• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Yıldız
Abdullah Yıldız
TÜM YAZILARI

Şeytanî Medya, Psikolojik Harp ve İtidal Dilimiz

07 Kasım 2017
A


Abdullah Yıldız İletişim: [email protected]

Şu ülkede gün ya da hafta geçmez ki, yazılı ve görsel “şeytanî medya”; İslâm’ı, Müslümanları ve dini değerleri/kutsalları yıpratmaya yönelik sinsi bir psikolojik harp kampanyası başlatmasın…

Bu şer kampanyada en sık başvurulan yöntem ise, bir din görevlisinin, ilahiyatçının, hocanın eski veya yeni bir konuşmasının ‘kes yapıştır’ yöntemiyle makaslanarak psikolojik harbe malzeme yapılmasıdır. Öyle anlaşılıyor ki, toplumda, özellikle de gençlik üzerinde etkili olan hocalarımızın etkinliğini kırmak ve itibarını sarsmak için eski-yeni demeden bütün ses ve görüntü kayıtları, hatta yazıları mercek altına alınıyor, cımbızlanarak istismara elverişli hale getiriliyor ve şer odaklarca uygun görülen ve planlanan zamanda da piyasaya servis ediliyor.

Kanaatim o ki, şeytani odaklar, bu İslâm karşıtı psikolojik harp kampanyaları için ciddi paralar harcıyorlar, uzmanlar istihdam ediyorlar; tüm hazırlıklarını tamamladıktan sonra da tek merkezden emir almışçasına yazılı, görsel ve sosyal medyası ile aynı anda saldırıya geçerek adeta bir kaşık suda fırtına koparıyorlar, ortalığı toza-dumana katıyorlar. Dikkat edilirse, her seferinde yeni bir hocamız hedef seçiliyor, üç-beş hatta on yıl önceki kayıtlarından makaslanan birkaç cümle sanki daha yeni söylenmiş gibi piyasaya sürülüyor ve o hocamız hakkında söylenmedik söz bırakılmıyor; böylece o din adamının şahsında Din’in bizzat kendisi ve kutsal değerleri hırpalanıyor, yıpratılıyor

Peki, bu sinsi psikolojik harp kampanyaları karşısında insanımız, dindar ve muhafazakâr camia nasıl bir tavır sergiliyor? Maalesef, bu tür şeytanî linç kampanyaları karşısında doğru, adil ve makul bir duruş ortaya konulamıyor. Yazık ki, psikolojik harbe maruz kalan hocalarımızın kesilip-biçilmiş ve hatta üzerinde şeytanca çalışılıp yanlış anlaşılmaya hazır hale getirilmiş konuşmalarının ne zaman, hangi bağlamda yapıldığına, öncesine ve sonrasına bakılmaksızın genellikle şöyle söyleniyor:

-Yahu kardeşim, şimdi böyle konuşmanın zamanı mı? Hocalarımız da sözlerine dikkat etsinler!

Hocalarımızın bağlı olduğu resmi kurumların, bu şer odakların psikolojik baskıları altında ezilerek geliştirdikleri savunmacı tavır ise çok gariptir! Aylar veya yıllar önce yapılmış bir konuşma gerekçe gösterilerek linç kampanyasına uğratılan o kişi hakkında soruşturma açma, açığa alma, görevden el çektirme gibi yöntemlerle şeytani çevreleri razı etme çabasına girilir, -masallardakine benzer tarzda- yedi başlı ejderhaya kurbanlar sunulur; ama ejderha doymaz, her seferinde yeni kurbanlar ister… 

Bunları yazarken, bir yanlış anlamaya da meydan vermeyelim; şeytani medyanın psikolojik saldırılarına ve linç kampanyalarına maruz kalan hocalarımızı tamamen hatasız ve onların bağlı olduğu kurumları da bütünüyle haksız görüyor değiliz. Ebette hocalarımız konuşmalarına çok, özellikle de kayıt altına alınan konuşmalarına çok çok dikkat etmelidirler. Ağızlarından çıkan her cümlenin, her kelimenin kendileri ve de tebliğ ve temsil ettikleri aziz İslâm’a zarar vermek için kullanılabileceğini unutmamalıdırlar. İfrat ve tefrit ifadeleri değil itidal diliniseçmelidirler. Elbette hatasız insan olmaz! Birkaç cümlesi çarpıtılarak kamuoyuna sunulmayacak kim vardır? Ama biz üzerimize düşeni yapalım; az ve öz konuşan Peygamber’in (s.a) çok konuşan varisleri olmayalım.

Kadirşinaslığın bir gereği olarak belirtelim ki, toplumda etkili olan ilim ve fikir insanlarımız kolay yetişmiyor. Onları, bir-iki hataları veya maksadı aşan bir-iki cümleleri sebebiyle mahkûm edemeyiz ve mahkûm edilmelerine de göz yumamayız. Ancak, özellikle bu tür vesilelerle kolayca hedef tahtasına oturtulan Diyanet teşkilatımızın hoyratça yıpratılmasına da izin veremeyiz. Yetkileri yasalarla sınırlı bir kurum olan Diyanet’in en zor zamanlarda bile dik durabildiğini, mesela 28 Şubat sürecinin baskılarına rağmen ‘başörtüsü farzdır’ fetvasından taviz vermediğini unutmayalım…

Yazıyı tam bitirmiştim ki, Konya’dan Ali Küçük hocamızın vefat haberi geldi. Müminleri iç tartışmalara boğacak konulara asla girmeyen, ömrü İslâm’ı tebliğle geçen, 1 haftaya 55 Tefsir-Hadis dersi sığdıran gayret abidesi Ali hocama Rabbim gani gani rahmet, mekânını da Cennet eylesin. Âmin.

“Aşır Aşır Kur’ân” derslerimizi, her Cumartesi 07.00 – 07.50’de Akit TV’de izleyebilirsiniz.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23