• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Muharrem Güneş
Muharrem Güneş
TÜM YAZILARI

Türkiye, Esad ile ilişkileri yeniden düzeltir mi?

20 Şubat 2018
A


Muharrem Güneş İletişim: [email protected]

Zaman zaman, AK Parti hükümetinin Esad’a ve rejimine karşı takındığı sert tutumu Türkiye’nin Suriye siyasetini eleştiren kesimler tarafından sıklıkla gündeme getirilmeye başlandı. Özellikle terör örgütleriyle aktif mücadele için başlatılan “Zeytin Dalı” operasyonunun başarısı için Esad ile görüşme önerisini haklı gösteren bazı zaruretler olduğu gerekçe gösteriliyor. 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, hükümetin dış politikasını eleştirdiği konuşmalarında Esad rejimi ile iletişim kurmak gerektiğini her fırsatta tekrarlıyor. Suriye’de barışı sağlamak ve sahada kilit oyuncu olmak isteniyorsa, Esad ile iyi ilişkiler kurmanın gerekliliğinden bahsediyor. Türkiye’nin dış siyasetini yakından takip eden siyaset bilimci Dr. Ali Hüseyin Bakir bu konudaki tartışmaları değerlendirdi.

İç ve dış hesaplar

Muhalefetin bu konudaki ısrarında iç hesaplaşma yatıyor gibi görünüyor. Hükümetin askeri konularda, özellikle Suriye dosyasının sebebiyet verdiği dış politikasındaki başarısızlığını belgelemek istiyor. Operasyon esnasında şehit ve yaralı sayısı artmasına sürecin uzaması gibi etkenler de eklenince bu iddianın haklılık oranı daha da güçlenmiş olacak. Böylece halkın sınır ötesi operasyonuna karşı çıkması sağlanarak hükümete geri adım attırılacak.

Dışarıya dönük hesaplar yönüyle de “Türkiye’nin Esad’a bakış açısının değiştiği, artık kalmasının sorun teşkil etmeyeceği” gibi istifhamlar oluşturma amaçlı olabilir.

Cumhurbaşkanlığının tavrı net

Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan’ın bu konuda bazen daha yumuşak bir tavır sergilemeleri genellikle Cumhurbaşkanlığının geleneksel tavrını siyaseten hafifletmek için kullanılmaktadır. Her hâlükârda ana yetkili Cumhurbaşkanlığı makamıdır ve nihai karar Erdoğan’ın uhdesindedir. Erdoğan her durumda Esad’la görüşmeye gerek olmadığını düşünüyor. Geçen ayın sonunda başkanlık sözcüsü İbrahim Kalın, “Halkının kanını döken zalimlerin Suriye için bir gelecek yaratılmasına katkıda bulunamayacağını” vurgulayarak Ankara’nın Esad rejimi ile devam etmesinin “düşünülemez” olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad’ın Suriye’yi yok ettiğini ve yaklaşık bir milyon Suriyeliyi öldürdüğünü, Suriye’deki siyasi çözümün bir parçası olamayacağına ve kesinlikle çekilmesi gerektiğinin altını bir kez daha çizdi. Türkiye, Suriye’nin geleceğinde Esad’ın olmaması gerektiğine dair ısrarlı tutumundan vazgeçmese de Suriye dosyasında Türkiye’nin öncelikleri açısından şimdilik daha acil konular öne çıkıyor. 

Geçtiğimiz iki yıldaki gelişmeler Esad’ın koltuğunu bırakması konusu önceliğini Türkiye sınırında oluşturduğu tehlike nedeniyle YPG/PKK militanlarına karşı verilecek mücadeleye bıraktı. Bu öncelik değişimi üç ana faktörden kaynaklanıyor:

Birincisi: Esad’ın ana destekçilerinden ikisi olan Rusya ve İran’ın Suriye üzerindeki kontrolü: ABD’nin müttefiklerini Esad’ın devrilmesini bırakıp, IŞİD yapılanmasıyla mücadeleye yönlendirmesi Türkiye’nin yanında görünen birçok ülkenin Esad›ı ve rejimini devrilmekten kurtardı ve Suriye’nin bütünüyle Moskova ve Tahran’ın eline bırakılmasını beraberinde getirdi.

İkincisi: Ankara›nın son iki yılda Esad’a yönelik tavrını başkalarına dayatamaması: Ankara’nın Esad hakkındaki tutumu ne olursa olsun, artık gerekçesini haklı kılma çabası tek başına yeterli olmuyor. Türkiye’nin bu tavrı Esad’ın koltuğunda kalmasına razı olmak ya da rejim ile iletişim kurma kararı aldığı anlamına gelmez, ancak Ankara’nın bu şartlarda Esad’ın gitmesine yoğunlaşma imkânına sahip olmadığı anlaşılıyor.

Üçüncü olarak, Esad rejimi bu süreçte Türkiye›nin ulusal güvenliğine PKK / YPG milisleri kadar stratejik düzeyde doğrudan bir tehdit oluşturmamaktadır.

Esas sorun Esad’ın varlığıdır!

Belirttiğimiz gibi konjonktür gereği Ankara, Esad ile ilgili açıklamaların dozunu düşürse de bu onu kabullendiği anlamına gelmez. Muhalefetin son zamanlarda hükümeti güvenlik açısından Esad ile direk görüşmeye ikna çabalarına rağmen Ankara Rusya ve İran üzerinden görüşmeleri sürdürüyor.

Ancak bu tür tartışmaların ısıtılması Esad’ın sebep olduğu yıkım ve tahribatı unutturmaya yönelik bir amaç taşıyor. Oysaki Suriye’de yaşanan devrim girişiminden tutun IŞİD, YPG, Şii militanlar gibi terör örgütlerinin türemesi, yaşanan insani trajedilerin birinci derecede müsebbibi bizatihi Esad’ın baskıcı yönetimi ve acımasız uygulamalarıdır. Beşşar Esad’ın babası Hafız Esad yıllarca Abdullah Öcalan’ı Şam’da misafir edip silah desteği vermiş Suriye PKK’nın komuta merkezi olmuştu. Şimdilerde ise oğul Esad PKK’nın Suriye kolu olan PYD ile birlikte dolaylı olarak Türkiye ile savaşıyor.

Türkiye halkı, geçen yıllarda PKK ve IŞİD eliyle ülkelerinde yaşanan birçok patlamaların arkasında Esad istihbaratının direk veya dolaylı desteğinin olduğunu düşünüyorken, gerekçe ne olursa olsun eli kanlı katil birine güvenerek ilişkileri geliştirmenin kabul edilebilir bir durum olmadığını düşünüyor. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23