• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sedat Yılmaz
Sedat Yılmaz
TÜM YAZILARI

El ele verdik, TL’yi bu hale getirdik!

25 Mayıs 2018
A


Sedat Yılmaz İletişim:

Nihayet beklenen gerçekleşti! “Kötülüklerin anasına” hem de bir Ramazan günü “Gel buyur” dedik! Faizleri 300 baz puan daha yukarı iteledik… Dahası gelir mi bilemem! Birçok kesim faiz artışını hayra yordu! Bana kalırsa faiz artışıyla yara aldık!

Doların yılbaşındaki 3,7 lira seviyelerinden 23 Mayıs itibariyle yüzde 25 yükselişle 4,90 liralara çıkacağını kimse hayal bile edemedi… Ama vaziyet ortada!.. Agresif faiz artışına rağmen dolar yine 4,80’lere doğru ivmeleniyor. Yani bu pilav daha çok su kaldıracağa benziyor.

Aylardır iktidar ve Merkez Bankası cephesinden gelen, mali disiplin süreceğine ve finansal istikrar için gerekenin yapılacağına dair açıklamalara rağmen dolarizasyonun zirve yaptığı bu dönemde maalesef TL yüzde 25 değer kaybettti... Enflasyon ve faiz ateşine odun attık, ateşi harladık!

Kimse kimseyi suçlamasın… 

Türk Lirası’nın 2018 yılı başından bu yana bu kadar yüksek oranda değer yitirmesinde herkesin, her kesimin payı olduğunu buradan açıkça söylüyorum…

Nasıl mı, şöyle:

Dünyayı okuyamayan, hamlelerinde geç kalan, bekle – gör politikası izleyen ve enflasyon tahminlerini tutturamayan Merkez Bankası suçlu… Borçlandığı parayı verimli kullanamayan, açık pozisyonda yakalanan, itfa dönemi gelince döviz toplama yarışına giren iş âlemi suçlu… İdare-i maslahat yapıp mevcut durumu işine göre setretme eğilimindeki medya suçlu… Ve her şeyden önemlisi Türk Lirası’na güvenmeyen belki de güvenemeyen vatandaş suçlu

Yani cümbür cemaat el ele vererek Türk Lirası’nı bu durumlara düşürdük! 

***

Olan oldu… Olan ile ölene çare bulunmazmış, derler…

Peki, yenilen takımın futbolcuları gibi “Artık gelecek maçlara bakacağız” mı diyeceğiz!

Elbette hayır! Bu mübarek günlerde belki affolur diyerek, önce oturup işlediğimiz günahtan dolayı toplum olarak tövbe edeceğiz… Yalvarıp yakaracağız! Bir daha bu suçu işlememeye “nasuh” idrakiyle söz vereceğiz… Yani evvelin keskin ve yıkılmaz bir iradeye sahip olacağız… Sonrası kolay!

Evet, Türkiye’nin ekonomide iki büyük meselesi hâlâ tıkır tıkır işliyor… Enflasyon ve cari açık… Bir de istikrarlı şekilde işleyen kötülüklerin anası faiz… Beraberinde üretim ve tüketim dengesinde muallakta salınan büyüme… Hemen peşinde büyümelerin yeterince önleyemediği işsizlik… Bunlara bir de kayıt dışılığı ekliyorum.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Seçimin hemen ardından enflasyonu indirmek ve cari açığı azaltmak için gereken tedbirleri bir defa kesinlikle çok daha farklı bir şekilde devreye sokacağız” ifadeleri  belki de bu zamana kadar net bir şekilde ortaya konan en çarpıcı sözler…

Sağlam durursak “Evvelallah”… Sorunları çok rahat aşarız!

Ancak üst satırlarda kısacık da olsa sıraladığım yapılması gereken ciddi ev ödevlerimiz var… Şükrün veya tövbenin kabulü dil ile “Teşekkür ederim, şükürler olsun” veya “Ya Rabbi affet” demekle olmuyor. Bir de işin icrası, fiiliyatı var… Onu unutmamak gerekiyor…

***

Gerçekçi ve şeffaf olmalıyız… Ağırlaşmaya yüz tutan sorunlara kayıtsız kalmayacağımız gibi meseleleri halkla açıkça paylaşmalıyız… Ekonomik ve siyasi belirsizliğe yol açacak her türlü korumacılığa fırsat vermemeliyiz… Hele hele kırılganlıkları artıracak küçük maliyetleri büyük maliyetlere tahvil etme lüksümüz hiç yok.

Dedim ya, önce güven… Ekonominin temeli güven

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23