutluk’ta yayın yapan News 24 kanalında, Günışığına Çıkmayanlar isimli programı sunuyor. Rakipi, Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’dan nefret eden bir isim. Bunu açıkça dile getirmekten çekinmiyor. FETÖ’yü, Türkiye ve Erdoğan’a çevrilen, bir silah gibi kullanıyor, savunuyor.
Rakipi, TV programlarında, FETÖ’ye karşı çıkanların sözünü kesip; Sayın Erdoğan’a nefret kusanlara ve FETÖ’yü övenlere öncelik tanıyor. Arnavut programcı, çocuğunu FETÖ okullarına gönderdiğini TV ekranından açıkça söylemişti.
Tam burada, biraz durup, Cemil Meriç’e kulak verelim: “Aydınların aydınlatamadığı halkı, soytarılar aldatır.”
Şimdi devam edebiliriz.
Arnavutluk’ta, FETÖ nedir bilmeyen ama bu mesele üzerinden gündeme gelmek isteyen bazı köşe yazarları da var. Sol kökenli Mentor Kikia, bunlardan bir tanesidir. Kikia, Müslümanların dertleriyle ilgilendiği pek görülmemiş bir yazardır. Buna rağmen kendine dikkat çekici bir dert edinmiş: “Müslümanların, Erdoğancı-Gülenci ayırımının eşiğinde olma tehlikesi...”
Kosova’da yaşananların Arnavutluk’ta da yaşanabileceğini, büyük bir endişe ve korkuyla, dile getiren Ilva Tare’yi de unutmayalım. Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ve ilahiyatçı öğretim üyesi Emir Gjinishi’yi konuk ettiği programlarda, bu duygularla pozisyon almıştı.
Tare’nin bu duruşu, sürpriz değil ama tuhaf. Tuhaf olan şudur: O ve onun gibiler, Kosova’daki FETÖ operasyonunun bir ilk olmadığını, Balkanlar’da sayısız örneği olduğunu çok iyi biliyorlar ama bunu gizliyorlar.
Hal böyle olunca, soru da şu oluyor: Ilva Tare’yi bu konuya odaklayan nedir: Erdoğan nefreti mi, yoksa FETÖ sevgisi mi?
Yeri gelmişken şu bilgiyi de paylaşalım: Ora News’te Bu gece isimli bir programı sunan Tare, aynı zamanda, Soros bağlantılı Arnavutluk Açık Toplum Vakfı’nın yönetim kurulu başkanıdır.
Bir de paranın gücüne kapılmış FETÖ mikrofonları var. Onlara da bir örnek verelim. Fakat önce şunu hatırlatalım: Çıkarların insanı götürdüğü tek yer, çıkmazdır.
Ora News kanalındaki Arena programını sunan Dritan Hila, FETÖ’ye karşı mesafeli bir kişi olarak biliniyor. Ancak bu programa konuk olan Hajro Limaj için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Limaj, her şart altında FETÖ’yü savunan, bu terör örgütünün en ateşli militanlarından birisi.
Türk milleti tarafından ve demokratik yollarla seçilen Sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret etmekten öte gidemeyen bu sözde analist, bir dönem Arnavutluk Ankara Büyükelçiliği’nde ataşe olarak görev yapmıştı. Görev süresi boyunca neler yaptığı, mercek altına alınması gereken bir isim.
Kronik Türkiye düşmanı olan ve her fırsatta ülkemize ve Cumhurbaşkanımıza çamur atan Limaj, uzun zamandır, Arnavutluk’taki FETÖ kurumlarıyla çalışıyor. Kendi çocukları ve akrabalarının çocukları, FETÖ okullarına gidiyor.
Bütün bunları yazmaktaki, hatırlatmaktaki amacımız şudur: Türkiye-Arnavutluk ilişkilerini zayıflatmaya ve FETÖ figürlerini güçlendirmeye gayret edenler, gerçeklerin üzerini örtüyorlar. Kimi Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan nefretinden, kimi FETÖ’ye olan sevdasından bunu yapıyor.
Bu noktada, şu soruyu sormalıyız: Biz ne yapıyoruz? Türkiye-Arnavutluk ilişkilerini güçlendirmeye gayret edenlere ve FETÖ’yü alt etmeye çalışanlara gereken ilgi ve desteği verebiliyor muyuz?
Nurettin Topçu şöyle söylüyor: “Kendimiz dışında nereye koştuysak, gurbette kaldık.”
Sanırım, biraz buraya çalışmak gerekiyor.