• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sedat Yılmaz
Sedat Yılmaz
TÜM YAZILARI

Phillips’e bir katkı da benden olsun mu?

24 Mart 2018
A


Sedat Yılmaz İletişim:

Türkiye’de işsizlik ile enflasyon yüzde 10’lu oranlara kilitlendi kaldı.

İşsizlikte ölçülen son oran yüzde 10,9… Şubat ayı tüketici enflasyonu ise yıllık yüzde 10,26.

2017 itibariyle 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsizlerin sayısı 124 bin kişi artarak 3 milyon 454 bin kişiye ulaştı. Tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 13’lerde. Genç işsizlik oranı ise 1,2 puan artışla yüzde 20,8’e çıktı. İşte buraya dikkat!

2017 yılında 1 milyon 108 bin kişi iş gücüne katıldı ve çalışabilecek iş gücü nüfusu 31 milyon 643 kişi oldu. Geçen yıl istihdam edilenlerin yüzde 19,4’ü tarım, yüzde 19,1’i sanayi, yüzde 7,4’ü inşaat ve yüzde 54,1’i hizmetler sektöründe iş buldu.

İstihdam edilenlerin sayısı da yıllık bazda 984 bin kişi artarak 28 milyon 189 bin kişiye çıktı. Tarım istihdamı 159 bin kişi, tarım dışı istihdam ise 823 bin kişi arttı.

İstihdamda veya işsizlikteki manzara bu.

Gelelim enflasyona… Henüz Mart ayı enflasyonu açıklanmadı…

Şubat ayında yıllık TÜFE yüzde 10.35’ten yüzde 10.26’ya geriledi. Oniki aylık enflasyon ise yüzde 11,23 olarak ölçüldü. Enflasyonun omurgası sayılan çekirdek enflasyon ise yarım puan artışla yüzde 11,94 seviyesinde. Üretici enflasyonunda durum biraz daha düşündürücü… Yıllık yüzde 13,71… Oniki aylık ortalamalara göre yüzde 15,50

Tüketici ve üretici fiyatlarıyla birlikte çekirdek enflasyonu harmanladığımızda Mart ayı enflasyonunun yine çiftli rakamlara devam edeceği tahmin ediliyor.

PHİLLİPS EĞRİSİ DİYE 

BİR ŞEY DUYDUNUZ MU?

İşsizlik ile enflasyon niçin bir araya getirildi, diye aklınıza gelirken, “Zaten bu rakamları 3 aşağı 5 yukarı biliyorduk. İstihdam ile enflasyonun birbiriyle ne bağlantısı olabilir?” diye düşünebilirsiniz…

Açıklayayım…

Enflasyon – işsizlik ilişkisi ekonominin 10 temel ilkelerinden biri… Ekonomide Phillips Eğrisi diye bir kavram var… Bugün için reforme edilse de ekonomide önemli prensiplerden biri olarak bilinir. Yeni Zelandalı iktisatçı Alban William Phillips tarafından İngiltere ekonomisi üzerinde yapılan bir araştırma sonucunda ekonomi literatürüne girmiş bir mefhum…

Phillips Eğrisi, enflasyon ile işsizlik arasında ters yönlü ilişki olduğunu ortaya koyar. Yani enflasyon düştüğünde işsizlik oranı yükselir. Tahterevalli gibi… Enflasyonu düşürmenin maliyeti karşımıza işsizliğin artışı olarak çıkar. İşin Türkçesi böyle!

Ancak enflasyona tek pencereden bakmak, bizleri yanlış yollara sevkedebilir. Enflasyon, mevcut ekonomi yapısı içinde para ve maliye politikalarıyla birlikte çalışılarak makul seviyelerde sürdürülmesi gereken bir ekonomik olgu. Fiyat istikrarı da denilen bu olgu, hiper enflasyon veya deflasyon şeklinde kendini gösterirse ekonomilerde büyük tahribatlara yolaçabilir… İnsandaki tansiyon gibi…

ENFLASYON VE İŞSİZLİK İLİŞKİSİ 

KAPSAMLI İRDELENMELİ

Günümüzde enflasyon ve işsizlik arasında uzun dönemli bir ilişkinin bulunmadığı, fakat kısa dönemli bir ilişkinin var olduğu konusunda bir uzlaşma mevcut. Çünkü parasal bir genişlemenin önce üretim ve istihdamı, sonra da fiyat düzeyini artırdığı bugün herkes tarafından biliniyor. Para politikası, hem enflasyon gibi nominal değişkenleri hem de işsizlik gibi reel değişkenleri etkileyebiliyor... Zaten uygulamalar da bunu gösteriyor.

Ancak yine de ekonominin temel ilkeleri içine giren enflasyon ve işsizlik arasındaki dinamik ilişkinin net olarak ortaya çıkarılması konusunda yeni deneylere ve gözlemlere dayanan çalışmalar gerekli gibi görünüyor. Mesela ülkedeki cari işsizlik oranlarına bağlı olarak doğal işsizlik oranı yerine kullanılmaya başlanan “Nairu” kavramı, enflasyon ve işsizlik arasındaki ilişkiye günümüzde farklı açılımlar getirse de ilişkiyle ilgili ampirik gayretlere hâlâ ihtiyaç var.

Ancak ben de konuya farklı bir açılım getirerek, enflasyon ve işsizlik ilişkisinin, net ortaya çıkarılması için felsefi ve genel ekonomi ilkelerinin tersine işleyen yaklaşımlardan uzak durulması kanaatini taşıyorum. Türkiye gibi hem enflasyonu hem işsizliği yüksek seyreden ülkelerde enflasyon ve işsizlik ilişkisinin demografik, ekonomik ve hukuksal alanlara yayılan kapsamlı çalışmaların zorunlu olduğunu dile getirmek istiyorum.

YAPISAL REFORMLAR OLMADAN 

DENGE KURULAMAZ

Bu bakımdan işsizlik ve enflasyon ilişkisini incelediğimizde hakikaten Phillips Eğrisi’nin enflasyon ve işsizliği gözlemlemede oldukça işe yaradığı ortada. Ancak tam neticeyi verdiği konusu muğlak!

Phillips Eğrisi’ni bugün Türkiye ekonomisine uyguladığımızda, arabesk bir manzara ile karşılaşıyorsunuz…

Dengimiz olan gelişen ülkelere göre Türkiye’de enflasyon ve işsizlik oranları oldukça yüksek. Phillips Eğrisi’ne göre enflasyon yüksek ise, işsizliğin düşük olması gerekirken işsizlik de yüksek seviyede. İşsizliği düşürmek için enflasyonla mücadeleyi terk edelim diye bir şey söz konusu olamaz.

Yani harcamalar artsın, tüketim üretime destek versin, enflasyon daha da yükselsin, işsizliği düşürelim… Böyle bir mantık zaten işlemez...

Bir kere enflasyonla da olsa büyümede en iyi ülkeler arasında yer alıyoruz. Maamafih, Phillips Eğrisi’ni düşünürken üretim ile tüketimi dengeleyen bir büyüme modeliyle yürüyüp, işsizliği azaltmanın yolları aranmalı, diyorum. Dolayısıyla burada yapılması gereken, enflasyonla mücadeleyi terk etmek değilyapısal reformları yaparak bir yandan enflasyonu indirip, diğer taraftan da işsizliğin artmamasını sağlamak olmalı… Enflasyon, istihdam, üretim ve tüketim arasında denge kurmanın yolu her zaman söylediğimiz gibi, yapısal reformlardan geçiyor.

Enflasyon ve işsizlik ilişkisinin formülü de yapısal reformlar!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23