• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Murat Alan
Murat Alan
TÜM YAZILARI

En azından biz teröristlere silah vermiyoruz..

16 Nisan 2021
A


Murat Alan İletişim: [email protected]

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, 1994 yılında Budapeşte Memorandumu ile ABD, Birleşik Krallık ve Rusya, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü taahhüt etmişti. 

Bir coğrafyada ABD ve İngiltere garantör devletse, orada sert rüzgarlar eser..

İşin içine Almanya ve Fransa da girerse, her 10 senede bir o ülkede mutlaka fırtınalar kopar..

İşte o fırtınalardan biri yine Karadeniz’de kopmak üzere..

Bir tarafta Rusya, öbür tarafta eski ortağı ve hatta kardeşi Ukrayna..

İki ülke savaşın eşiğine geldi..

1994’teki Budapeşte Memorandumu ile Ukrayna’ya sızıp Rusya’yı izole etme operasyonu başlatan ABD, 1996’da sert bir direnişle karşılaşınca, Türkiye’de de uyguladığı “arka kapıdan dolaşma” stratejisini devreye sokmak durumunda kaldı. 

Ünlü para spekülatörü George Soros’un Avrupa’da faaliyet gösteren Açık Toplum Vakfı’yla Ukrayna’ya örgütlenmeye başladı. 

Kendilerini bağımsız zannetseler de, ABD’nin doğrudan ya da dolaylı uyduluğunu yapan Avrupa Birliği’nin kurumları da bu operasyona taşeronluk yaptı.

Özellikle bizim ülkemizde de faaliyet gösteren Alman Vakıflarını hatırlatmakta fayda var.

10 sene gibi kısa bir sürede Ukrayna’da sayısız STK, sanatçı, siyasetçi, akademisyen ve gazeteci devşirildi. 

Bizde de bolca bulunan gönüllü kölelerin de etkisiyle, 2004’te Turuncu Devrim olarak tarihe geçen ayaklanmalar başladı.

Ukrayna’nın 1 yıl içinde doğal müttefiki Rusya ile ayrışması arzulanıyordu.

Ve nitekim öyle oldu..

CHP’den aşina olduğumuz “seçimlerde hile yapıldı” yaygarasıyla ülke kaosa sürüklenmeye başlandı. 

Devlet aygıtı operasyonlara karşı direnemeyince de 2005’te seçimler yenilendi.

Devşirilen sivil unsurların yoğun medya bombardımanı sonuç verdi ve yenilenen seçimleri batı yanlısı Viktor Yuşçenko kazandı..

Rusya da boş durmadı..

Ülkedeki Rus yanlısı kesimleri örgütledi.

Ukrayna 5 yılını daha siyasi çalkantılar ve ekonomik krizlerle boğuşarak geçirdi. 

AB ve ABD’ye karşı politikalar geliştiren Viktor Yanukoviç 2010’da yeniden sahneye çıktı ve 7 Şubat 2010 tarihindeki seçimlerde cumhurbaşkanı seçildi. 

Yanukoviç gücünü toparlamaya başlayınca AB’la yapılan “Ortaklık ve Serbest Ticaret Anlaşması”nı askıya aldığını duyurdu. 

Ukrayna’daki AB yanlısı muhalefet, Kiev’de protesto gösterileri başlattı. 

Eylemler bizdeki Gezi kalkışmasına benzer yöntemlerle harlandı ve bütün Ukrayna’ya yayıldı.   

Protestocularla güvenlik güçleri arasında yaşanan çatışmalar ve şiddet olayları sonrasında Yanukoviç, Şubat 2014’te Rusya’ya kaçmak zorunda kaldı.

Rusya da bir sabah, Donestk ve Luagnsk bölgesini kademeli olarak işgal etmeye başladı. 

ABD’nin örtülü ele geçirme operasyonuna karşı olan Ukraynalıların da devreye girmesiyle, Kırım Özerk Yönetimi dahi Ukrayna’nın elinden çıkmış oldu. 

Peki, Ukrayna’nın bu hale gelmesine neden olan AB, ABD ikilisi ne yaptı?

Özelikle Almanya nasıl bir pozisyon aldı?

Hiçbir şey yapmadılar tabii..

Laklak yapmak dışında, kayda değer hiçbir girişimde bulunmadılar.

Ukrayna’nın adeta ikiye bölünmesine göz yumdular.

İstedikleri iç savaşı çıkarmış oldular..

Kardeşlerin birbirlerini öldürmesini keyifle izlediler.

Bir anlamda devşirdikleri siyasetçi, akademisyen ve gazeteci takımını yüzüstü bıraktılar.

Şimdi de aynısını yapıyorlar..

Ukrayna yönetimini, Rusya’ya karşı yeni toprak kayıpları yaşaması için gazlamaya devam ediyorlar.

Ukrayna’yı, sonucu daha başından belli bir savaşa sokup, Rusya’nın kalan bölümleri de yutmasını arzuluyorlar.

Türkiye de bu hususta Ukrayna’ya destek verip Batı’nın oyununa alet olmuyor mu?” diye soranlar olabilir..

Olmuyor!

Çünkü Türkiye, Ukrayna’yı Rusya ile savaşsın diye değil, Batı’ya daha fazla gebe kalmasın, kendi ayakları üzerinde durabilsin diye destekliyor.

Tıpkı sömürülen kara kıta Afrika’da yaptığımız gibi, devlet vasfını kaybetmemesi ya da kazanması için çaba sarf ediyoruz.

Balık vermiyoruz, tutmayı öğretiyoruz.

Rusların da özellikle, söz konusu Türkiye olunca çıkarması gereken dersler var.

Mesela Ukrayna’ya SİHA satışımıza karşı çıkıyorlar..

Gerekçe olarak “Ukrayna bu sofistike silahları Rusya’ya karşı kullanacak” deniyor.

İyi de PYD ve Esed yönetimi de sizin verdiğiniz silahları Türkiye’ye karşı kullanıyor.

Askerlerimizi şehit etmediler mi bu alçaklar..

Hem biz teröristlere silah vermiyoruz ama Rusya veriyor..

Herkes şapkasını önüne alıp bir düşünmeli.

Ve Türkiye’nin iyiliği de kötülüğü de asla unutmadığını, vakti geldiğinde ya doğrudan ya da dolaylı yollarla hesabını sorduğunu anımsamalı.

Selametle..

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

İsmail zaza

Öyle anlaşıldıki üçüncü dünya ülkeleri ve gelişmiş ülkelere karşı bağımsızlığını koruyan bütün ülkerde bulunan sanatçı gazeteci aydın geçinen karanlık kafalar bu sömürgeci ülkeler tarafından devşirilip bir aparat gibi kullanılmaktadırlar. Bir ara gazeteci cengiz çandar demiştiki türkiyeden çok gazeteci amerikanın tintengk kuruluşlarından aylık olara para almaktayız, soros gibi alman ingiliz vakıflarından özellikle sol liberal tandaslı kişilerdir bunlar. Mesela liberal altan kardeßler ılıcaklar vb. Erdoğanı göklere çıkarırlardı ne zamanki erdoğan batıya karşı yerlilik ve ülke savunmasını dışa karşı geliştirmeye çalıştıysa hemen koro halinde düşman kesildiler. İşte ukraynada da bu olmaktadır.

Yazı güzel de

Şu inglışlara birleşik falan yazmasanız, söylemeseniz bierleşik sömürgeler küser miii?
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23