• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sedat Yılmaz
Sedat Yılmaz
TÜM YAZILARI

Yeni altın politikasıyla yeni ekonomiye doğru

16 Haziran 2018
A


Sedat Yılmaz İletişim:

 

Yakın zamana kadar Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) yurtdışındaki altınları âdeta ağızlarda sakız oldu… Şehir efsanesine dönüştü… Yok efendim şu kadar ton altın İngiltere, bu kadar ton altın Amerikan bankalarındaymış… Hem de 450 ton altın Türkiye’nin borçlarına karşılık rehin olarak tutuluyormuş…

Kimisi de altınların Osmanlı’nın borçlarına karşılık yurtdışında kaldığını iddia ediyor… Edemez, çünkü 1929 ile 1954 arasında Türkiye Cumhuriyeti bu borçların tamamını ödedi. Türkiye de şu ana kadar altınlarını teminat verecek kadar da borç yapmadı!

Ne oldu, hepsi boş çıktı!..

Yahu hiç değilse destekli atın! Şu bağnaz bakışlar var ya, zürafayı deve, deveyi su aygırı görüyor… Su dolu bardağın içindeki kurşun kalemin görüntüsünü bile “kırık kalem” diye yutturmaya kalkıyor…

Dedim ya, bunların hepsi lâfı güzâf…

Rehin diye iddia edilen altınlarda hakikat şu… Hiç kimse merak etmesin… Dedikodusu yapılan altınlar Türkiye’de… Dün de bahsettiğim gibi 564 ton altın Merkez Bankası’nın kasasında aslanlar gibi yatıyor…

Evet bahsi geçen altınlar, bahsi geçen ülkelerin merkez bankalarında kalmadı değil, kaldı… Ama bu tutmanın, Türkiye’nin borçlarıyla hiçbir alâkası yok…

***

Peki o zaman altınlar yurtdışında niçin kaldı?

Sebebi altın swapı… Olay da tamamen resmi… Yani altınla ilgili işler uluslararası rezerv yönetimiyle yürütülüyor. Bizdeki Merkez Bankası Kanunu da buna müsaade ediyor…

Ha şunu da hatırlatayım… Bunu sadece TCMB yapmıyor… Dünyadaki bütün merkez bankaları bu işlemleri gerçekleştiriyor…

Malumunuz, swap, takas demek... Piyasa literatüründe swap ise, belirli bir zaman içinde, varsayılan parasal değeri eşit olan herhangi iki varlığın meydana getireceği nakit akışlarının birbirileriyle değiştirilmesi işlemine deniyor.

TCMB de bu uluslararası işlemleri uyguluyor. Banka, İngiltere’de veya Amerika’da tutulan altın rezervleriyle swap işlemi yapıyor. Yani altın rezervleri döviz ihtiyacı halinde swapla gideriliyor… Vade dolduğunda döviz geri verilip altınlar geri alınıyor. İngiltere Merkez Bankası burada taraflara yed-i emin görevi yapıyor, o kadar…

***

Burada altın bankacılığı konusuna değinmeden geçmemiz olmaz…

Biliyorsunuz, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya Bretton Woods Sistemi’ne geçti… Bu sistem neydi? Ülkelerin milli paralarını ABD Doları’na, ABD Doları’nı da altına dayalı olarak basması… Bu sistem 1973 yılında yıkıldı. Yaklaşık 25 yıl aradan sonra 2000 yılından itibaren altın yeniden finansal kaynak olarak bir daha çıkmamak üzere bankaların pasiflerine yeniden girdi.

İşte dünyada bu yıldan itibaren altının, bankalar açısından finansal bir kaynak olabileceği gerçeğini ilk ortaya atan katılım bankaları oldu. Sektör zaten altını, emtia değil para olarak kabul eden bir sistemdi. Yine katılım bankalarının mevcut potansiyel müşterileri de inançlarından dolayı tasarruflarını faiz içermeyen yatırım araçlarında değerlendiriyordu.  

Hatırlatayım, bahsini yaptığım swap da giderek terk ediliyor. Dedim ya, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in ifadesiyle 564 ton altın Merkez Bankamızda… Rezervlerini gerek hurda ve gerekse külçe olarak sürekli artırma yoluna giden TCMB, yeni altın rezerv yönetimiyle piyasaları kendi usulüne göre düzenleme yoluna gidiyor.

***

Türkiye’nin altın rezerv politikasını biraz açmak istiyorum…

TCMB’nin 2011 yılından itibaren zorunlu karşılıkların altın olarak da tutulabilmesine imkan sağlayan kararı, bankaları rahatlatırken diğer taraftan yastık altı altının da ekonomiye kazandırılması sürecini hızlandırdı.

Yani daha önce bankaların elinde çoğunlukla atıl bir kaynak olarak bekleyen altın, Türk Lirası ve döviz mevduatın munzam karşılığı olarak TCMB’ye verilince atıl bekleyen kaynaklar bir anda aranır hale geldi. Bugün bu sisteme Rezerv Opsiyon Mekanizması (ROM) adı veriliyor.

Katılım bankalarının TCMB’ye devrettikleri altının dışında pozisyonundaki altınları krediye ve üretime kanalize etmesi de sektörün altın bankacılığı konusunda ne kadar önemli bir kurumsallaşma olduğunu gösteriyor.

Aslında Türkiye’de altın yatırımına düşkün ve faiz hassasiyeti olanlar için de katılım bankacılığı. “altın yatırımı”ında bulunmaz bir fırsat olarak ortaya çıktı.

***

Gerçek olan şu… Türkiye’nin yeni altın rezerv yönetimi kamu ve özel kanallardan şahâne bir şekilde yürütülüyor… Dünya Altın Konseyi’ne göre 3 bin 500 ton, TCMB’ye göre 2,2 bin ton yastık altı altının da devreye girmesiyle altın rezerv yönetimi, dolayısıyla ekonomi daha farklı bir yol haritası izleyecek.

Tahminime göre, katılım bankaları altın rezerv yönetiminde yüksek görevler üstlenecek. Söz konusu durumun faizsiz sistemle ekonomiye ciddi katkılar sağlayacağı ortada… Dolayısıyla altının ve katılım bankalarının küresel piyasalarda olduğu gibi Türk bankacılık sistemindeki önemi giderek artıyor. Çünkü bankacılık sisteminde altın ile ilgili bütün ürün ve hizmetlerin çoğu katılım bankaları tarafından sağlanıyor…

Dolayısıyla yurtdışından yurda getirilen TCMB’ye ait altınlar ve ülkedeki yüksek yastık altı hacmiyle başta katılım olmak üzere bankaların altın pozisyonları düşünüldüğünde Türkiye’nin altın politikasında ne kadar başarılı bir yol izlediği gözlerden kaçmıyor.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23