• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sedat Yılmaz
Sedat Yılmaz
TÜM YAZILARI

Büyük paralar repoda darlığın kaynağı orada!

18 Şubat 2018
A


Sedat Yılmaz İletişim:

Matruşka Bebekleri’ndeki şifre çözüldüğü zaman faizlerde sürdürülebilir düşüşleri göreceğiz.

Dünkü yazıma devamla faizlerin, özellikle banka faizlerinin neden düşmediği veya düşürülemediği konusunda faize Matruşka Bebekleri benzetmesi yapmıştım.

Matruşka’yı ne kadar baskılarsanız baskılayın, diğer küçük Matruşka’lar bir boy büyüğünün dayanıklılığını korumaya çalışıyor.

Faiz, en büyük Matruşka… Onun içindeki enflasyon… Enflasyonun içindeki borçlanma ihtiyacı… Para darlığı… Devamla, cari açık… Bütçe açığı ve en merkezde duran küçük ama cürmü büyük kur baskısı!

Zannederim, dünkü yazım biraz daha zihinlerde aydınlandı sanki!

Öncelikle şu borç meselesine bir el atalım…

Özellikle reel sektörün döviz borcu giderek yükseliyor. Halen toplam 140 milyar dolar borcu olan reel sektördeki 20 bin işletmenin döviz borcu, toplam borcun yüzde 15’lerine ulaşırken 2 binin üzerindeki kurumun borcu, toplam borç içindeki oranı yüzde 85’ler seviyesinde… Sektör 2 yılda 30 milyar dolar daha borçlanmış…

Mesela Türkiye’de 500 büyük özel sektör şirketinin borçluluk oranı öz kaynağın yüzde 170’i, ödenmiş sermayesinin yüzde 340’ına yanaşmış…

Diğer taraftan geçen 3 yıl içinde 10 milyar dolar borç ödemesine karşılık finans sektörünün toplam borcu ise 130 milyar dolar.

İşte bu borç fotoğrafı, reel ve finans sektörünün birbirine ne kadar muhtaç olduğunu göstermesi açısından çok manidar!

ÇÖZÜLMESİ GEREKEN İKİ BÜYÜK SORUNUMUZ VAR

Türkiye ekonomisinin bugünkü en büyük sorunu, piyasadaki para darlığı, ikincisi yüksek faiz

Hangi esnafla konuşursanız konuşun, para sıkıntısından, ceplerde, kasalarda paranın olmadığından bahsedecek.

“Yok abi, para yok… Piyasada para yok!” diyecekler…

Nerede o zaman bu kadar para? Emisyonda yani tedavülde 126 milyar lira var diye milleti bilgilendiriyorlar… Yoksa emisyondaki  126 milyar lira piyasaya kâfi gelmiyor mu?

Hayır! Piyasada emisyon açısından bir sıkıntı söz konusu değil. Yeteri kadar para işlemde…

Darlığı oluşturan paranın üzerine oturanlar...

Bir yazıda ilgi çekici bir başlık görmüştüm… İşte o başlık bu sorunun tam cevabını veriyor…

“Herkesin parası repoda, sıkışıklığın kaynağı orada”…

Tek cümle ile nokta atışı…

O halde piyasa nasıl dönüyor, derseniz… Vadeli çeklerle, kredi kartlarıyla, şunla bunla… Yani borçla…

Ama piyasayı da açmamız lazım. Paranın dönmesi, insanların rahatlaması lazım!..

Çözüm yolları yok değil… Ancak sakıncaları da var...

Mesela Merkez Bankası piyasaya emisyonun üzerinde Türk Lirası verse, enflasyon ve dolar kuru yükselecek… Merkez Bankası bankalara az para verse bu defa faizler yükselecek...

Haydi, çıkın işin içinden!

PİYASAYA TÜRK LİRASI VEREREK SORUN ORTADAN KALKMAZ

Çözüm ne o zaman?

Bir ekonomistin görüşünü sizinle paylaşayım… Nasıl bulacaksınız bakalım?

“Piyasadaki kilitlenmeyi açmak, piyasaya Türk Lirası vermekle olmaz. Öncelikle, bankacılık sistemindeki sorunları çözmek, iç ve dış line’ların açılmasını sağlamakla mümkün olabilir. Böylece, elinde fazladan döviz tutan bankalar, bunları Türk Lirası’na çevirebilir...”

Yani sorun gitti, gitti yine bankalara dayandı!

Bir bankacımız da bankaların kıtlık sebebiyle yüksek faizlerle Türk Lirası mevduatı topladığını, mevduat maliyetinin kredi faizlerine yansıdığını belirtiyor.

Gerekçesini de “Mevduat faizlerindeki yükseklik Türk Lirası para bulamamasından kaynaklanıyor. Para kıt, ancak talep çok… Ama mevduat toplamada talipli de çok… Kim bunlar bankalar… Sıcak para bulabilmek için her yolu deniyorlar… Onlar da neticede para satıyor. Yüksek maliyetlerle bulduğu kaynağı da yüksek maliyetlerle kullandırmak zorunda kalıyor” diyerek mevduat – kredi serüvenini “100 birim Türk Lirası kaynak varsa, 140 birim kredi talebiyle karşılaşıyorsunuz. Piyasa bu kadar aç… Dolayısıyla mevduat faizleri düşmediği sürece kredi faizleri de düşmez” cümleleriyle açıklıyor…

Hükümet de, para darlığı ve yüksek faiz açmazını kısa yoldan Kredi Garanti Fonu (KGF) ile kamu bankalarını güçlendirerek çözmeye çalışıyor. Zannediyorum, ileriki günlerde kamu bankaları faizlerini aşağı çekecek. Diğer özel sektör bankalarını da “Karlarınızdan fedakârlık edin” mesajıyla faizleri düşürmeye zorlayacak… Merkez Bankası’na da “Enflasyon, fonlama maliyetinin altına geldi. Şu sıkı para politikasını biraz gevşet!” diyerek faizlere çifte kıskaç uygulayacak…

Tahminlerim bu yönde…

Neyse bir çözüm de benden olsun…

Bu sorunun, bu açmazın çözümü birincisi yurda döviz getirmek… Yani ihracatı artırmak, ithalatı kısıp yerli ürünlere dönmek… İkincisi enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi… Üçüncüsü Türk Lirası’na güvenin içte ve dışta hem siyasi, hem de iktisadi olarak sürdürülebilir şekilde artırılması…

Özetle, ne kadar çok döviz, o kadar çok Türk Lirası… Yani para bolluğu...

Yapılacak en gerçekçi ve en reel iş bence bu!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23