• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Şanlıdağ
Abdullah Şanlıdağ
TÜM YAZILARI

Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!

12 Nisan 2021
A


Abdullah Şanlıdağ İletişim: [email protected]

Ne zaman bir darbe kalkışması olsa, tanklar yürütülse veya muhtıra verilse, Kur’an şairi Mehmet Akif’in dizeleri aklıma geliyor. 

“Tükürün milleti alçakça vuran darbelere! 

Tükürün onlara alkış dağıtan kahpelere!

Tükürün Ehl-i Salîb’in o hayasız yüzüne!
Tükürün onların aslâ güvenilmez sözüne!

İsmet İnönü›nün, Mart-1960 başından itibaren, ‘Şartlar oluşursa, ihtilâl meşru olur..’ sözü ile emekli amirallerin darbe imalı bildirileri arasında içerik olarak hiçbir fark yoktur. İkisi de aynı topun kumaşı... Millete tepeden bakan, seçilmişlere ayar vermeye çalışan bu bakış açısının göbeğinde CHP zihniyeti var. 15 Temmuz’da sokağa çıkmaktan korktu bu zihniyet. Akabinde darbe kalkışmasını tiyatro olarak nitelendirdi. Şimdi emekli amiraller darbe imalı bildiri yayınladı, CHP onların yanında yer alıp, bir de “ne darbesi kardeşim?” diyerek, hem bu bildiriye direnenleri itibarsızlaştırmaya çalıştı, hem de vesayetçilerin yanında hizalandı. 

Muhtıra nedir?

Yaşım itibarıyla hatırladığım ilk darbe, ateşi bol olsun, Evren’in yaptığı darbedir. Evren, bu dünyadan suçunun cezasını çekmeden gitti. Müslümanlara ve İslam’a yönelik sarf ettiği galiz küfür ve hakaretler kesesine kaldı. Onunla mahşerde hesaplaşacağız. Ondan sonraki darbe ve muhtıraları bilirim. Bana göre muhtıra, hiç yetki ve sorumlulukları olmadıkları halde askerin hükumete parmak sallaması, ültimatom vermesi, ‘biz de varız haa!’ diye hatırlatmasıdır.

Lakin Murat Bardakçı’nın muhtıra tanımını da vermeden geçmeyeyim. “Yeniden sık telâffuz etmeye başladığımız “muhtıra” kelimesi Arapça’nın “hatara” kökünden gelir; “hatırlatma, unutturmama” demektir ve bir anlamı daha vardır: Eski dilde günlük işlerin, masrafların ve hattâ sevilen şiirlerin yazıldığı kâğıtlara da “muhtıra” derler...“Muhtıra”, siyasî mânâda kullanıldığında ise, bambaşka bir mânâ alır: Mutlaka “Aziz milletimize” yahut “İlgililere...” gibisinden bir hitapla başlayan, birkaç paragraftan ibaret olan ve genellikle “Bilginize!” meâlinde millete tepeden bakan bir söz ile nihayet bulan ama etkisi uzun seneler devam eden mâlûm yazılı dertlere! Muhtıra diyoruz.

Prof. İhsan Süreyya Sırma hocamız, hasta yatağından Selahaddin Çakırgil ağabeye bir yazı göndermiş. Çok hoşuma gitti, konumuzla da bağlantısı olduğu için bir bölümünü iktibas edeyim. Sırma hoca, yazdıklarını bizzat yaşamış kişi. Zaten kendisi de İslam tarihçisi. Buyurun okuyalım:

“1960 yılı Mayıs ayının son günleri.. Karnemi almış, Siirt’ten Pervarî’ye gidiyordum. Radyolardan heyecan verici haberler veriliyor, Adnan Menderes ve diğer ‘hain’lerin hapsedildiğinden söz ediliyordu. Pervari’de Kaymakam’ın yerini karakol komutanı almıştı. Bir-iki hafta sonra, (o günlerde Pervari’de hoparlör olmadığından) bir tellâl vasıtasıyla herkes Belediye Bahçesi’ne çağrılıyordu:

- Ey millet! Komitan emir virmiş. Herkes Belediye Bahçesine gelecek. Gelmeyenlere, ceza verilecek.. Herkes toplandı. Karakol komutanı konuşmaya başladı: ‘Beni dinleyin ey millet! Şanlı ordumuz kaatil hükûmeti alaşağı etti. Herkes şimdi para veya parmaklarındaki yüzüklere kadar neleri varsa vererek, Ordu›ya yardım edecek. Vermeyenler Ankara’ya bildirilecek.’ Herkes bir şeyler verdi.. Babam da parası olmadığından, yakut taşlı evlilik yüzüğünü..”

“Şartlar oluşursa, ihtilal meşru olur” diyordu İnönü. Doğru, şartları da kendileri oluşturur, ihtilali de kendileri yapar. Kim kendilerinden hesap sorabilir ki? Menderes, kurulu düzenin çarklarıyla birazcık oynamak istedi, soluğu Yassıada’da aldı, sonrasında astılar. Özal merhum, vesayete direndi, onu da zehirlediler. Merhum Erbakan hocayı az terletmedi vesayetçiler. 28 Şubat postmodern darbeyle, bu ülkeye ömrünü veren insanı da yasakladılar. 

Darbeleri tezgâhlayanlar, şartlarını oluştururken, bu milletin evlatlarını birbirlerine kırdırdılar. Sonra da kalkıp, adaletsizlik yapmamak için; “bir sağdan, bir soldan astık” dediler. Bankaları hortumlayanları, bu ülkeyi IMF’ye borçlandıranları unutmadık. Eski Türkiye’de eğer paranız yoksa hastanızı hastanede rehin alırlardı. Şimdi, yüce dağlarda mahsur kalan çoban için helikopter ambulans havalanıyor. Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarının hesabını soranlar, fitne oluşturmaya çalışan odaklardır. Allah devletimize zeval vermesin. Sadece bir günde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Toprak Mahsulleri Ofisi, pandemi nedeniyle çiftçinin elinde kalan 1 milyon 200 bin ton patates, 250 bin ton soğan ve 750 bin ton çeltiği satın aldı. Satın alınan ürünler ihtiyaç sahiplerine dağıtılacak. Felaket tellalları daha şimdiden sosyal medya hesaplarından, “bu milleti yine patates, soğanla kandıracaklar” diye algıya başladılar. Allah sizi ıslah etsin e mi! 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

vatandaş

CHP bu devletin bir kamburudur.

Haydar Akderr

CHP ve onun gibi düşünenler darbeden nemalanıyorlar. Darbeyi yapanlarla ona çanak tutanlar demokrasiyi ister mi?Ak Parti bu ülkeye 19 yılda dünyanın hizmetlerini yaptı. Helal olsun reise verdiğümiz oylara. Yalnız Reis 2023 te bizim milli görüş çizgisindeki dindar mütedeyyin,kıblesi düzgün..çalıp çırpmayacak şahsiyetlere listelerde yer vermesi lazım. Dünyalık güzel şeyler icra edilirken manevi tarafımız çürümeye başladı. Aşırı dünyevileştik. Yazar kardeşim biraz da bu kınulara değinseniz diyorum. İktidar sizi bozdu diyenleri haklı çıkarmayalım. Yetimin malına göz dikmeyelim. Selamlar
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23