Altılı Masa, yedi kollu ahtapot ve Kurtlar Vadisi...
İlk toplantılarında masanın şeklini, biçimini beğenmediler. Kimisi ‘yuvarlak olsun’ dedi, kimisi ‘isim sırasına göre oturalım’ dedi, kimisi de ‘yaşa göre sıralanalım’ diye tutturdu…
Birkaç toplantının ardından nihayet tüm vizyonlarını, birikimlerini, siyasi maharetlerini ortaya koyan 6 lider, ‘yuvarlak masa’yı icat ederek memleketi büyük bir sorundan kurtardı!
Sonraki toplantılarda zaman zaman masaya gelen ‘menü’ ile ilgili sıkıntılar yaşansa da, altılı masa bu büyük badireyi de atlatmayı başardı.
Tam şimdi ‘aday belirlenecek, ha gayret’ derken bu defa da ortaya eski Türkiye özlemi ile gündeme alınan sözde ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ safsatası çıkıverdi!
Bir daha, bir daha toplandılar…
Memleketi uçuracak(!) sistem üzerinde uzlaştıklarını düşününce bunu bir vizyon metnine dönüştürme gereksinimi duydular…
Bildiri ve açıklamalar için harekete geçen altılı masanın kurmayları bu sefer de metnin fontu ve puntosu konusunda kriz yaşadı. Neyse ki, bu sorun da mutabakatla atlatıldı ve ülkenin bir büyük yarasına daha merhem oldular!
5,6,7,8 derken 9. toplantıya gelindiğinde ortada hâlâ ‘ortak’ bir aday yoktu ama liderlerin ortak bildirisi vardı.
6 benzemezin ‘dokuz’ doğurduğu toplantı sonrası 10. kez toplanılması konusunda mutabık kalındığı ifade edildi ancak, 10. toplantının tarihi günler sonrasında açıklandı.
Tabii bu arada 6 benzemez, cumhurbaşkanlığı adaylığı, alınacak-verilecek vekillik sayısı ve rant kapısı olarak gördükleri yerel yönetimler gibi konularda birbirlerini yemeye devam etti.
Adaylık için her fırsatta kendini öne atan Kemal Kılıçdaroğlu, sürekli olarak ‘Hacı Meral’i buldu karşısında…
Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı için uğraşan Akşener’in, Bay Ekrem ile ‘çaaak’ yaparak başlatıp, Saraçhane’de siyasi şova dönüştürdüğü ortam da CHP yönetimi ile İP yönetimi arasındaki ipleri iyice gerdi…
Herkes “Eeeee.. Hani aday, seçim geliyor!” diye söylenirken, nihayet 10. toplantı yapıldı.
Yaklaşık 10 saat süren toplantı sonrası yapılan açıklamada, “Birlikteliğimiz sürüyor” mesajı verildi.
Ortada hâlâ bir aday olmamasına rağmen sözde “Hükümet programının 30 Ocak’ta tanıtılacağı” ve bir sonraki zirvenin 26 Ocak’ta Akşener’in ev sahipliğinde gerçekleştirileceği açıklandı.
Ama asıl bombayı toplantı sonrası Halk Tv’ye konuşan Davutoğlu patlattı!
Gelecek Partisi lideri, katıldığı canlı yayında ‘Cumhurbaşkanının imza yetkisine eş şekilde genel başkanların da imza yetkisi olacağını ve stratejik kararlarda birlikte karar alacaklarını’ dile getirdi.
Anladığımız kadarıyla; aralarında, laikçisi, milliyetçisi, muhafazakarı, dindarı, liberali hatta terör yandaşı bulunan isimler, ülkenin milli çıkarlarını korumak, kritik süreçlerini yönetmek konusunda, hep birlikte hareket edeceklermiş!
Yani, sekreterlik yapacak piyon bir başkan, 6 genel başkan, artı HDP!
Yedi kocalı Hürmüz misali!
Davutoğlu’nun bu sözleri bir zamanlar izlenme rekorları kıran “Kurtlar Vadisi” dizisini akıllara getirdi.
Hani ülkenin karanlık yapısını yöneten bir konsül ve etrafında topladığı konsey üyeleri vardı!
Konsül, yeraltı dünyasının çeşitli birimlerini yöneten isimlerin görüş ve onaylarını almadan adım atmazdı ya!
Heh, tam da onun gibi…
Şimdi millet kalkacak sandığa gidip 13. Cumhurbaşkanını seçecek.
Sonra milletin seçmediği, onay vermediği 6 lider, ‘kukla başkan’ı altı koluyla ahtapot gibi saracak ve istediği kararı aldırıp, istediği gibi at oynatacak!
Tabii bu arada sürekli ‘6 lider’ deyip duruyoruz da, Davutoğlu açıklamasında ‘6 lider’ tabirini kullanmayıp, ‘genel başkanlar’ diyor!
Bu durumda ister istemez şu soru geliyor akla!
Peki, 6’lı masanın masa altındaki ortağı olan ve “Biz olmazsak seçim kazanamazsınız” diyen HDP’nin yönetimdeki payı ne olacak?
Öyle ya…
Yüzde 0,1’liklerin bile oy hakkı olan bir konseyde, oylarıyla seçim kazandıracak HDP’nin imza yetkisi olmayacak mı?
Vayy be…
Sevsinler sizin demokrasinizi!
Bugün, yüzde 51,7 oy ile seçilen cumhurbaşkanının meşruiyetini sorgulamaya kalkan cenah, Türkiye’nin geleceğini yüzde 0,1 bile oyu olmayanların iki dudağı arasına hapsetmeye çalışıyor…
Ancak darbe dönemlerinde rastlanabilecek olan ve anayasada yeri olmayan böyle bir uygulamayı düşünmek bile, Türkiye’yi kaosa, kargaşaya, bunalıma sokmak, ülkeyi 50 yıl geriye götürmek istediklerinin net bir göstergesi…
Eh ne diyelim…
Kurtlar Vadisi yeniden ekranlara dönmek için gün sayarken, ‘kurtlar sofrası’, pardon ‘altılı masa’ da milletin anasını ağlatmaya hazırlanıyor…
Eski vesayet dönemlerini yakından bilen, darbecilerin zulmünden çok çeken, ‘iki başlı yönetimlerle’ yıllarını heba eden bu millet ‘altı başlı vesayete’ de gereken cevabı sandıkta verecektir elbet…