• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Süleyman Gülek
Süleyman Gülek
TÜM YAZILARI

Üzücü olaylarla karşılaştığımızda ne yapmalıyız?

25 Kasım 2022
A


Süleyman Gülek İletişim:

Dünyanın çeşitli ülkelerinde olduğu gibi zaman zaman, Türkiye’de de doğal âfetler, (seller, depremler, salgın hastalıklar) olmaktadır. Bu felaketler nerede, ne zaman olacağını, her şeyi en iyi bilen Yüce Allah’tır. “Allah’ın  izni olmaksızın bir yaprak dahi yere düşmez.” (En’âm, 6/59) Müslümana düşen görev tedbir almak ve Allah Teâlâ’nın her türlü âfetlerden, hastalıklardan, kazalardan ve üzücü olaylardan koruması için O’na duâ etmektir.

 

Başımıza bir üzücü olay geldiğinde ise isyana sürüklenmeden sabır ve metanetle Allah’a teslim olmak gerekir. Peygamberrimiz;“Sabır, musibet ilk başa geldiği anda ortaya konulan tavırdır.” (Buhari, Cenaiz, 31) buyurur. Dolayısıyla Müslüman kişi, dünyada her şeyin Allah’ın takdiri ile olduğunu bilmelidir.

                                                                                                                      

Bol rızık ve verilen nimetler birer imtihan olduğu gibi, başa gelen üzüntü ve kederler, belâ ve musîbetler de birer imtihandır. (Tevbe, 9/126) Ölümler, kayıplar, felaketler, herşey bizim için. ‘Neden ben’ diye sorgulamak ya da ‘bu kadarı da fazla’ diyerek isyan etmek yerine hayır aramak ve bizi yaratan Allah’a sığınmak insanın hem bu dünyada hem âhirette muvaffak olmasına vesile olacaktır.

 

İmtihanların zorluğunu hafifletecek olan, başarının anahtarı, sabırdır. İşte Yüce Rabbimiz, imtihan şekillerini, sabrın önemini ve sonuçta sabrın kazanımlarını Kur’ân-ı Kerim’de bizlere şöyle bildirmektedir: “Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik ve üzüntüler) ile imtihan eder, deneriz. (Ey Peygamber) Sabırlı davrananları müjdele.” (Bakara, 2/155) Yüce Allah sınavı böyle bildirmektedir.

 

Yüce Allah şöyle buyurur:Şüphe yok ki her güçlükle beraber bir de kolaylık vardır.” (İnşirah, 94/6) Başımıza birtakım sıkıntılar, üzüntüler gelebilir; sabırlı olmalı, her zorlukla beraber bir kolaylığın olabileceğini düşünmeli, aşırı bir şekilde üzülmemeli ve hayatın imtihan olduğu asla unutulmamalıdır. Ayrıca üzüntü içersinde olan kişilerin üzüntülerini paylaşmalı ve onlara gereken yardımı yapmalıyız.

 

Burada önemli olan husus şudur: Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez. Herkesin kazandığı hayır kendisine, yaptığı kötülüğün zararı yine kendisinedir. (Bakara, 2/286)Dünya hayatına imtihan için gönderilen insan, bela ve musibetlerle denenecek ve sınanacaktır. Bu sıkıntı ve felaketlere sabretmek, biz Müslümanlardan istenen sorumluluklardandır.

 

Bizler, imtihanın ne zaman ve ne şekilde geleceğini bilemediğimizden, “Hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratan O’dur.” (Mülk 67/2) âyetinin bilinciyle hareket ederiz. Bununla beraber, “Biz Allah’a aidiz ve yine O’na döneceğiz. Allah’ım! Sıkıntılarımın mükâfatını senden bekliyorum, bunun karşılığını bana ihsan et, benim için onu daha hayırlısıyla değiştir.” (Ebu Davud, Cenaiz, 22) diye gönülden duâ ederiz.

 

Bu kulluk imtihanı nimetlere karşı şükür, sıkıntı ve zorluklara karşı sabırla kazanılır. Şükür ve sabrı kuşanarak bu imtihanı kazanan mü’minin hali gıpta edilecek bir haldir. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu durumu şöyle belirtiyor: “Müminin durumune kadar da hoştur! Zira her hâli kendisi için hayırlıdır. Bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına sevinecek bir hâl geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ona sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd ve rekâik, 64)

 

Fakat bu âfetlerin, üzücü olayların, musîbetlerin insanların kendi yaptıkları günahlar, haksızlıklar, ahlâksızlıklar, zulümler, kötülükler yüzünden de olabileceğini Rabbimiz Allah bildiriyor: “İyilikler Al­lah’tan, kötülükler (musibetler) kendi günahlarınızdan olmaktadır.” (Nisâ, 4/79);“Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez, fakat in­sanlar kendi kendilerine zulmederler.” (Yunus, 10/44) Bu âyetlerde, yapılan kötülükler, haksızlıklar, ahlaksızlıklar ve zulümlerden dolayı da insanın başına üzücü olaylar gelebileceğini bildirmektedir.

 

Mü’min kişi tevekkül sahibidir. Tevekkül; alınması gereken tedbirleri aldıktan ve yapacak başka bir şey kalmadıktan sonra Allah’a güvenmek ve ondan ötesini Allah’a bırakmak demektir.

 

Herkesçe malumdur, ölüm acı bir gerçektir. Ölümün, nerede, nasıl geleceğini hiç kimse kesin olarak bilemez. Müslüman olarak bize düşen şey; ölüm gerçeğini bilmek, tedbir almak ve her an ölüme hazırlıklı olmaya gayret etmektir. Çünkü ölümden kaçıp kurtulma imkânı yoktur. “Her nerede olursanız olun, isterseniz en sağlam kuleler veya kaleler içinde bulunun, ölüm gelip sizi bulacaktır.” (Nisâ, 4/78) Önemli olan husus, ölümden korkmak değil; ölümü hatırlamak ve ona her zaman hazır olmaktır.

 

Rabbimiz Allah şöyle duâ etmemizi buyuruyor: “Ey Rabbimiz bize dünyada da âhirette de iyilik, güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru” (Bakara, 2/201)  Duâ iyi şeylere ulaşmada ve üzücü şeylerden korunmada en önemli etkendir. Mü’min kişilerin başına bir üzücü olay geldiğinde, “bu bir imtihan gereğidir” der. Olumlu düşünür sabır eder, stres ve aşırı üzüntüden korunur. Müslüman kişinin İslâm’a uygun olanı yapması ve İslâm’a aykırı olan şeylerden uzak durması dünyada ve ahirette mutlu ve huzurlu bir hayat yaşamasına sebep olur.

 

 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

KADER VE ALLAH'IN ADALETİ

ÜZÜCÜ,SIKICI,YIKICI, VEL HASIL TÜM OLUMSUZLUKLARDA ALLAH'A DUA ETMEMİZ VE İSTEKTE BULUNMAMIZ,AF DİLEMEMİZ GEREKİR.NE GELİRSE ALLAH'TAN GELİR.

MANTIK

kade sefaleti bak KÖTLÜĞÜ YAPANA GELENE NİYE DUA EDEYİM BU NE MANTIK
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23