Neden Cemal Kaşıkçı?
Son haftalarda özelde bütün İslam dünyası genelde İslam dünyasını ve Türkiye’yi yakından takip eden bütün medya kuruluşlarının ve ülkelerin gündemlerinin ilk sırasını meşgul ediyor. Fakat katliamın şeklinden ziyade sembolik değeri konuya daha fazla ehemmiyet yüklüyor. Cemal Kaşıkçı’nın benzersiz yöntemlerle ve uluslararası diplomasiyi hiçe sayan bir akıl tutulması haliyle katledilme şekli vicdanlarda bir yara oluştursa da aslında Arap baharı süreciyle halklar nezdinde ortaya çıkan talepler ile baskıcı yönetimlerin çekişmesini yeniden alevlendirecek gibi görünüyor.
Muhammed bin Selman ile Cemal Kaşıkçı isimleri yüzyıldır halklarını baskıyla susturan seçkin kesim ile hak, özgürlük ve insani koşullarda yaşam talep eden halk kesimlerini temsil ediyorlar.
Hatta bugünlerde Cemal Kaşıkçı Suudi Arabistan’ın Buazizi’si olabilir mi? Sorusu soruluyor. Bilindiği gibi Muhammed Buazizi, Tunus’ta 17 Aralık 2010’da kendini yaktığında, Arap ülkeleri için de bir değişimin kıvılcımı ateşlemiş oldu. Suriye devrimi ile bu süreç durdurulsa da hatta Mısır, Libya, Yemen örneklerinde olduğu gibi süreç daha gerilere gitse de Muhammed Buazizi’nin ölümü Tunuslulara, bu genç adamın yaşamı boyunca sahip olamadığı özgürlüğü ve onuru verdi, bir umut oldu.
Bu noktada Cemal Kaşıkçı meselesi ve fikirleri yeniden dikkate alınmalı. Aslında bu kadar dikkat çekmesinin sırrı da burada yatıyor. ABD’nin konuyla bu kadar yakından ilgilenmesi bu sebeptendir. Zira ABD bölgede BAE ve Suudi prenslerin estirdiği terörden geçiniyor. Bu yeni bitme prenslerin temel sorunu ise Arap Baharı’nda da umut olan hareketlerdir. Bunların başında da İhvan hareketi geliyor. Bu sebeple son zamanlarda Kaşıkçı’ya “İhvancı” yaftası yapıştırmışlardı. Kaşıkçı ise 7 Eylül’de yani öldürülmezden üç hafta önce şöyle bir tweet atmıştı;
Özgürlük hakkında tweet at... İhvancısın
Haklar hakkında... İhvancısın
Tutuklu vatandaşın hakkında... İhvancısın
Paylaşım ve onur hakkında... İhvancısın
Zorbalığı reddedersin... Tabii ki İhvancısın
Gazze ve Suriye dersin... Elbette İhvancısın
- Ey İhvan düşmanları, Bütün güzellikleri İhvanda topladınız. Farkında mısınız, en güzel reklamı siz yaptınız.
Bu tweet aslında “Cemal Kaşıkçı neden öldürüldü?” sorusunun da cevabı niteliğindedir.
Cemal Kaşıkçı bir ailenin, cemaatin veya grubun bir ülkeyi yönetmesini asla kabul etmiyordu. Halkın seçime katılmasını bugünkü hanedanlara alternatif bir yöntem olarak sunuyordu.
“İhvancı” olarak nitelenmesine karşın “Arap Baharı ve Müslüman Kardeşler” konulu bir sunumunda İhvan hareketine yönelik öz eleştiri tavsiye ediyor, kendilerini reforme etmeleri noktasında tavsiyelerde bulunuyordu. Türkiye örneğinden yola çıkarak FETÖ hareketinin bir cemaat olarak ülkeyi ele geçirme, yönetme çalışmalarının halkta karşılık bulmadığını, neticede dışlandığını belirtmişti. Yani ülke yönetimine talip olanların bir karar vermeleri gerekiyor, bir cemaat olarak mı kalacaklar, siyasi bir hareket olarak mı devam edecekler? Bir cemaatin siyasi liderinin cemaat liderine biat etmesi halkta seçilen başkanın talimatları arka plandaki dini liderden aldığı” izlenimi doğuracağı fikrinden hareketle dini gruplara şeffaf bir yapılanma ve yeni bir manifesto ile yola devam edilmesi gerektiğini sıkça vurguluyordu.
Fikirleri ve etki alanının geniş olması hasebiyle Arap ülkelerinde katılımcı bir sistemin oluşmasına katkı sunması elbette müesses nizamları derinden rahatsız etmiştir. Yoksa bu kadar gaddarca bir intikamın başka anlamı olamaz.
Ancak herkesin kanaat ettiği bir gerçek var. O da Cemal Kaşıkçı’nın kanının bedeli sadece Suudi hanedanı için değil bölgedeki tüm despot rejimler için bir kâbus olmaya devam edecektir.