• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sedat Yılmaz
Sedat Yılmaz
TÜM YAZILARI

İşte 5 milyar avroluk kazancın formülü!

14 Aralık 2018
A


Sedat Yılmaz İletişim:

Günlerdir balıkçılık sektörünün sorunları, yapılması gerekenler ve çözüm yolları konularında fikir beyân ettik. Balıkçılık ile birlikte tarım, çevre, turizm ve ticarete dâir zihin yorduk. Yazılarımızda bilgimizin ve öngörümüzün yettiği kadar önerilerde bulunduk.

Sıra, engellerin kaldırılması durumunda balıkçılıktan büyük kazançların sağlanabileceğine yönelik yazıma geldi. Balıkçılık ile ilgili ifadelerimde Türkiye’nin sâdece alabalıktan 5 milyar avro kazanabileceğinin ipuçlarını vermiştim.

Şimdi bu büyük kazancın formülünü açıklama zamanı… Peşinden de kültür balıkçılığında Türkiye’yi bekleyen büyük bir tehlikeyi kaleme alacağım…

Biliyorsunuz, bürokratik engellerin hafifletilmesi durumunda sektörün önünün açılacağını söylemiş, bunun için balıkçılığın çevre, tarım, turizm ve ticaret alanlarında bir kamu kurumu yönetiminde tek elden yürütülmesini tavsiye etmiştim…

Ardından giderek ithalatın arttığı hayvancılık alanında “yem meselesi” çözülemezse sorunun daha derinleşeceğinden, balıkçılık sektörünün de yemsizlik tehlikesiyle karşı karşıya kalacağından ve âcilen yerli yeme dönülmesiyle alâkalı tedbirlerden bahsetmiştim… Maamafih bugün 1 milyar dolarlık balık ihracatının en az 500 milyon dolarının ithal yeme gittiğini hatırlatmıştım…

***

Evet, ülkemizin hayvancılıkta mutlaka bakış açışını değiştirmesi gerekiyor. Zirâ mesele derin ve giderek ağırlaşıyor… Canlı veya karkas et ithalatıyla ve ithal yemcilik anlayışıyla bu kuyunun içinden çıkmak zor. Balıkçılık da aynı kefede!..

Yapmamız gerekenleri atlayamayız!.. Dünya kültür balıkçılığını çok yakından takip edecek, yeni yatırım taleplerini hızlı bir şekilde karşılayacak kurum ve kurumlara ihtiyacımız olduğu ortada. Yine su ürünlerimizi dış pazarlara değeri üzerinden kabul ettirecek müesseselere de ihtiyacımız var. Diğer yandan son yıllarda gelişen İspanya ve Güney Kore’nin balıkçılık politikalarının da incelenmesi lâzım, diyorum. Meselâ İspanya’da yılan balığı yavrusunun kilosu 1000 avrodan satılıyor… Biz de ise yılan balığı kaynıyor…

Bunun için Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nün (BSGM) her konuda güçlendirilmesi, bakanlıklar ve sektörle en iyi şekilde entegresinin sağlanması işi artık kuvveden fiile çıkarılmalı. Dolayısıyla projeksiyon değişmeli… Ürün çeşitliliği ve ülkeler bazında hedefler güncellenmeli… Yeni politikalarla uluslararası pazarlara uygun yeni uygulamalar belirlenmeli…

Bizde Norveç’i kalitede üçe-beşe katlayacak Karadeniz somonu yetiştiriliyor… Aynı zamanda alabalık olan Karadeniz somonunda iyi bir çalışma yapılıp dünya pazarlarına sunulsa ülkeye milyar dolarlar akar. Daha bu fiyatlara satılabilecek ne kadar deniz ürünümüz var, bir bilseniz! Tabii gayret, plân, program, proje lâzım. Binâenaleyh, Karadeniz’in tüm sahilleri ve Marmara’nın bazı bölümleri de kültür balıkçılığına açılmalı, derim.

***

Evet şimdi gelelim yıllık 5 milyar avroluk kazancın formülüne…

Türkiye 2017 rakamlarına göre yıllık 110 bin ton alabalık üretiyor… Bu yılsonu büyük ihtimalle en az 120 bin tonu bulacak. 1-2 kiloluk alabalıkla bu kapasitelerin zorlanmasına karşıyım… En az 3-5 kilogramlık balıklarla kapasitemizi artırmamız gerekir ki gelirimiz daha fazla olsun… Çünkü yurtdışında kilosu yüksek balık büyük para ediyor.

Avrupa’ya ihraç ettiğimiz hayvansal gıdanın yüzde 99’unun balık olduğu düşünüldüğünde Türkiye’nin alabalıktan bile ne kadar para kazanabileceği ortaya çıkıyor.

Türkiye yıllık birinci kalite 100 bin ton soğuk alabalık füme üretip satabilecek güçte. Gidin Avrupa’daki marketlere… 1 kilogram alabalık fümenin 50-60 avrodan satıldığını göreceksiniz… 100 bin ton (100 milyon kilo) soğuk fümenin parasal karşılığı tamı tamına en az 5 milyar avro. İtirazı olan buyursun!.. Büyük balık üretimine geçtiğimizde veya kapasiteyi birkaç katına çıkardığımızda bu rakam daha da büyüyecek.

Ayrıca 2 bin ton (2 milyon kilo) alabalık havyarı üretip kilosunu toptan 20 avroya, işleyip 50 ve 100 gramlık ambalajlarda 1 kilosunu 100 avroya satabiliriz. Yani havyardan bile ürettiğimiz toplam balığın yem maliyetini çıkarabiliriz.

Hesap ortada… Kamu/özel kesim kolları sıvasın… Milyar dolarlara yelken açsın… Daha ne diyeyim!

***

Kültür balıkçılığındaki tehlikeye de değineceğim!

Millette bir âdet var… Dünyada da böyle aslında!.. Biri bir iş yapıp, o işi tutarsa herkes aynı işi yapmaya çalışıyor… Bizdeki simitçi örneği… Sonra ortalık simit mağazalarından geçilmiyor… Tabii kapasite belli… Çok mağaza var ama bugün ilk mağaza açan simitçiler kadar kazanma imkânı yok!

Ülkemiz balıkçılık sektöründe modern tesislerle hızla büyüyor. Ancak dünya da proteine daha doğrusu hayvansal gıdaya ulaşmada et ve tavuktan ziyâde kültür balıkçılığına yöneliyor. Meselâ İran yılda 600 bin ton çipura üretimi yapabiliyor. Suudi Arabistan 2 milyon ton çipura ve levrek üretim projelerini gündeme almış… Yavru balık tedarikini Türkiye’den yapan Umman ve Tunus da tesislerini kurmuşlar. Yani dünyada “bizdeki simitçi örneği” özellikle levrek ve çipura da inanılmaz bir üretim çılgınlığı yaşanıyor.

Dolayısıyla söz konusu gelişmeler çerçevesinde bahsettiğim tehlikeye karşı sektördeki güç ve rekabetimizi korumanın ve büyütmenin yolu, soğuk sularda büyük alabalık üretiminden geçiyor. Büyük alabalık ve akrabası Karadeniz somonu, levrek ve çipura ile birlikte Türkiye’nin cazibesini daha da artıracak…

Bu da sektörle ilgili son önerim olsun!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23