• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Patlayan HES kapakları değil, solcuların yalanları!

16 Ağustos 2021
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Ülke insanı bir afet yaşamış..

Henüz daha kayıp insanlarımızın bir kısmına ulaşılmış değil..

İçişleri Bakanı’nın iki gün önce 77 olarak verdiği, “kendisine ulaşılamayan, kendisinden haber alınamayan insan sayısı”, o günden sonra bulunan cesetleri dikkate alacak olursak..

Halen 50 kadar insanımıza, ulaşamamış durumdayız.

50 kadar insanımızın bir kısmı hayatta olup, irtibat kurulamıyor da olabilir..

Sonuçta böylesi bir ortamda..

Yanlışa yanlış diyelim ama..

Dere yatağının kenarına, diğer binalardan daha öne çıkarak yapılmış binalardan başlayarak.. Derenin makul miktar gerisine çekilmeden yapılmış binaların, çok vahim bir hata olduğunu söyleyelim ama..

Hatta!.. Dere yatağına yakın bir bölgede, kesilmiş orman ağaçlarının güvensiz şekilde biriktirilmesini, depolanmasını eleştirelim ama..

Klasik söylem haline gelen, HES’lerden ne istiyoruz?

Dere yatağının nerede ise sıfır, hatta belki dere yatağının eski yıllardaki güzergahını esas alırsanız, “derenin içine yapılmış” diyebileceğimiz binaya “yanlış” diyorum..

İsterse Kuran Kursu yurdu olsun..

İsterse özel mülk olsun..

Ne olur yani, dereden 200-300 metre uzak bir alanda o bina yapılmış olsa, böyle bir felakette hem çocuklar tehlike geçirmese.. Hem de akan suyun önüne set çekilip, başkalarının tehlike yaşamasına sebep olunmasaydı, ne olurdu?

Kesilmiş ağaçlar, muhtemel bir yangında tehlike arzetmemesi için..

Veya bir selde, suya kapılıp, bir başka zarara sebebiyet vermemesi için gerekli tedbirler azami ölçüde alınmış olsa idi..

Ne olurdu? Günah mı olurdu?

Bu yöndeki eleştirileri yapalım.. 

Bunların hepsine “eyvallah” diyelim..

Ama.. Bilim adamı kılıklı tiplerden başlayın, CHP’li politikacılara kadar.. İP’lilere kadar.. HES üzerinden oluşturdukları algılara ne diyeceğiz?

Somut örnek vereyim.. CHP Kastamonu Milletvekili imiş.

Yani sel açısından en büyük felaketin yaşandığı Bozkurt’un bağlı olduğu Kastamonu ili milletvekili imiş..

Bakanlar açıklama yapmış olmasına rağmen.

DSİ açık ve kesin ifadelerle yalanlamış olmasına rağmen..

Bozkurt ilçesindeki afette, HES’in tehlikeyi artırma noktasında hiçbir etkisinin olmadığını izah etmiş olmalarına rağmen.

Bozkurt ilçesindeki HES’de, bir baraj olmadığı, dolayısı ile, su biriktirme diye bir şeyin sözkonusu olmadığı, türbinlerin patlaması, barajdaki suların birden boşalarak, aniden ilçe merkezini su altında bıraktığı iddiasının doğru olmadığı belirtilmiş olmasına rağmen..

HES düşmanlığı yapacaklar ya..

“Su aksın, Türk baksın” şeklindeki Batı zihniyetinin buradaki temsilciliğini yapacaklar ya..

CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı da, bakanları ve DSİ’yi yalanlamak üzere, yola koyulmuş..

HES’in olduğu alana giderek ve HES’in olduğu noktadaki fotoğraflarla, selin sebebini kendince ispatlayacak..

Ben isterdim ki, Hasan Baltacı bahsedilen alana gitmeden, devlet yetkilileri, o alanı işleten firmadan, HES çalışır vaziyette iken çekilmiş fotoğraflarını kamuoyuna sunarak, “İşte görüyorsunuz. Bu HES’te baraj falan yok. İddiaların tamamı yalan” desinler..

Devlet yetkilileri, belki kayıp insanlara ulaşım ve şu an ilçe merkezindeki insan hayatının zorlaşmasının önündeki engelleri kaldırmaya öncelik verdikleri için.Bu görevlerini ifa edemediler..

Peki Hasan Baltacı, bölge milletvekili olarak, gerçeği yerinde görüp, onu kamuoyu ile paylaşmış mı?

Hayır.. Gitmiş, HES’in olduğu yerin drone ile görüntülerini çekmiş.

Ben diyeyim 1 metrelik bir duvar.. Siz deyin 80 cm yüksekliğinde bir duvar..

Baraj falan olması hiç mümkün değil..

Nehirin kendi doğal akışı sırasında, türbinlerin çalıştığı bir sistem.. Görüntüler, bunu çok net olarak ispatlıyor..

Ama CHP’li milletvekili ne diyor?

“Yıkılan HES yapıları burada, yalan söyleyen bakanlar orada. İşte görüntüler. Neyi saklıyorsunuz, kimi koruyorsunuz?” 

Görüntülerde bizim göremediğimiz ne var ki, milletvekili böyle iddialı konuşuyor” diye düşünüp, bir daha bakıyorsunuz..

Ortada baraj falan yok. Yıkılan bir şey de yok.. Hani ilçe merkezinde yıkılan bina var da..

Yukarıda yıkılan bir baraj kapağı falan yok..

Baltacı’nın sözlerine bakıp, belki atladığımız bir şey varsa, görelim, diyorsunuz..

Sözleri şunlar:

“Şu arkamda Bozkurt’un üstüne kurulmuş olan hidroelektrik santralini ve beton iletim kanallarını görüyorsunuz. Aşırı yağış dolayısıyla bu dağlarda küçücük biriken sular buraya doğru akmış ve regülatörle, iletim kanallarını paramparça etmiş.”

Eee. Baraj nerede, baraj?

Bir metre yüksekliğinde bir duvarı, siz baraj diye tanımlıyorsanız. Bir metrelik su akıntısının, önündeki duvarı aşmasını, felaket olarak görüyorsanız, vay halimize..

Adam milletvekili olmuş.

Sırf bakanları yalancı çıkartmak için yola çıkmış ve kendi beyanına göre “2 km yürümüş”..

Ama gittiği yerde, suyun birikip de, ilçeyi su altında bırakacak büyüklükte bir barajın duvarlarını, o duvarlarının yıkılmış halini gösteremiyor.

Lafa gelince. “İşte bakanları yalanlayan gerçekler” diyerek.

3 metreyi geçmeyen genişlikteki derenin görüntüsünü veriyor..

Sadece CHP milletvekili değil, sorun çıkartıcı  açıklamaları yapanlar.. 

Bilim adamı kisveli kişiler de. Kendilerine yakışmayacak şekilde, benzer söylemleri geliştiriyorlar... Örneğin, deprem uzmanı olarak kendisini tanıtan Naci Görür..

Doğru olarak, kesilmiş ağaçlarını depolanmasındaki sorunu belirttikten, dere yatağına yapılmış evleri hatırlattıktan sonra.

Ezberlemiş şekilde, sırayı “HES”lere getiriyor. İfadesi aynen şöyle: “Bu tür akarsu kenarlarında ve taşma ovalarında yapılaşma yapılmamalı, akarsu vadilerine malzeme depolayarak sel etkisini artırmamalı, akarsu yatakları daraltılmamalı, yönü değiştirilmemeli, riski artıracak baraj ve HES yapılmamalı, heyelanın tetiklenmemesi için ağaç kesimi yapılmamalı.”

Naci beyin diğer söylediklerinin tamamı, olması gereken hususlar..

O kurallara uyulduğunda, bir kaybınız da sözkonusu olmaz. Dere yatağına yapacağınız evi, dere yatağından 400 metre geriye yaparsınız.. Depolamayı, dere yatağının kenarına değil, 300 metre ilerisine yaparsınız.. vs. vs. Dolayısı ile bunları harfiyyen uyalım. 

Ama. Su akarken, iki tane türbin koyup, enerji üretme imkanı var iken..

Baraj yapılıyor ise, yine Naci beyin uyarısına dikkat edip. Ama baraj yapmıyorsanız, bir küçük HES ile, bölgeye elektrik üriteyorsanız..

Bundan, kim, ne zarar görür ki?

Bir afeti gerekçe gösterip, Türkiye’nin kalkınma hamlelerini baltalayacaklar ya..

Son olayı da istismar edip, “HES kapakları patladı” diyorlar. Oysa patlayan, HES kapakları değil, bu solcuların yalanları..

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Levent 15

Bunların HES (Haysiyet Eksikliği Sendromu) var! Allah şifa versin! Almanya fonladıkça, Eksiklik ARTARAK devam ediyor!!

Şuayıp

Eskiden yalan söyleyenler utanırdi şimdi burak utanmayi tv lerde proğlamlar yapıyorlar
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23