• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

Karıncanın sosyolojisi

14 Nisan 2018
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

Karınca tane toplar, sonra onları depolar. Sadece kendi işine kilitlenir ve başka işle meşgul olmaz. Çalışkanlık aslında budur. Enerjiyi rantabl kullanmaktır. İsabetli kararlar almak ve bu kararlar doğrultusunda adım adım ilerlemek, başı sağa sola çevirmeden, sadece hedefi düşünerek ilerlemek…

Karınca, bütün vücuduyla çalışır. Aklını kullanır, elini, ayağını kullanır; çevresiyle uyum sağlar, ferdiyetiyle birlikte ekip çalışmalarına da dahil olur.

Göz önünde bulunur; fakat kimsenin gözüne batmaz. Sonra yuvasına çekilir, orada içtimai hayatın en muntazam örneğini sergiler.

Karınca tedbirlidir. Senelik planlamalar yapar, ömrünün bu planlamalara yetip yetmeyeceğini düşünmez; bilir ki onun bittiği, tükendiği yerde bir başka karınca vazifeyi devam ettirecektir.

Karınca yol arkadaşlığını en hassas ölçülerle yaşamanın adıdır. Ölen veya yaralanan karınca mutlaka yol arkadaşları tarafından omuzlanır ve emin yerlere bırakılır.

Karınca, fıtri teşkilatlanmanın, düşman hücumlarına karşı uyanık davranmanın, birbirini en kısa zamanda düşmana karşı uyarmanın da tecrübe yekûnudur.

Güç dengelerini iyi hesap etmek, kavgayı düşmanın en zayıf olduğu noktalara çekmek karıncanın en ustalıkla yaptığı savaş taktiğidir.

Hz. Süleyman’ın ordusu gelirken bunu daha önceden haber alan karınca, arkadaşlarını yuvalarına çekilmeleri üzerine uyarır. Farkına varmadan onların çiğnemeleri ihtimalini ifade eder. Hz. Süleyman bu sesi işitir ve karıncanın seslenişini tebessümle karşılar. İşte Hz. Süleyman’ın bu tebessümü, karıncanın zaaf görünümlü gücünün müspet bir yansımasıdır. Karınca Hz. Süleyman’ı gazaba sevk edecek bir söz söyleseydi, güçler dengesini hesaba katmadan bir iş yapmış olurdu. “Onlar farkına varmadan sizi çiğneyebilirler” demekle karınca çok önemli bir diplomasi örneği göstermiştir.

Bazen gizlenmek, bazen geri çekilir görünmek, doğrudan kendini izhar etmekten, tehlikeye doğru hedef olmaktan daha faydalı sonuçlar verebilir; nitekim karınca da böyle yapar. Yani karınca “yumuşak gücü” en iyi şekilde kullanır.

Karıncanın lügatinde “yorulmak” yoktur. Çalışmak aynı zamanda ona hayat kaynağıdır.

Karınca azmin adıdır. Onun öyküsü, başarılamaz sanılan nice işlerin azmin sayesinde nasıl başarıldığının öyküsüdür.

Bazı engeller karşısında yolunu uzatsa, engelleri dolanmanın çarelerini arasa da, karınca asla yolunu değiştirmez; varmak isteği yerden başka yere varmayı asla düşünmez, kesinlikle hedef değiştirmez.

Karıncanın kurduğu fıtri (ontolojik) devlet ve yaşadığı medeniyet, Hz. Süleyman’ın kısmen irade ve ihtiyarını karıştırdığı devlet ve medeniyetten kıymet ve değer bakımından daha üstün ve daha önemlidir ki, bu öneme binaen ikisinin de zikri geçen sureye Süleyman değil, Neml (karınca) suresi ismi verilmiştir.

Bediüzzaman Hazretleri karıncaların bu devletine cumhuriyet der.

Peygamber Efendimiz, karınca yuvasını yıkan bir nebinin, yaptığı bu yanlıştan dolayı Cenab-ı Hakk’tan şiddetli uyarı aldığını beyan ederek, karıncanın kendi yuvasında kurduğu devletin önemine işarette bulunur.

Karınca yürür iz bırakmaz. Konuşur sesini duyurmaz. Anlaşır, hissettirmez. Dağınık görünür; fakat her bir karınca kendi topluluğunun üyesidir. 

Cemiyet ve devlet yapılanmasında karıncanın ontolojik cemiyet ve devlet yapısı örnek alınmalıdır. Karınca vadisindeki (Neml, 18) sığınak sistemi ve her türlü taarruzdan korunma stratejisi devletin ve toplumun her türlü taarruza karşı nasıl tedbir alınacağına örnek teşkil etmektedir.

Karıncanın ekolojik dengedeki yeri iyi keşfedilmeli, ekonomik, politik, askeri, sosyal bütün faaliyet ve yapılanmalarda “karınca birimine” yer verilmelidir.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23