Türk–ABD ilişkilerinde keskin viraj
ABD ile Türkiye arasındaki S-400 füze Savunma Sitemi sorunu aşılamıyor.
Çünkü, Türkiye haklı olsa da, beynelmilel hukuk kurallarını tanımayan, Viyana devletler arası sözleşmesini yok sayan haydut tavırlı bir ABD Başkanı ve yönetimi var.
Türkiye, haklı davasını sürdürerek Rusya ile yaptığı anlaşmaya sadık kalma konusunda taviz vermemek için direndikçe direniyor.
ABD, Türkiye’ye son kararını vermesi için başlattığı baskıların devamı olarak ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu, 10 Mayıs’ta sunulan ve ‘Türkiye’ye S-400 sistemini alması halinde, F-35 programından çıkarılması ve yaptırım uygulanması tasarısını yapılan oylamada kabul etti.
ABD’de karar tasarılarının kanuni bir bağlayıcılığı bulunmuyor ancak kongrenin konudaki görüşünü yansıtıyor.
Ancak ABD yönetimi, eğer Türkiye, Rusya’dan S-400 füze savunma sistemini satın almak için yaptığı anlaşmayı iptal etmez ise, Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu tarafından alınan karar doğrultusunda CAATSA yasasının 231’inci maddenin kapsamına alınacağını konusunda kararlı olduğunu her fırsatta hatırlatıyor.
CAATSA nedir?
ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA), 2017’de Kongre’nin onayladığı bir yasadır.
Rusya, İran ve Kuzey Kore’ye son dönemlerde uygulanan yaptırımların yolu bu kararla açılmıştı.
Eylül 2018’de ise ilk kez Çin’in Merkezi Askeri Komisyonu’nun Cihaz Geliştirme Departmanı’na karşı CAATSA yasası altında dolaylı yaptırım uygulandı.
Şimdi benzer şekilde Türkiye, CAATSA yasası kararları üzerinden cezalandırılmak isteniyor.
Kısacası CAATSA yasası; ABD’nin kendi politikalarına teslim olmayan ülkeleri cezalandırmak için çıkardığı bir yasadır.
TÜRKİYE KARARINI DEĞİŞTİRİR Mİ?
Türkiye’nin F-35 savaş uçağı programından çıkarılması başta olmak üzere askeri ve ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya kalacağı hatırlatılarak tehditler sıralanıyor.
Türkiye, ABD’nin tehdit ve şantajlarına karşı kararlı tavrını sürdürüyor.
Başkan Erdoğan, “ S-500’de de yine bir ortak üretim başlatmak üzere hazırlıklarımız karşılıklı devam ediyor. Bizim S-400 konusunda geri adım atmamız kesinlikle söz konusu değil. S-400’den sonra bir de S-500 söz konusu” diyerek son noktayı koymuş oldu.
Ancak, ABD baskıları bitmek bilmiyor.
NATO ve Almanya, Türkiye’ye S-400 füze alımının durdurulması veya ertelenmesi tavsiyelerinde bulunuyorlar.
Peki şimdi ne olacak?
Ankara, “biz kararımızı verdik, ödemelerin bir kısmı yapıldı ve eğitim için TSK mensubu uzman ekip Rusya’da, geri dönüş mümkün değil” dese de son anda beklenmedik bir kararla iptal edilmese de erteleme olabilir.
Çünkü Türkiye, çok ciddi bir siyasi baskı altındadır. Ankara, ekonomik sıkıntıların yaşandığı bir dönemde yaptırımların etkisiyle ülkenin yaşam koşullarının zorlaşacağı endişesini taşıyor.
Diğer yandan, Türkiye’nin geri adım atması Rusya ile tüm bağlarını koparmasa da çok ciddi bir olumsuzluk sürecine sürükleneceği gerçeğini de hesaba koymak zorunda kalıyor.
Kısacası Türkiye, ABD ile Rusya arasında sıkışmış durumda.
BUNDAN SONRA NELER OLABİLİR?
Türkiye-ABD ilişkileri aynı ray üzerinde zıt yönden hızla ilerleyen iki tren gibi.
Taraflar karşılıklı olarak trenleri frenlemek zorundadır, aksi halde kaza kaçınılmaz olacak.
Türkiye, kazayı önleyici farklı öneriler sunarken, ABD yönetimi, her zaman gibi aba altından sopa gösteriyor.
Türk –ABD ilişkileri konusunda “Bundan sonra neler olabilir” sorusunun cevabı gerçekten çok önemli.
Haziran ayı içinde iki ülke arasında her şeye rağmen açık tutulan diplomatik kanallar ve kapanmayan kapılar üzerinden karşılıklı görüşmeler ve derin bir diplomasi devam edecek.
Ancak halk deyimiyle, dananın kuyruğu Japonya buluşmasında kopacak.
G20 Zirvesi, Japonya’nın Osaka kentinde 28-29 Haziran 2019’da gerçekleştirilecek.
Zirvede Başkan Erdoğan ile ABD Başkanı Trump görüşmesinde S-400 füzeleri ile F35 uçaklarının Türkiye’ye teslimi konuları görüşmede ele alınacak.
Bu görüşme, Türk –Amerikan ilişkileri açısından tarihi bir dönüm noktası olacaktır.
Hatta konuşulduğu halde hâlâ resmileşmeyen ABD Başkanı Trump’ın Türkiye ziyareti bu görüşmenin neticesine göre belirlenecek.
Türkiye - ABD ilişkileri bir yol ayırımı öncesinde keskin bir viraja girmek üzere. Viraj aşılsa bile yol ayırımı gelecek ilişkiler ve yol haritasının belirlenmesi için tarihi bir karar noktasıdır.
Yol ayırımında üçüncü bir seçenek yok gibi görünse de farklı pazarlıklar ve hesaplarla üzerinde bir çıkış yolu her zaman istenirse bulunur.
Şimdi Türkiye, bu çıkış yolunu arıyor.
Tüm diplomatik kanallar açık ve kapılar kapanmış değil.
Bu durum, “sorunun çözümü hâlâ imkan dahilindedir” anlamına gelir.
Kısacası: Haziran ayı Türk-ABD ilişkilerinde belirleyici bir ay olacağı gibi önemli bir dönüm noktası olarak da tarihe geçecektir.
Dileğimiz, karşılıklı zararlara sebebiyet vermeden bir çözüm bulunmasıdır.