• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sedat Yılmaz
Sedat Yılmaz
TÜM YAZILARI

O zaman tam yol ileri...

02 Kasım 2018
A


Sedat Yılmaz İletişim:

Bugünkü yazımda sıcak gelişme olması hasebiyle Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin enerji mücadelesini ele almak istiyorum...

Günümüz konjonktüründe meseleleri iyi anlayabilmek için öncelikle büyük fotoğrafa bakmak lâzım geldiğini artık bilmeyenimiz kalmadı. Her coğrafyada cephe genişletme plânlarını sıkça gördüğümüz gelişmiş ülkeler, yine enerji kaynakları konusunda yeni açılımlar peşinde. “Dünya yeni bir krize mi gidiyor?” diye sormaktansa her dönemde büyük savaşları başlatan petrol ve doğalgaz fırtınası nasıl önlenebilir, çatışmasızlık hali nasıl oluşturulabilir, ona yoğunlaşmak sanki daha akıllıca!

Şu anda enerji adına Doğu Akdeniz’de fırtınalar koparılıyor. Zirâ Kıbrıs, Lübnan, Suriye ve İsrail arasında kalan Levant havzasında 3,5 trilyon metreküp doğalgaz ve 1,7 milyar varil petrol bulunduğu tespitleri var. Yine Nil Deltası’nda yaklaşık 1,8 milyar varil petrol, 6,3 trilyon metreküp doğalgaz ve 6 milyar varil sıvı doğalgaz yatağı olduğu tahmin ediliyor.

Ayrıca Kıbrıs Adası çevresinde 8 milyar varil petrol yatağının dışında Heredot olarak adlandırılan Girit’in güney ve güneydoğusundaki alanda ise toplam 3,5 trilyon metreküp doğalgaz bulunduğu kayıtlara geçmiş durumda.

Dolayısıyla Doğu Akdeniz ve özellikle 2000 yılı başında hidrokarbon adasına adı çıkan Kıbrıs açıklarında devletlerin sondaj gemileri cirit atıyor. İtalyan Eni, Fransız Total, Rus Novatek ve Amerikan Noble Energy Akdeniz’de doğalgaz ve petrol turları yapıyor. Dünya resmen Akdeniz’e çöreklenmiş durumda.

***

Bunlardan bize ne demeyin!.. Çünkü Akdeniz’de Türkiye’nin hakkı olan belki 600 yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecek 3 trilyon dolarlık bir doğalgaz ve petrol rezervinden bahsediliyor. Yani geçmişte bir Türk gölü olan Akdeniz sanki, “Deniz deniz Akdeniz, suları berrak deniz…”marşıyla imdadımıza yetişiyor… Enerji faturası kadar cari açık verdiğimiz bu zamanda, kendi enerjimizi kendimiz karşıladığımızda, hatta ihraç ettiğimizde o zaman Türkiye’yi tutabilir misiniz? Elbette hayır!

Ne pahasına olursa olsun, Türkiye de, Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz faaliyetleri konusunda ısrarlı... Meselâ Türkiye’nin 2018 yılı başında Kıbrıs sularında keşfedilen doğalgazı araştırmak üzere yola çıkan İtalyan şirket ENI’ye ait bir sondaj gemisine müdahale etmiş, “Oyunda ben de varım” demişti. Zirâ Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, “Türkiye’ye rağmen Kıbrıs’ta, Ege’de ve Doğu Akdeniz’de atılacak hiçbir adıma ve oldu-bittiye asla müsaade edilmeyecek” ikazı boşuna söylenmiş sözler değil.

Bir tehdit mi, yoksa bir dikleniş mi bilinmez, eski Kıbrıs Güvenlik Servisi Başkanı Andreas Pentaras’ın Türkiye’nin, Kıbrıs sahanlığında hidrokarbon sondajına başlaması durumunda ciddi bir kriz oluşacağını iddia etmesi ise Türkiye’nin Akdeniz’deki oyununa çomak sokma eğilimini gösteriyor. Tabii ki nâfile… Öyle anlaşılıyor ki, bu saatten sonra geriye dönmemiz mümkün değil!

***

Türkiye’nin Akdeniz’deki nihai hedefi belli!.. “Milli Enerji ve Maden Politikası” kapsamında hidrokarbon rezervlerini ekonomiye kazandırmak... Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez de, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin onaylamadığı hiçbir projeye izin vermeyeceklerini vurgularken, “Tek taraflı, Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarının yok sayıldığı, adadaki tarafların eşit ve âdil pay almadığı bir sisteme geçit vermeyeceğiz. Türkiye’nin bu konudaki tavrı ve duruşu net” ifadeleri kararlılığın göstergesi…

Fatih gemisinin Akdeniz’de gerçekleştireceği ilk sondajı dolayısıyla Antalya’da düzenlenen törende Bakan’ın net iradesini ve direncini gördük. Fatih gemisini uzun uzun anlattıktan sonra konuyu Türkiye’nin Akdeniz’deki haklarına getiren Bakan Dönmez, KKTC dâhil uluslararası hukuktan doğan ne kadar hak varsa o hakkı kullanacaklarını belirtiyor ve Türkiye’nin duruşunu şöyle ortaya koyuyor: “Bizim hiçbir kimsenin kaynağında gözümüz yok. Tek derdimiz kendi hakimiyet alanımızdaki her bir karışın zenginliğini milletimizin hizmetine sunmak…”

Bakan Dönmez, Fatih sondaj gemisinin Türk Deniz Kuvvetleri ve sahil güvenliği tarafından en iyi şekilde korunduğunu da söylüyor ve “Fatih’e herhangi bir güvenlik riski söz konusu olursa gereğini yapmaktan çekinmeyiz” diyor.

***

Fatih öyle böyle bir gemi değil! Dünyanın ilk 5’i arasında. Hem de altıncı nesil üst düzey bir sondaj makinesi. Hatta 6 metre yükseklikteki dalga boyunda bile sabit kalabilen bir teknoloji harikası. Çevreciler de hop oturup hop kalkmasın!.. Çünkü sondaj sırasında çevreye, deniz hayatına ve canlıya asla zarar vermiyor.

Maden ve hidrokarbon kaynaklara ulaşmada Fatih’in, sahip olduğu teknolojiyle ulaşamayacağı derinlik de yok. Fatih gemisi mâlum bölgede 150 gün çalışma yapacak. Yılda 2 kuyu açma planı var. Ayrıca Fatih gibi ikinci sondaj gemisi de filoya katılmak için gün sayıyor.  

Akdeniz’de ilk sondajına start veren Fatih gemisi, Kasım ayı ile birlikte Mersin’de sığ deniz sondaj çalışmalarını sıklaştıracak. Fatih ile birlikte Hayreddin Paşa ve Oruç Reis gemileri de sâdece Akdeniz’de değil Karadeniz’de de sondajlar yapacak.

Sondaj için tüm hazırlıklar tamam, engel de yok!.. O zaman tam yol ileri!..

Ne diyelim, uluslararası petrol ve doğalgaz boru hatlarının üzerinden geçtiği Türkiye, tespit ettiği her alanda petrol ve doğalgaz ararken tam teşekküllü enerji merkezi olma yolunda da hızla ilerliyor.

Hayırlı uğurlu ve yolu açık olsun! 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23