• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Okurlarımdan özür, bunlara acınmaz!

23 Ağustos 2021
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

28 Şubat davasında keşinleşen mahkumiyet kararları gereği, darbeci generaller gözaltına alınmaya başlandığı ilk gün..

“80 yaşındaki insanların cezaevine girmesinden, hiçbirimiz bir şey kazanmayız. Onlar, suçlarını açıkça itiraf etsinler. Yaptıkları yanlışı dillendirsinler, hatta kendilerine kimler cesaret verdi ise, onları da anlatsınlar. Ardından da Cumhurbaşkanı’ndan af yetkisini kullanmasını istesinler” şeklinde görüş açıklamıştım..

Okuyucularımızdan birçok 28 Şubat mağduru, “seni de mi kaybettik, Ali bey.. ne özürü? Ne itirafı.? Ne affı?” diye itiraz ettiler.

Hatta, bırakın 28 Şubat darbecilerine, onların pişmanlık göstermek şartı ile affedilmeleri noktasında görüş beyan ettiğim için, bana bile haklarını helal etmeyeceklerini söyleyenler oldu..

Okurlara saygımız sonsuz..

Onlarla tartışmaya girmeksizin..

Üç gündür olan biteni izliyorum..

Ve geldiğim nokta, okurlarımızın haklı olduğu yönünde..

Darbecilere acımak, seçilmiş insanlara sopa sallayarak istediklerini yaptırmaya kalkışanlara merhamet göstermek, hiç de doğru bir davranış değilmiş.

Sıradan birisine merhamet gösterebilirsiniz.

İlk defa yanlış bir davranış içinde bulunan kişiye, acıyabilirsiniz..

Ama bunlar gibi kararlı, tavırlarından taviz vermeyen..

Cezaevine girerken bile, etrafa tehditler savuranlara, acımak gerekmezmiş.

Evet, 28 Şubat’ın en ters isimlerinden Çevik Bir’in kendi ağzından bir söz işitmedik.

En küstahlarından Erol Özkasnak’ın bir açıklamasını duymadık.

Ama..

Çetin Doğan’ın hem kendisinden, hem de avukatından, tehditler savruldu ve devam ediyor..

28 Şubat mahkumlarının cezaevine konulmasından dolayı, ilerde utanacakmışız..

Balyoz ve Ergenekon kararları nasıl kaldırıldı ise, 28 Şubat mahkumiyet kararları da ilerde kaldırılacak imiş..

Ya eski Genelkurmay Başkanı İlker başbuğ’a ne dersiniz?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu İlker Başbuğ hakkında yargılama izni vermedi de, AK Parti’nin kapatılma davası sürecinde işlediği suçtan dolayı yargılanmaktan kurtuldu.

Ama, ne derdik, “bunlar merhametten anlamaz. Bunlara acımaya gelmez..”

Aynen öyle oldu..

Şimdi İlker Başbuğ da, 28 Şubat mahkumları için, “Adil olmayan bir yargılama sonunda on dört emekli komutanın cezaevlerine konulması vicdanlı insanların yüreklerini bir kez daha yaralamıştır” açıklaması yapmış.

Savcı iddianame düzenlemiş.

Yerel mahkemede üç hakim  karar vermiş. 

İstinaf’ta 5 üye, mahkumiyeti onamış.

Yargıtay’daki ceza dairesindeki 5 yüksek hakim, dosyayı incelemiş, onlar da onaylama kararı vermiş..

Şimdi eski Genelkurmaş Başkanı olan zat,

kendisi de, anayasal düzeni cebren değiştirmeye teşebbüs suçundan yargılanıp, Erdoğan sayesinde mahkumiyetten kurtulan Başbuğ efendi..

Bu yargısal prosedürden geçip, kesinleşen mahkumiyet kararı için, oturduğu yerden, hatta belki de Bodrum’da güneşlendiği ordu lojmanından..

“Adil olmayan yargılama” diye ahkam kesiyor.

Yetinmiyor..

“Vicdanlı insanların yüreklerini yaraladı” diyor..

On binlerce başörtülü kızın vicdanlarını yaraladığınız gerçeğine ne oldu, Başbuğ efendi?

Düne kadar, 28 Şubat ile ilgili sorulan sorulara, ısrarla cevap vermeyip, suskun kalırdın..

Şimdi ne oldu.

Yürek mi yedin?

Birilerinden cesaret mi geldi.. De..

Kesinleşmiş mahkeme kararları için, hadsiz açıklamalar yapıyorsunuz?

Ve devam ediyorum, “bunlara acımak yanlış” noktasına gelmeme sebep olan, 28 Şubatvari tehditleri sizlere aktarmaya..

 Saygı Öztürk, eski Yargıtay üyesini konuşturmuş.. Bir avukata, tanıklık yapmak üzere Yargıtay’daki bir duruşmaya geldiğinde, “Sen aynı zamanda bir avukatsın. Avukat kişi, tanıklık yaparken bile, başını örtemez” diyerek salondan çıkartan 4. Ceza Dairesinde  o tarihlerde üyelik yaptığı halde, bugünküne benzer yüksek sesle bir yorumunu okuyamadığımız Osman Yaşar beyefendi..

Şimdi, başörtü tanıkların bile duruşmalardan çıkartıldığı o dönemlerin darbe tehdidi altındaki günler olmadığını savunurken..

Aslında darbeci generalleri savunayım derken..

“O darbeci generallerin tehdidi ile başörtülüleri duruşmadan çıkartmıyor idiyseniz. O zaman siz o hukuk ihlallerinin bir numaralı sorumlusunuz” itirafından bulunmuş oluyorlar ama..

Şimdi Osman Yaşar’ın, anayasal hakları kısıtlama suçundan yargılanması ile uğraşacağımıza.

Darbecileri savunur iken, serdettiği düşüncelerde minnacık akıl var mı, ona bakalım..

Minnacık hukuk var mı, inceleyelim..

Der ki, Yargıtay onursal üyesi Osman Yaşar:

28 Şubat’ın alışılagelmiş bir darbe olmadığı, post modern olduğu, darbe korkusu ya da tehdidiyle gerçekleştirilen bir darbe olduğu ifade edilmektedir. Ancak bu hususlar ‘cebir’ niteliğinde olmayan hareketlerdir.”

Osman efendi.

Yaşça beden büyüksün..

Hatırlamıyorsan, ben sana hatırlatayım.

“Gerekirse silah bile kullanırız” tehdidinin gazete manşetlerinde yayınlandığını görmedin mi, duymadın mı?

Daha ne cebiri istiyorsun?

Daha ne silahı istiyorsun.

Açık açık söylemişler: “Silah bile kullanırız”.

Bununla da bitmiyor iş.

Yargıtay üyesi, kesinleşmiş mahkumiyet kararına karşı, saygısız yorumlarını sürdürüyor:

“Sanıkların olayların darbe suçunu oluşturduğunu öngörmedikleri kanısındayız. Bilmiş ve öngörmüş olsalardı, görevi sivil hükümetin devir alması yerine, o zamanlar zorlanmaksızın alışılagelmiş darbeyi gerçekleştirerek yönetimi ele almayı, anayasaya da yargılanmayacaklarına dair hükümler koydurmayı tercih etmezler miydi, diye bakılabilir.”

Bu ne demektir biliyor musunuz?

Karısını tek kurşunla öldüren bir kocaya..

“Öldürmek istemiş olamaz.. Öldürmek isteseydi, önce bıçakla vücudunda onlarca çizgi atıp, işkence yapıp, sonra canını almayı tercih etmesi gerekmez miydi, diye bakılabilir.”

Darbeciler, meşru hükümetin başına, “Gerekirse silah bile kullanırız” tehdidi yapmış

Bir tuğgeneral, “Başbakan değil, istersen bilmemne bakanı ol” demiş. Genelkurmay Başkanına, bu generale disiplin sürecini başlatın denildiğinde, “Ağzına fermuar mı çekeceğiz” cevabı verilmiş. Bakanlar şantaj ve tehditlerle istifa ettirilmiş. Hükümetin istifa ettirilmesi sonrasında, TBMM’ye 8 yıl kesintisiz eğitim yasası çıkartırılmış.

Yargıtay üyeliğinden emekli adam diyor ki..

“Yönetimi ele alıp, yapacakları anayasaya da yargılanmayacaklarına dair hüküm koyamazlar mıydı?”

Yaşın büyük ama, ben sana öğreteyim Osman bey..

O dediğini 12 Eylül darbecileri yapmışlardı.

12 Eylül 2010’da o anayasa maddesi halkın oyu ile kaldırıldı.

O maddeyi koyan Kenan Evren ve arkadaşları yargılandılar, ömürleri yetseydi, cezaevine gireceklerdi. Ömürleri yetmedi. Rütbeleri söküldü..

Bilmem, anlatabildim mi?

Ve şimdi okurlarımdan özür diliyorum.

Hâlâ darbecilik peşinde koşan bu adamlara, acınmaz..

Acırsak, Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi, onlar bize acımaz ve biz acınır hale düşeriz..

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Okur

Niye karısını tek kurşunla öldüren koca örneği. Neden tek kurşunla bir insanı öldüren diye değil.. 

Şuayıp

Haksızlığa uğruyanlar adına kimse affetme yetkisine sahip değildir
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23