• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nusret Reşber
Nusret Reşber
TÜM YAZILARI

Yeni Yıl’a girdiğimiz gibi çıkabilecek miyiz?

31 Aralık 2020
A


Nusret Reşber İletişim:

“Hafıza-i beşer, nisyan ile maluldür!..”

Başka bir ifadeyle, “İnsan, nedamet ettiği hatalara avdet etmekle maluldür.” Nitekim insan, işlediği hata ve kusurlardan ders çıkarmak yerine mükerrerce aynı hatayı veya benzer hataları işlemekten bir türlü vazgeçmez.

Bununla da kalmaz, ayetin ifadesiyle ileriye dönük günah işleme planları yapar…

“Fakat insanoğlu önündeki zaman içinde de günah işlemeye (bugünden) istekli durur.” (Kıyame 75/5)

Müfessirler bu ayete şu yorumu getirmişler: 

İnsanoğlu bugünüyle yarınıyla her zaman günah işlemeyi öne alır; günahı peşin işler, tövbeyi ise tehir eder. Ve insan, yaşadığı sürece hep günah işlemek ister, işlediği günahtan dönmek, günahkârlığı terk etmek gibi bir niyet hiç taşımaz. Ya da ‘daha yaşayacağım, dünyadan nasibimi alacağım’ der, ölümü hiç hatırına getirmez ve ölünceye kadar hep tövbe edeceğini söyler durur; sonuçta en kötü hallerini yaşarken ölüm onu yakalar. (Kur’an Yolu Tefsiri)

“En kötü hallerini yaşarken” kasıt bu, bizim irademizle seçtiğimiz en güzel, en muhteşem anımız olmasın… Veya olması gereken bir sevinç, düğün ya da doğum günü ve bayram günümüz müdür bu en kötü günümüz…

Yoksa bu kötü anımız, arifesinde olduğumuz, insanların hırçın ve özlemle kutlamak istedikleri bir ‘Yeni Yıl’a, ‘Yılbaşı’ya giriş olabilir mi?

Oysaki bu gibi günlerimiz, bizim için adı üstünde, “en önemli günlerimiz” yani dönüm noktalarımız, Allah’ın bahşettiği ve kıymetini en üst noktada vermemiz gereken bir nimet sayılmaz mı? 

Evet nimettir!

Öyleyse buna şükür ile cevap vermek lazım gelir... Nimeti bahşedene isyan ederek, küfrederek (inkâr ile) girilmez ki! 

Nimeti verenin çizdiği helal-haram sınırını gözeterek ve ihlal etmeden sevincimizi yaşamamız gerekir.

Aksi halde yapacaklarımız, nimeti zayi eder.

Bu nankörce tutum, (Allah korusun) nimet sahibi Kahhar Allah’ın gazabını celp etmeye de teşebbüs olduğundan, şükrümüzle artması gereken nimet/lütuf, felaketimize sebebiyet verir.

“Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim 14/7)

Bu ayeti örnek verirken Allah azap etmeyi de çok sevmez, bunun da bilinmesini isterim! 

Öyle ya!

Lütfu, mağfireti bol olan Rabbimiz, durup dururken neden bizi nimetlerinden mahrum bıraksın ki?

 “Muhakkak ki Rahmetim gazabımı geçmiştir” (Buhari Tevhid, Müslim Tevbe) buyurmuşken Rabbimiz, kuluna kötülük gelmesini neden istesin?

“Eğer siz iman eder ve şükrederseniz Allah size niçin azap etsin? Allah şükre karşılık veren ve her şeyi bilendir.” (Nisa 4/47)

Bunca açık delillere rağmen insanoğluna akıl erdirilemiyor. 

Emredilen ramazanda oruç tutmaz, oruç tutanlarla da alay eder. Ama ramazan sonunda, oruç tutanların bayramında miras yer gibi kutlama yapar. Ve bu kutlamalarda bir de daha iyi eğlenmek, çılgınca keyif geçirmek için aylar öncesinden lüks otel ve tatil merkezlerinde yer ayırtma kuyruğuna girer. Kurban Bayramında da hakeza emredilen kurbanı kesmez, ibadet ve itaat niyetiyle kurban kesenleri de hayvan katili ilan eder. 

Diğer yandan sözünü ettiğimiz yerlerde, normal yaşantısında da olduğu gibi kebap çeşitlerinden biri gider, diğeri gelir. 

Size ne bundan, diyeceksiniz! 

Doğru, herkes istediğini yer; istediği şekilde de yapsın tatilini, kimseye karışamayız!..

Herkes en önemli gününde, kendisince en güzel biçimde kutlamasını yapsın, bir şey diyenimiz yok!

Bir şey demiyoruz, diyemeyiz de... 

Dediğimiz, insan yaratılmışları takmıyorsa da Allah’a karşı haddini bilmeli!

Bunları yazarken, içinde yaşadığı ihtişamlı varlığını genç yaşında terk edip, zühd yolunu seçen  İbrahim b. Edhem (rh.a)’i hatırladım.

Günah işlemek için fetva isteyen adama uzunca nasihatinin özeti şöyle: İbrahim, adama ısrarla, “günah işlemek istiyorsan Allah’ın rızkından faydalanmadan, mülkünün dışında bir yerde ve de seni görmeyecek şekilde işleyebiliyorsan işle” der.

Her seferinde cevaben nasihat isteyen adam, bunun mümkün olmadığını itiraf eder.

 “Be zavallı adam” der, İbrahim!

Hem Allah’ın rızkından faydalanıp, O’nun mülkünde O’nun görebileceği bir yerde gezineceksin. Hem ölümü ve sorgu meleklerini başından def etmeye gücün yetmeyecek… Ve de cehenneme atılmaktan ve oradaki azaba da dayanamayacaksın, tüm bunlara rağmen günah işlemeye utanmaz mısın? ”şeklinde mukabele eder. 

Allah’ın nimetlerini, helal-haram dairesinde O’na ibadet ve itaat ile geçirmek üzere nice hayırlı güzel günlere ve yıllara!.. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Şahika

Bizim yılbaşımız, hicri yılbaşıdır yani Muharrem ayının biri bizim yılbaşımızdır. Ben Müslümanım diyen onu kutlar, bana ne kâfirin yılbaşısından...

anadan doğma hristiyancıklar

Yılbaşı geldi, bu ne isevilerin ve ne de yahudilerin bayramıdır; ki, zaten hz. İsa as' ın doğum günüyle uzak yakın bir alakası da yoktur. Bizim, rakı içip bulundukları ortama kusup sıçmak için bahane arayan hristiyantürklerin tepişme müsameresidir. Hani var ya musevi karayim türkleri, onun gibi bizdeki hristiyan türklerin bayramı yani. İçkinin etkisiyle bolca geğirmeler ve bağırsak ifrazatları sizlere baylar bayanlar, çokça da kusun ilaveten, ama üzerimize değil tabii, birbirinizin üzerinize.. (bu sene bu işi biraz kaçak yapacaksınız gibi, ama olsun, yine de barsaklarınızı doldurup hazır bekleyin)
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23