• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
TÜM YAZILARI

ABD, dirense de dünyadaki güç dengeleri değişiyor

19 Ocak 2022
A


Mehmet Koçak İletişim: [email protected]

Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Varşova Paktı’nın devre dışı kalmasıyla birlikte sarsılan siyasi, iktisadi, askeri ve ekonomik dengeler küresel düzeyde büyük buhranların yaşanmasına yol açtı. 

Emperyalist devletler, dünyayı kendi çıkarları yönünde yeniden şekillendirme uğruna başlattığı rekabet ve güç mücadelesi; saldırı, işgal ve kitlesel göçlere sebep olmuştur.

Yugoslavya’nın dağılması sonucu patlak veren iç savaşlar, son yıllarda ABD, Çin ve Rusya arasında yaşanan güç mücadelesi, ayrıca Libya, Suriye, Yemen, Sudan, Tunus ve Mısır’da gerçekleşen halk devrimleri ve karşı devrimler, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgali, Karabağ ve işgal topraklarının kurtarılması, Ukrayna, Lübnan ve Irak ile son olarak Kazakistan’da dış mihrakların yönlendirmeleri ile kaos ve siyasi istikrarsızlık gibi trajik olaylar yaşanması bu sürecin acı gerçekleridir.

Bütün bu gelişmeler ve çözülemeyen ancak çözüm bekleyen sorunlar ile dünya yeni bir düzene doğru ilerlemekte olduğuna yaşayarak şahit oluyoruz.

Kısacası, istesek de istemesek de şu an aşamalı olarak yeni bir dünya düzenine giden bir sistemin içinde yer alıyoruz. 

‘Yeni Dünya Düzeni’ni ise mevcut dünya düzeninin etkin aktörleri olan ve dünya sistemini kontrol eden büyük ülkeler ve onların oluşturduğu güç odakları başlatmıştır. 

Zira onların dışındaki ülkelerin kabullenme dışında itiraz etme, öneri sunma veya ‘Yeni Dünya Düzeni’nin oluşumunda rol alma şansları yoktur.

Yani, Birleşmiş Milletler (BM) üyesi 193 ülke, Birleşmiş Milletler- Güvenlik Konseyi (BM-GK) daimi üyeleri olan o ‘Beşli Çete’nin çizdiği sınırlar içinde yaşamaya mahkum edilmiştir.

Siyasi, askeri ve ekonomik baskı, saldırı ve işgallerle çıkar politikalarını kabule zorlayan o ‘Beşli Çete’nin dünyayı esir aldığı gerçeği ile karşı karşıyayız.

 “Dünya 5’ten büyüktür” sözüyle Başkan R. Tayyip Erdoğan’ o ‘Beşli Çete’ye dikkat çekmişti.

Dünyayı yöneten ve yönlendiren ‘Beşli Çete’nin en güçlüsü ise (her ne kadar yeni zorlayıcı rakipler belirse de) Amerika Birleşik Devletleridir.

Akla gelen ikinci ülke, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra sıradan bölgesel bir güce dönüştüğü sanılan, eski bir istihbaratçı olan Putin’in liderliğinde ise yeniden küresel bir güç olmayı başaran Rusya’dır. Rusya Ukrayna, Suriye ve Afrika hamleleriyle geçmişteki prestijini kısmen de olsa geri kazanmış görünüyor.

Üçüncüsü ise, tarihte eşi görülmemiş bir ekonomik sıçrama yaparak, büyük bir güç haline gelen Çin’dir.

Çin deyip geçmemeli.

Çünkü Çin, elde ettiği ekonomik gücü ile stratejik nüfuz alanlarını artırdığı gibi güçlü bir ordu kurarak var olan stratejik ve askeri gücünü pekiştirdi. 

ABD, rakibi olarak görmekte olduğu Çin’i dizginlemeye gücünün yetmeyeceği görülmektedir.

Bunun en büyük sebebi değişen dünyadaki güç dengelerinin sarsılmış olmasıdır.

Bu sarsıntılı süreç dünyadaki konjonktüre bağlı olarak, değişimler ve şartlar, Rusya’nın askeri yükselişi ve Çin’in ekonomik atılımını beraberinde getirmiştir.

Ancak yeni dünya düzeninde gücün dağılımı sadece bahsi geçen üç ülke ile sınırlı değildir. 

Avrupa Birliği (AB) de dünya sisteminde önemli roller üstlenme potansiyeline sahiptir. 

Unutulmasın ki o ‘Beşli Çete’nin iki ülkesi İngiltere ve Fransa, Avrupa kıtasındadır.

Avrupa Birliği’nden İngiltere çekilmiş olsa bile Schengen Anlaşması, ortak para birimi Euro ve Erasmus gibi kurumlarıyla bir arada kalmayı sürdürüyor.

Bu gelişmeler bir arada değerlendirildiğinde ABD’nin artık tek başına bir ‘Başat ülke’ olmadığını göstermektedir. 

Diğer bir ifadeyle “tek kutuplu dünyadan, çok kutuplu bir dünyaya” doğru ilerleyiş devam etmektedir.

Elbette ki ABD, hâlâ en güçlü ülkelerin başında gelmektedir. 

Güçlü ve deneyimli askeri gücü, rezerv para olan dolara sahip olması ve hız kesmeyen teknolojik gelişimiyle lider konumundadır. 

Ancak, bütün bunlar var olmakla birlikte ABD’nin gücüne ulaşma yolunda hızla ilerleme potansiyeline sahip olan başka ülkeler de var olduğu diğer bir gerçektir.

Üstelik siber teknoloji ve yapay zekâ alanındaki ilerlemeler tüm denklemleri altüst edebilecek mahiyettedir ve bu teknolojiler ABD’den çok Çin, Japonya ve Güney Kore ile kısmen de Rusya’da bulunmaktadır.

Yani, ABD’nin tek hakim güç rolünün artık devam etmediği bir gerçektir.

ABD kabullenmekte zorlansa da dünyada yeni bir güç dağılımı kaçınılmaz hale gelmiştir.

Dünya bu değişimin doğum sancılarını çekiyor.

Dileğimiz bu değişimler sonunda oluşacak olan yeni bir dünya düzeni adlı nizamda insani değerlerin ve adaletin kabul görmesidir.

...Ve yine bu değişimin yeni bir dünya savaşı yaşanmadan gerçekleşmesidir. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

XxxMann

Hiç bir zaman dünyanın dengeleri değişmeyecektir. ABD süper güç ve dünyayı yönetiyor.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23