“Halife, sadece dini figür değil, aynı zamanda diplomasi masasındaki bir koltuktur”
“Halife, sadece dini figür değil, aynı zamanda diplomasi masasındaki bir koltuktur”
Yücel Kaya
Bugün Papa seçiliyor ve milyonlarca Hristiyan seviniyor, umutlanıyor.
Ama İslam dünyası kendi içinde bölünmüş, sessiz ve dağınık.
Dağınık Bir Ümmetin Hikâyesi
Gazze bombalanıyor, çocuklar ölüyor, şehirler yıkılıyor… Ancak İslam dünyası susuyor. Kınamalar, diplomatik çağrılar, birkaç yardım kolisi… Ve sonra sessizlik.
Peki neden? Neden 57 Müslüman ülke birleşip tek bir yumruk gibi karşı koyamıyor?
Cevap, tarihin derinliklerinde gizli bir kavramda yatıyor: Halifelik.
Halifelik Nedir, Ne Değildir?
Halifelik, Hz. Muhammed’in (sav) vefatından sonra Müslümanların dini ve siyasi liderliğini üstlenen makamdır. Hem birliği sağlar hem yön gösterir hem de ümmetin temsil gücüdür.
Tarih boyunca bu makam:
Toplumu organize etti,
Adaleti dağıttı,
Düşmanlara karşı safları birleştirdi.
Osmanlı'nın son dönemlerinde bile, halifelik Batı’ya karşı bir diplomatik güç unsuru olarak kullanılmıştı. Ama bugün? Sessizlik...
Halifesiz Bir Ümmet: Sessizlik, Parçalanmışlık, Teslimiyet
Bugün İslam dünyasında:
Her ülke kendi yolunda, birbirine rakip.
Mezhepçilik, milliyetçilik, çıkar çatışmaları hâkim.
Gazze’de çocuklar ölürken milyonlarca Müslüman sadece izliyor.
Çünkü ortak bir ses, ortak bir vicdan, ortak bir liderlik yok.
Halife, sadece bir dini figür değildir. Aynı zamanda diplomasi masasındaki bir koltuktur. Ümmetin haklarını savunan, sesi çıkan bir merciidir. Tıpkı bugün Vatikan’ın, bir milyar Katolik adına söz söyleyebildiği gibi...
Emperyalizmin Hesabı: Halifeliği Neden İstemedi?
Unutmayalım: Halifelik birleştirici güçtü. Ve emperyalizm, birleşmiş Müslümanlardan korktu.
1924’te halifelik kaldırıldığında Batı dünyası derin bir nefes aldı.
İslam coğrafyası suni sınırlarla bölündü, yönetimler desteklenip çökertildi.
Herkes kendi derdine düştü, ümmet bilinci yerini devlet çıkarlarına bıraktı.
Bugün Gazze’ye neden etkili bir yardım gidemiyor? Çünkü herkes tek başına hareket ediyor.
Çünkü ümmetin başı yok.
Bir Halifeye ya da İslam dünyasının ortak bir liderine Neden İhtiyaç Var?
Siyasi Temsil ve Diplomatik Güç: Halife, tüm İslam dünyasının ortak sesi olur.
Birleşmiş Milletler’de, küresel platformlarda ümmeti temsil eder.
Askerî Caydırıcılık: Ortak bir güvenlik gücü oluşturulabilir. Ümmetin canı yandığında sessiz kalmak zorunda kalınmaz.
Ekonomik Güç Birliği: Petrol zengini ülkelerle üretici devletler birleşerek emperyalizme bağımlılığı azaltabilir.
Moral Liderlik ve Birlik: Halife, mezheplerin üstünde, milletlerin ötesinde bir şemsiye olur. Ümmetin manevî bağını yeniden kurar.
Ütopya mı, Zorunluluk mu?
“Artık dünya değişti, halifelik tarihte kaldı” diyenler olabilir. Ama dünya değiştiği kadar sorunlar da büyüdü. Ve bu sorunlar, dağınık ümmet yapısıyla çözülemez.
Halifelik bir ütopya değil, ihtiyaçtır.
Gazze’deki bir çocuk için, Sudan’daki bir yetim için, Uygur’da ezilen Müslüman için… Sessizliğin değil, adaletin sesi olabilecek bir makama ihtiyaç vardır.
Ümmet Başsız Kalmaz
Bugün Papa seçiliyor ve milyonlarca Hristiyan seviniyor, umutlanıyor.
Ama İslam dünyası kendi içinde bölünmüş, sessiz ve dağınık.
Halifelik sadece bir tarihsel hatıra değil; yeniden ümmeti bir araya getirebilecek, adalet ve temsil gücü kazandırabilecek canlı bir ihtiyaçtır.
“Birlik, liderlik ister. Ümmet başsız kalırsa; zulüm fısıldar, adalet susar.”
“Halife” kelimesini itibarsızlaştırmak isteyen ve İslam aleminin ortak bir lideri olmasını “gericilik” olarak adlandıranlar da şunu bilmelidir.
Halifelik, milletin inancını ve birliğini temsil eden tarihî bir kurumdur; gericilik değil, köklerden güç alarak geleceğe yürümenin adıdır.