Siyasi figür mü, ecnebiye figüran mı?
Sel, deprem, heyelan, aşırı kar yağışı, çığ düşmesi gibi doğal afetler hayatımızın her anında karşılaşabileceğimiz felaketlerden...
Takdir-i ilahi karşısında aciz insanoğlunun yapabilecekleri kısıtlı olsa da, Allah’ın bahşetmiş olduğu ilim, bilim ve basiret sayesinde birçok tedbirin önceden alınması, en azından kısa sürede müdahale edilmesi pekala mümkün.
20 yıllık AK Parti iktidarı döneminde de deprem, sel, çığ, orman yangını, pistlerde yaşanan uçak kazaları vs gibi onlarca felakete şahit olduk.
Ve yaşanan her afete anında müdahale edildiğine, başta Başkan Erdoğan, bakanlar ve bürokratlar olmak üzere devlet erkanının bütün plan ve programlarını iptal ederek afet bölgesine koştuğuna, vatandaşın yaralarının da ‘devlet baba’ şefkatiyle kısa sürede sarıldığına şehadet ettik.
Zira, önce Allah korkusunun, sonra millete saygı ve sevginin, ‘Halka hizmet Hakk’a hizmettir’ şiarının gereğidir bu…
Her yaşanan afette, devlet-millet bütünleşmesini sağlamak yerine, acılardan siyasi rant devşirme gayretiyle iktidarı hedef alan, yalan yanlış bilgilerle toplumu manipüle eden CHP zihniyeti ise aynı siyasi pişkinliğini sürdürüyor.
Geçtiğimiz yıl 28 Temmuz’da başlayıp ağustos ayı ortalarına kadar süren ve 124 bin hektar ağaçlık alanı kaybettiğimiz orman yangınları sırasında; olayı milli mesele olarak görüp iktidar ile birlikte çalışması gereken ana muhalefet, AK Parti iktidarını yerden yere vurmak için harcadığı gayreti, bölgede mağdur olan insanlar, hayvanlar ve börtü böcek için göstermemişti. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yangınlar başladıktan ancak 4 gün sonra olay bölgesine gitme zahmetinde bulunmuştu…
Yine geçtiğimiz yıl 11 Ağustos’ta Karadeniz bölgesinde yaşanan ve 3 ilde 80’den fazla vatandaşımızın hayatını kaybetmesine sebep olan sel felaketini de 3 gün sonrasında hatırlamıştı Bay Kemal! Oysa devlet; bakanları ile daha ilk günden koşmuştu bağrı yanan insanlarının imdadına…
Aynı Kılıçdaroğlu 24 Ocak 2020’de yaşanan Bingöl-Malatya depremi sırasında da aynı tavrı takınmıştı. Türkiye’yi derinden sarsan depremden tam 1 hafta sonra bölgeye giden Kemal Kılıçdaroğlu, o acı günde dahi iktidarı hedef alarak, “Devlete ait bir tek çadır göremedim” demişti. Oysa bu sözleri söylerken önünde durduğu çadırın üzerinde koca koca harflerle ‘Türk Kızılay’ ve ‘AFAD’ yazıyordu!
Kılıçdaroğlu milletine bu kadar düşkün de Ekrem İmamoğlu farklı mı? O da müthiş derecede hassas(!) halkına hizmet etme, yaraları sarma konusunda!
17 Ağustos 2020’de İstanbul’u sel vurduğunda mesela…
Bodrum’da tatil sefasında olan İBB Başkanı İmamoğlu, “Aman nereden çıktı yazın ortasında bu yağmur da” dercesine söylene söylene İstanbul’a gelmiş, şiddetli yağış sebebiyle zarar gören Eminönü ve Üsküdar’da geç de olsa başlatılan çalışmaları incelemiş esnafa da “Pazartesi günü burada herkesin katılımıyla bir toplantı olacak” deyivermişti.
Sonra mı?
Ara ki bulasın Bay Ekrem’i!
Beyefendinin koşa koşa tekrar Bodrum’a döndüğü ve ‘Olabella Piu’ adlı otelde yaz keyfine devam ettiği öğrenildi.
Daha 1 yıllık belediye başkanı olan
İmamoğlu’nun gelen yoğun tepkilere verdiği cevap ise manidardı: “Tatil en çok bana yakışıyor…”
Neyse balık hafızalı halkımız unuttu bunu. Ya da CHP’li mankurtlar ‘her şey çok güzel olacak’ narkozuyla unutturdular diyelim…
Bu yıl meteorolojinin günler öncesinden uyardığı, yetkililerin tedbir alınması
için feveran ettiği kar yağışının İstanbul’da etkili olduğu 25 Ocak akşamı neler yaşandığı da hepimizin malumu.
Toplu ulaşımın felç olduğu ve sürücülerin trafikte kaldığı o saatlerde İBB Başkanı İmamoğlu’nun şehrin en lüks restoranlarından birisi olan Balıkçı Kahraman’da İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott ve eşi Jane Lady Chilcott ile rakı-balık keyfi yaptığı haberi gündeme bomba gibi düşmüştü. Balıkçıya giderken, karla kaplı yolu İBB’nin kar küreme araçlarına açtırması ise cabası…
İşte o felaket gecesinde İBB Sözcüsü Murat Ongun’un da Cenevre’de tatilde olduğu, geceliği 50 bin liralık otelde konakladığı ortaya çıktı. İmamoğlu’nun balıkçıdan servis edilen fotoğraflarını sosyal medya üzerinden ‘eski’, ‘montaj’ gibi ifadelerle yalanlamaya çalışan Ongun, balıkçı Kahraman, “Evet bendeydiler. 4 kişi geldiler” itirafında bulununca eşekten düşmüş karpuza dönmüştü.
İşe o tatilci Ongun geçtiğimiz günlerde bir radyo programına konuk oldu. Kar felaketinin yaşandığı gece İmamoğlu’nu aradığını ve tatili kesip dönmek istediğini belirttiğini ifade eden Ongun, İmamoğlu’ndan aldığı cevabı ise şu sözlerle dile getirdi: “Ne döneceksin Murat’cım. Bak keyfine, kafanı dinle sen...”
Yani kendisi balıkçıda İngiliz elçiyle 48 bin liralık rakı-balık keyfi yapan İmamoğlu, Cenevre’deki sözcüsüne de “Aman boş ver İstanbul’u ne gelicen kardeşim. Kafanı dinle. Gecelik 50 bin lira feda olsun sana” diyor.
Ve işte İstanbul’u yönetmekten aciz olan bu kafa...
Eline hazır olarak verilen metroları, yürüyen merdivenleri, bitmeye yüz tutmuş projeleri işletmekten aciz İmamoğlu kalkıyor güya 2030’lu yıllar için plan-projelerden bahsedip, ‘vizyoner başkan’ havalarına girerek, Cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylık sinyali veriyor. Kendisini bir siyasi figür gibi topluma kakalamaya çalışıyor.
AK Parti’ye karşı 10 seçim kaybeden Kılıçdaroğlu’nun da çeşitli oyunlarla İstanbul’a çöken İmamoğlu’nun da makyajları bir bir dökülüyor.
Bunlardan siyasi figür değil, olsa olsa o sık sık fiskos yaptıkları, metinlerini redakte ettirdikleri haçlı elçilerinin arzuladığı gibi mükemmel birer figüran olur…