• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sedat Yılmaz
Sedat Yılmaz
TÜM YAZILARI

Borcu körükleyen döviz açığına amman bir çare!

21 Mart 2018
A


Sedat Yılmaz İletişim:

ABD Merkez Bankası’nın (FED) imalat endeksi ve ABD tahvil faizlerindeki yükseliş, kuru bu kadar patlatmamalıydı!

Bugün ilk kez başkan Jerome Powell liderliğinde yapılacak FED toplantısı da işin tuzu – biberi oluyor... Çünkü enflasyonla büyümeyi politika haline getiren ve bu yıl 2 faiz artırımı daha planlayan FED, faiz çubuğunu sürekli elinde tutuyor.

Maalesef konjonktürel sıkıntılar ve dış gelişmelerin yanında cari açık ve enflasyon gibi bazı olumsuzluklar içinde yakalandığımız ortamda dolar ve beraberinde faizler yine patladı gitti!

Dövizi uçuran Carry Trade... Yani düşük faiz getiren bir para biriminden borçlanıp krediyi yüksek faiz getiren bir başka para birimine yatırmak... Türkiye’ye yüksek faizle dolar satıp TL alan yabancılar, dolar/TL’deki yükselişi görünce, zarar endişesiyle tekrar dolara dönmeye karar verince olan oldu!

TL, son bir ay içinde Güney Afrika Randı ve Meksika Pezosu’yla birlikte dip yapan paralar arasında... Milli para, dolar karşısında yılbaşından bu yana yüzde 5,2, son ay yüzde 3,5 değer kaybetti.

SADECE TL DEĞER KAYBETMİYOR, 

RİSK DE YÜKSELİYOR

Tabi, üzüntü veren gelişmeler sadece TL’deki değer kaybıyla kalmıyor... TL enstrümanlarından çıkışlar faizleri de yukarı itiyor. Gösterge tahvili yüzde 13,90’da. 5 yıllıklar yüzde 13,48, 10 yıllık tahvil faizi yüzde 12,92’de...

Sebebi, yabancıların yüksek enflasyon gerekçesiyle hem de uzun vadeli tahvil portföylerini boşaltması... Tahvile yatırım yapanlar, aldığı yerden faizler aşağı gelsin ki para kazansın... Türkiye’de ise enflasyon yerinde sayarken faizler, istenilen şekilde seyretmiyor. Söz konusu gelişmelerle TL, gelişen ülke para birimleri arasında en fazla değer kaybeden para birimi oluyor...

Tabi bu durum sadece TL’nin değer kaybetmesiyle kalmıyor! TL değer kaybedip, faizler artarken ülkenin risk primi yani CDS’ler de yükseliyor. CDS’miz şu an 2,48 puan artışla 186,91‘e çıktı ve çok riskli ülkeler ile aramızda sadece ince bir çizgi kaldı.

Geçen hafta kaleme aldığım “Sonuçlara değil, sebeplere bakarsak gerçeği görürüz!” başlıklı yazımda ifade ettiğim gibi, cari açık meselesini halledemezsek döviz – faiz – enflasyon kısır döngüsünden kurtulamayacağız!

DURUMDAN VAZİFE ÇIKARMAK 

HERKESİN GÖREVİ

Durumdan vazife çıkarıp, herkesin üzerine düşeni yapması olmazsa olmaz!

Geçen haftaki yazımda şu ifadeleri kullanmıştım:

“Cari açık!” diyorum... “Enflasyon!” diyorum... “Enflasyonun sebebi cari açık!” diyorum... “Bu enflasyonda dövizi tutamazsınız!” diyorum...“Faizleri düşüremezsiniz!” diyorum... “Yapısal reformlar nerede?” diye soruyorum... Bu cümlelerin altını tekrar çiziyorum...

Yine aynı yazımda ara başlık şeklinde “Kurda Carry Trade’lere aman dikkat!” diyerek tehlikeyi haber vermiştim... Ama nafileymiş!

Döviz açığının olduğu yerde yabancı yatırımcı asla ve kat’a kaybetmiyor! Cari açığımızı çevirmemiz için size döviz lazım... Enflasyonu ve faizleri indirmek için çabalarken, yabancı portföyleri para üstüne para koyuyor... Enflasyonu ve faizleri düşüremediğimizden dolayı, yabancı portföyünü Carry Trade’e indirgiyor... Ardından ülkenin iliğini, kanını emiyor...

Kurtuluşun yolu, işte bu fasit çemberi kırmakta!

ÖZEL SEKTÖRÜN EN BORÇLU 

KESİMİ BANKALAR

Evet, hastalığımız cari açık... Türkiye’de borcu körükleyen döviz açığı var... Hem de ciddi döviz açığı var...

Kamu – özel hatırı sayılır döviz borcu olan ülkeyiz! 2017 yılı sonu itibariyle net toplam borcumuz 282 milyar dolar iken brüt toplam borcumuz 438 milyar dolar... Kamuya ait borç 130 milyar dolar... Özel sektöre ait borç miktarı 308 milyar dolar...

Toplam borç içinde kamunun ağırlığı yüzde 30, özel sektör ağırlığı ise yüzde 70 civarında... 282 milyar dolarlık net toplam borcun GSYİH içindeki oranı ise yüzde 33,5... 308 milyar dolarlık özel sektör borcunun 157 milyar doları bankalara, diğer 151 milyar dolarlık bölümü ise reel sektöre ait.  

Bizi döviz konusunda paniklettiren 2018 yılı içinde ödenmesi gereken 102,6 milyar dolarlık borç... Bu yıl kamunun 21 milyar dolar ödemesi var. Banka borçlarının ağırlıkta olduğu özel kesim ise 81,6 milyar dolar borcunu karşılamak zorunda... Zaten bu fotoğraf manzarayı ortaya koyuyor!

İKİ İHALEYE GELEN TEKLİFLER 

DUDAK UÇUKLATTI

Hazine Müsteşarlığı bile dün gerçekleştirdiği iki sabit kuponlu tahvil ihalesinde 3,76 milyar lira (yaklaşık 1 milyar dolar) borçlandı. İki yıllık tahvil ihalesinde bileşik faiz yüzde 13,98... Bundan önceki ihalede faiz yüzde 13,44 olmuştu... 10 yıllık tahvil ihalesinde ise faiz yüzde 12,83... Bir önceki ihalede faiz yüzde 12,13 idi. Devlet 3,76 milyar lira borçlandı ama asıl siz ihalelere gelen tekliflere bakın! 2 yıllık ihaleye 1,86 milyar lira... 10 yıllık ihaleye 3,32 milyar lira...

Dudak uçuklatıcı! Devleti ne kadar çok seviyorlar!

İhale tarihlerinde özellikle faizlerdeki köpürtme hareketinin bir kenara yazılmasını istirham ederken, bankaların borç ödemesi yaklaştığında halkın boğazına nasıl sarıldığını, mevduat toplama adına da faizleri yükseltmede Merkez Bankası’na nasıl baskı yaptığını bir yere kayıt düşülmesini istiyorum...

Teşhis belli... Ülkeye döviz kazandıracak, borcu düşürecek, ticareti artıracak, ithalatı frenleyecek, reel sektörü ve üretimi ön plana alacak uygulamaların önünü açacak yapısal reformlar...

Fakat reformları sahaya indirmek zor... Hem de ne zor!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23