Bakan Berat Albayrak’ı ve Sayın İbrahim Kalın’ı niçin seviyorum?
Yeni Ekonomi Programı (YEP) eski adıyla OVP’yi (Orta Vadeli Program) “Ekonomimizin güçlü ve zayıf yanlarını biliyoruz” diyerek açıklayan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ı öncelikle samimiyetinden dolayı tebrik ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın da YEP’i “olumlu” bulduklarına dair beyânatı; “Ekonomide elbette sorunlar var. Ama sorunları çözecek irademiz de var” manasında algılandığında birçok meselenin rahatlıkla çözülebileceği mesajını veriyor… Onu da takdir ediyoruz.
Zirâ enerji hatları ve jeopolitik konumu, dünya konjonktüründe siyasi, ticari ve insani üstünlüğü, zorluklardan yılmayan sanayicisi, şu anda küskün olsa da atılıma hazır tarım kesimi, dosta güven düşmana korku veren savunması ve her şeyden önce 16 yıldır süren siyasi istikrarı ve ülkesini canından çok seven bir millete sahip olan Türkiye’nin başaramayacağı hiçbir zorluk olmaması gerekir. Olmaz da inşallah!
Biz de Bakan Albayrak ve Sayın İbrahim Kalın gibi YEP’i “olumlu” bulanlardanız… Ancak eksiklerinin de olduğunu görenlerdeniz… Bardağın dolu tarafı zaten ortada… İyi ve hayırlı işlerinden mütevellit Allahu Teâlâ râzı olsun, diyoruz. Fakat önemli olan bardağın boş tarafını görerek, o boşluğun hakkıyla doldurulabilmesi için destek verebilmek! İşin cesaret tarafı burası… Yoksa “Oh, ohh! Çok güzel olmuş… Bundan iyisi can sağlığı! Bravo! Gerçekçi bir program!” yaklaşımı hem kolaycılık hem de meselelerden kaçma manasına gelir.
***
Sürdürülebilirlik her iş için aranan olmazsa olmaz bir olgu. Herkes OVP’yi de sürdürülebilirlik penceresinden değerlendiriyor. Nitekim İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ifadesiyle, YEP, nitelikli ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için sabır ve kararlılığı, ardından öncelikli olarak da finansal istikrarın yeniden tesis edilmesini öngörüyor…
Elbette dengelenme, disiplin ve değişim kurgusuyla temellendirilen YEP’in uygulanmasında sabır ve metânet lâzım… Fakat bir gerçek var, o da YEP’in tam manasıyla yürümesi ve sürdürülebilirliği için üretim ve tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmek ya da disipline etmek!.. Kendimizi değiştiremiyorsak, hayatımızı aynen devam ettirmeye çalışıyorsak 2019-2021 OVP’nin akıbeti de bundan önceki OVP’lere benzer.
Programın yürümesinde en çok dikkat edilecek hususlardan biri de tenkitlere açık olmak! Meselâ Merkez Bankası’nı eleştirirken, hiçbir öngörüsünün ve tahminlerinin tutmadığından, söylemlerinin büyük sapmalar gösterdiğinden bahsederek para politikalarına veryansın ediyoruz… İşin nerelere gideceğini iyi hesaplayamıyoruz! Sonra da “Bu döviz niye hareketlendi yine?” diye şikâyet ediyoruz!
Birileri de çıkar maliye politikalarına yüklenerek, “O zaman bir de geçmişteki Orta Vadeli Programlara bakalım, hedefler tutmuş mu, tutmamış mı” derse ne yapacağız?.. Mecburen en yakın 2017 – 2019 ve 2018 – 2020 tarihli OVP’lere bakacağız… İlkinde 2017 yılında enflasyon yüzde 6,5 demişiz yüzde 11,9 çıkmış… 2018 yılında enflasyon yüzde 7 demişiz yüzde 20’lere doğru yürümüş… Yani programlarda enflasyon datası bile en az 2 veya 3 kat sapma göstermiş…
Diğer yandan her OVP’de yapısal reformlar, katma değerli üretim, Ar-Ge, kalite, kabiliyet, liyâkat demişiz… Sonunda programın icrasında çok sayıda eksiklikler ve zaaflar görmüşüz!..
Para ve maliye politikalarında olumlu yönlerin yanında elbette olumsuz yönler de var! Hata yapılacak tabii ki… Ama eleştiriye de açık olmak lâzım… Mâlum politikalar lâyüsel değil ki! Bir de anlayamadığım bir nokta var… 3 yıllık program yapıyoruz… Böyle devâsa bir eylemi niçin birkaç aylık çalışmanın içine sokup yüksek beklentiler oluşturuyoruz? İşte bunu çok merak ediyorum!
***
Sadede gelirsek… Şimdi tutup da programları “gerçekçi” diyerek yorumlamaya kalkarsak, o zaman işlerimiz yürümez. Bu şekilde açıklama yaparak sâdece ülkemize kötülük yapmış oluruz! Olumlu yönleri elbette göreceğiz ama olumsuzlukları da ifade etmekten çekinmeyeceğiz! Bana sorarsanız programa “gerçekçi” diyenlerin bundan sonra hiç şikâyet hakları yok!
Bana göre yeni programda en dikkat çekici taraf ne biliyor musunuz? Enerji, petrokimya, ilaç, makine/teçhizat ve yazılım sektörlerinin cari açığın düşürülmesinde yatırım alanı haline getirilmesi… YEP çerçevesinde güneş, rüzgâr, biyokütle, yenilenebilir enerji ve yerli kömür kaynaklarının elektrik üretimindeki payının yükseltilmesi… Özetle Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) modeli ile alternatif enerji teknolojilerindeki payın üst segmentlere taşınacağı bilgisi fevkâlade iyi bir gelişme. İnşallah bu alanlarda başarılı olacağız!
Geçen yazılarımda da ifade ettim, siyasi, ekonomik, sosyal hiç kimsenin kimseyi itham etme, suçlama hakkının olmadığı günlerden geçiyoruz. Her birimizin hataları var… Medyanın yok mu, o kadar çok ki! Birilerini suçlayınca, suçlananlar da bir yerlerden bir şeyler bulup gelip sizi suçluyor… “Men dakka dukka” hesabı! Dolayısıyla hatalarımızı göreceğiz… Hatta uygun dillerle bunları ifade etmekten geri durmayacağız… Ama gönüller kırmadan, dostlukları bozmadan, kul hakkına girmeden!..
İşte Bakan Albayrak’ı ve Sayın İbrahim Kalın’ı bundan dolayı seviyorum!