Ülkücülerle buraya kadar mı?
‘İYİ Parti’de deprem’ başlığıyla manşetlere taşınan operasyon ile Meral Akşener’in, partisinde ipleri ele geçirdiği görülmektedir.
Yeni operasyondaTeşkilat Başkanlığından alınan Koray Aydın, Siyasiİşler Başkanlığına getirilirken, Türk Dünyası ve Yurt Dışı Türkler Başkanı Yavuz Ağıralioğlu’na ise görev verilmemesi, “Ülkücüler tasfiye mi ediliyor?” sorusu üzerinden tartışmaların başlamasına sebep oldu.
Çünkü bu operasyon ile Koray Aydın kızağa çekilmiş, Yavuz Ağıralioğlu ise parti yönetim kadrolarından tasfiye edilmiştir.
Diğer bir ifadeyle, partinin belkemiği olan Ülkücü kökenliler resmen devre dışı bırakılmış oldu.
Peki neden? Sorusuna gelince:
Koray Aydın’ın tabanda ikinci adam olarak kabul görmesi ve kadrolara hakim olmasıdır.
Daha açık bir ifadeyle, Koray Beyin partiyi ele geçirecek bir güce sahip olacağı endişesidir.
Yavuz Ağıralioğlu ise görüşlerini gizlemeden HDP’nin bölücü ihanetin propagandalarını ve CHP’nin ülkenin bütünlüğü ve milli birliğimizi hedef alan politikalarını eleştirmesidir.
Her ikisinin asıl suçu ise partilerinin CHP ve HDP ile gizli-açık ilişkilerine zarar veriyor olmalarının yanında parti içinde her geçen gün kitlesel kabul bulmalarıdır.
Kısacası, Meral Akşener ve sol tandanslı kadroların partiyi, ülkücü kökenlilerin ele geçirecekleri korkusu bu operasyonun gerçekleştirilmesinin sebebi olduğu anlaşılmaktadır.
Teşkilat Başkanlığının doğrudan Genel Başkanı Akşener’e bağlanması ve ülkücü kökenlilerin tasfiye edilmesi bunun en bariz örneğidir.
Sizin anlayacağınız, İYİ Parti’debundan böyle “bir baş, gerisi hep salla baş” .
Başkan Sayın Erdoğan’ı tek adamlıkla suçlayan Akşener, parti içi demokrasiyi yok sayan tavırla operasyonlar sonucu partisinde tek söz sahibi ve tartışılmaz lider oldu.
•
Ankara’dayım ve gelişmeleri yakından takip ediyorum.
Bu yaşananlar karşısında şaşırmadım. Zira bunun böyle olacağı başından belliydi.
Meral Akşener, MHP içerisinde kendilerine göre bazı haklı talepleri yüzünden karşı tavır takınan bir kesimin desteğini arkasına alarak İYİ Parti’nin kurulmasına öncülük etmişti.
Yolun başında ülkücülerin sevip saydığı Türk milliyetçiliğine ömrünü vermiş ülkücü kökenli siyasetçi, partiyi kurduran ve Akşener’i yönlendiren o gizli güç, partiyi ülkücü kökenlilerle şekillendirmek, ete kemiğe büründüğünde ise gereğini yapmak üzere düğmeye basmayı planladığından habersizdi.
Nitekim bu plan aynen uygulanmış ve ülkücü kökenliler, tabanda oy veren ülkücüleri küstürmeden ustaca bir yöntemle parti yönetim kadrolarından dönem dönem yapılan operasyonlarla ya dışlamış ya da partiden uzaklaşmaya mecbur edilmişlerdir. Bir diğer kesim ise süreç içinde itibarsızlaştırılarak siyasi oyunlarla bir kenara itilmiştir.
Diğer bir gerçek ise “ülkücülerle buraya kadar!” diyen Akşener, iktidara yürümek adına İYİ Parti merkezde neoliberal politika çizgisine dönüşmek için son kalan ülkücü kökenlileri de tasfiye edeceği zamana az kaldı.
Bu partinin sahibi gibi kendini gören ülkücü kökenli siyasilerin, İYİ Parti’de uğradığı hezimeti içine sindiremediği bir gerçektir.
Unutulmasın ki, “limon sıkıldıkça limondur suyu bitince çöptür” boşuna söylenmiş bir atasözü değildir. Bu acıdır ama gerçek budur.
•
Beni arayarak görüşümü alanlar, “Peki bundan sonra ne olur?” diyesoruyorlar. Bundan sonra ne olacağı siyasi gelecek hesaplarından çok, kişilerin onur ve gururlarının ağırlığı belirleyecektir. Çünkü bu istişareyle değil, bir operasyonla yapılmış ve siyasi ahlakla bağdaşmayan bir davranış sergilenmiştir.
Koray Aydın ile Yavuz Ağıralioğlu’nu iyi bilir ve tanırım. Siyasi kanaatlerimiz farklı olsa da aynı milli ve manevi değerleri yaşama ve yaşatma konusunda aynı ülküye gönül veren kişileriz. Her ikisi de onurlu ve şahsiyetli ve de teşkilatçı kişiliklerdir. Her ikisi de ülke ve milletine hizmet yolunda verdikleri mücadeleleriyle bilinirler.
Siyasi kanaatlerinin yanında bir davaya gönül veren kişi için siyasi ikbalden daha önemli olan kişilerin itibarıdır, ilkeleri ve onurlu davranışlarıdır.
Ben, Koray ve Yavuz Beylerin bu gelişmeleri değerlendirerek, “nerede yanlış yaptık, bu oyuna nasıl geldik?” muhakemesini yaparak, inandıkları değerler yönünde doğru olanı yapmak üzere yeni bir tercihte bulunacaklarına inanıyorum.
Bu gerçekleri gören tabandaki ülkücüler de İYİ Parti’ye bu ihanetin hesabını oylarıyla sormalıdır.