7’li masa zihniyeti bu işlerde ‘mahir!’
Seçimler yaklaşırken heybesindeki, deprem istismarı, hayat pahalılığı argümanı ve iftira fırtınası gibi bütün azığı kullanan 7’li masa bileşenleri, şimdi de yoluna Bizans entrikaları ile devam ediyor.
Önce İP il binasına isabet eden ‘serseri’, ‘yorgun’, ‘durgun’ kurşunu bahane ederek bir kaşık suda fırtına kopardılar.
İktidara saldırdılar. Başkan Erdoğan’a hakaret ve tehditler havada uçuştu.
İP binasına önce tekli, sonra üçlü sonra altılı ekipler halinde ziyaretler yapıldı.
“Hesabını soracağız. Bizi korkutamayacaksınız” naraları atıldı.
Sonra olayın, İBB iştiraki bir şantiyede inşaat bekçisi olarak çalışan güvenlikçinin, hırsızları kovalamak için sıktığı mermiden ibaret olduğu ortaya çıktı.
Evelediler, gevelediler…
‘Yok canım o inşaat bekçisi hikayesini, olayı örtbas etmek için siz uydurdunuz’ demeye çalıştılar ama binaya isabet eden merminin bekçiye ait ruhsatlı tabancadan çıktığı teyit edilince ‘mıh’ gibi çakılıp kaldılar…
Ama TBMM’de kurşun şovu yapmaktan, yine olayla uzaktan yakından ilgisi olmayan iktidara ve Başkan Erdoğan’a tehditler savurmaktan da geri durmadılar.
Meral Hanım, “Zaten oylarım eriyor. Hazır elimde de kurşun malzemesi varken, bir kurşun döküneyim de, nazar mazar kalmasın” diye düşünmüş olacak ki, elindeki kurşunları kürsüden sağa sola savuruverdi!
Oyun, tiyatro, mizansen mayalarında var malum…
İP’e kurşun olayı tutmayınca bu defa CHP çıktı sahneye. CHP’nin düşük il başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul İl Başkanlığı’na silahlı saldırı düzenlendiği iddiasıyla ayağa kaldırdı ortalığı.
7’li yeniden ayağa kalktı, yine aynı sığ nağmeler tekrarlandı, aynı teraneler, aynı nakaratlar havada uçuştu.
Emniyet güçleri binaya isabet eden bir kurşun izine rastlanmadığını açıkladı.
Olayın derinleştirilmesine araştırılması sonucunda ise yoldan hızla geçen bir araçtan havaya ateş açıldığı belirlendi. Yapılan incelemede yol kenarında 2 boş kovana ulaşıldı.
Bu iftira da boş çıktı yani.
Yeni bir algı operasyonu, yeni bir oyun arayışı da daha başlamadan çökertildi…
Tam ‘kurşun kapmaca’ bitti derken, bu defa CHP’nin ajansları eliyle yine ‘mahir’ oldukları bir senaryo devreye sokuldu.
Cumhur İttifakının genişlemesinden ve oy oranı itibariyle arayı açmasından rahatsız olan 7’li ittifak, sahiplerinin talimatları doğrultusunda yeni bir oyuna başladı.
Soğan ve et fiyatları üzerinden başlattıkları algı operasyonunu, market etiketlerine yansıtmak ve iktidara yönelik itibar suikastini daha geniş kitlelere yaymak için harekete geçen kafa, ‘akkoyun’ mu ‘karakoyun’ mu olduğu kısa sürede ortaya çıkan ‘mahir’ bir eli devreye soktu.
Sözde görsel iletişim tasarımcısı olduğu ileri sürülen Mahir Akkoyun adlı şahsın ‘küresel enflasyonu’ gözardı ederek, tamamen Cumhur İttifakını karalamaya yönelik hazırladığı, “Bu ürün size pahalı mı geldi? Erdoğan sayesinde” şeklindeki provokatif etiketler, laikçi-fondaşlar tarafından ürünlerin üzerine yapıştırılıp, sosyal medyaya servis edilmeye başlandı.
Küresel sermaye ve içimizdeki para baronları ile iş tutan zihniyetin, ‘milletin sofrası, ekmeği’ üzerinden sürdürdüğü kara propagandanın son halkası olan bu provokatif yaklaşım üzerine Akkoyun, İzmir’de gözaltına alındı. Sorgusunun ardından da serbest bırakıldı.
İşte tam da o süreçte ‘kurşun’ tezgahı tutmayan İP lideri Meral Akşener, “Bu sabah, tasarımları yüzünden Mahir Akkoyun gözaltına alındı. Tehditlerin korkutamadığı gençlerimizi özgürlüklerine darbe vurarak sindiremeyeceksiniz. Zulmünüz de baskınız da yakında son bulacak. Biz gerçekleri söyleyen gençlerimizle tarih yazacağız! Sadece 37 gün kaldı” paylaşımıyla özellikle sahaya sunulan bu provokatöre destek verdi.
Hem de şahsın kim olduğunu bilmeden.
Bu kirli kampanyada ‘mahir’ kişinin ak mı yoksa kara koyun mu olduğunu bilmeden, incelemeden…
Yeter ki, Erdoğan’a düşman olsun.
Yeter ki Cumhur İttifakını hedef alsın.
Yeter ki, hedeflediğimiz yolda bize bir şekilde yardımcı olsun!
Kim olduğunun, kime hizmet ettiğinin bir anlamı yok!
İşte sözde milliyetçi Meral hanımın arkasında durduğu, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun ‘geçmiş olsun’ telefonu açtığı o ismin, sosyal medyadaki skandal paylaşımları ortaya çıktı.
Asena(!) Akşener’in “Bu gençlerle tarih yazacağız” diye sahiplendiği o genç, merhum Alparslan Türkeş ile merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nu “katil” diye yaftalarken, HDP ve YPG’ye methiyeler diziyor!
Bir paylaşımında, “Türkeş denen katili bile anarken, Gezi’de katledilenleri anmaktan geri durdunuz. Gezi’nin meşruluğunu sağcılar ile yaptığınız ittifaklara kurban ettiniz” ifadelerini kullanan Akkoyun, merhum Yazıoğlu’na kin kustuğu bir başka paylaşımında ise, “Muhsin Yazıcıoğlu’nun öldüğüne üzülüyorum. Maraş ve Sivas gibi katliamlardaki payı ve yaptıkları bir yana bugün yaşıyor olsaydı Cumhur İttifakı’na katılmış ve o ittifaka oy vermeyenleri terörist olmakla suçluyor olurdu. Keşke ölmeseydi de gerçek yüzünü görseydi herkes” cümlelerini sarfediyor.
‘Milliyetçiyim’ diyenlerin değerlerine küfretmekle kalmıyor bu ‘mahir’ çocuk.
Sözde miliyetçi Akşener’in de yüzüne tükürüyor resmen.
Geçmişte, “CHP bizim olduğumuz masaya HDP’yi getiremez” diyen Akşener’in kumar masasına gidiş-dönüş hikayesini hatırlatan Akkoyun, etiketi yapıştırıyor: “HDP dün tükürdüğünü bugün yalayanların yanına oturmaz zaten…”
Paylaşımlarında tipik laikçilerin provokatif ağzını kullanan Akkoyun, seviyeyi iyice yerlere düşürerek, “Evet, Erdoğan karşısında tuvalet terliğine bile oy verebilirim. Çünkü tuvalet terlikleri ülkücü değil” şeklinde rezilce ifadeler kullanıyor.
Bir yanda ‘kurşun’ oyunları, diğer yanda ‘kurşun’dan ağır veballer…
Ve tabii ki bu tezgahı pahalı, oyunculuğu ucuz oyunun mimarını da hepimiz çok yakından biliyoruz…
Aynen o etiketteki gibi….
“Bu tezgah size tanıdık mı geldi? Zillet sayesinde…”