• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
TÜM YAZILARI

Moskova’da varılan uzlaşma ne anlam ifade ediyor?

07 Mart 2020
A


Mehmet Koçak İletişim: [email protected]

İdlib krizine çözüm bulmak için Moskova’da bir araya gelen Başkan Sn. Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin, ateşkes, ortak devriye, sivillerin yerleşim yerlerine geri dönmesi için güvenli koridor gibi konularda anlaştıklarını ortak basın toplantısıyla duyurdu. 

2018 Soçi Mutabakatı’na ek protokol olarak sunulan 3 maddelik anlaşma metni aslında önceki mutabakatı resmen bitirmiş oldu. 

Çünkü yeni mutabakata göre yerelde şartlar ve sınırlar değişmiş oldu.

Türkiye, Suriye ordusunun bölge dışına çekilmesini istiyordu ancak bu yönde bir karar metne yansımadı.

Ayrıca, M4 ile M5 karayollarını kesiştiği stratejik öneme sahip Serakib kasabası Rusya ile rejim güçlerinin kontrolünde kaldı. 

Yine, M5 karayolu başta olmak üzere önceki mutabakat sınırlarına rejim güçleri çekilmeyecek.

Ek protokole göre Türkiye’nin Soçi Mutabakatı ile oluşturduğu gözlem noktalarının birçoğu işlevsiz kalmış oldu. 

Diplomaside “Pazarlık masasında taraflar her istediğini almakta ısrarcı olursa bir uzlaşmaya varılamaz” sözü bir gerçektir.

Aksi halde ateşkes sağlanamaz ve kalıcı çözüme kapı aralanamaz.

Moskova’daki anlaşmada da öyle oldu ve taraflar karşılıklı esneklik göstererek ve bazı kayıpları görmezlikten gelerek bir uzlaşmaya varmış oldu.

Bu gerçekten hareketle Moskova zirvesinde hem kayıplar hem de kazanımlar vardır. 

Moskova Zirvesinde imzalanan ek protokolü anlamlı kılan iki önemli maddenin biri ateşkes kararıdır, bir diğeri ise sivillerin kendi topraklarına dönmesine imkan verilecek olmasıdır. 

Ayrıca, bu anlaşma sayesinde elde edilen bazı kazanımlar şunlardır.

Türk Ordusu ile rejim güçlerinin imzalanan ek protokolle bir savaşın eşiğinden dönmüş olması ve TSK ile Rus Ordusu karşı karşıya gelmeyecek olması kendi başına bir başarıdır.

İdlib’deki gözlem kulelerimize yönelik rejim güçlerinin kuşatması askerlerimizin burnu kanamadan kalkmış oldu.

Ve yine; Moskova zirvesi öncesinde Kremlin’den yapılan açıklamada, “Rusların dışındaki Suriye’deki tüm güçler işgalcidir” görüşü ve iddiası, imzalanan mutabakatla aşılmış oldu.

Rusya ve Rejim, İdlib’in tamamını teslim alıp bölgeden Türkiye’nin çekilmesini hedefliyordu.

Ancak, Ek protokolde Türkiye’nin bölgedeki varlığı resmen kabul edilmiş, İdlib şehri ve kuzey bölgesinin tamamı Türkiye ile Suriye muhaliflerinin kontrolüne bırakıldı. 

TSK’nın sahadaki başarısı etkili oldu

Türk Ordusu (TSK), kendi öz kaynaklarıyla rejim güçlerine karşı gerçekleştirdiği başarılı operasyonlarıyla kapasite, yetenek, imkan ve kabiliyetini dosta ve düşmana göstermiştir. 

Türkiye, Rusya’ya rağmen İdlib’e ek askeri sevkıyatı gerçekleştirmiş ve operasyonlarıyla rejim güçlerinin hain saldırısı sonucu şehit olan Mehmetçiklerimizin intikamını misliyle almış oldu.

Sn. Putin, ilk olarak İstanbul’da yapılması planlanan Türkiye, Rusya, Fransa ile Almanya’dan oluşacak ‘4’lü zirveye’, sonrasında Başkan Erdoğan ile ikili görüşmeye razı olmamıştı. 

Türk Ordusunun, rejim güçlerine ağır kayıplar verdirmesi Sn. Putin’e geri adım attırdı ve Başkan Sn. Erdoğan’ı Moskova’ya davet etmek zorunda bıraktı.

Kısacası; kahraman ordumuzun sahadaki üstün başarıları Moskova’daki pazarlık masasına yansıdığı bir gerçektir: 

Bundan sonra neler olabilir neler yapmalıyız

ABD gibi Rusya ile de yapılan önceki mutabakatların işletilmediği gibi ‘Ek protokol Anlaşması’nı hayata geçirme konusunda beklenen sorumluluklar yerine getirilmeyebileceği ihtimal dahilinde olduğu bilinmeli.

Yani Rusya’nın da ABD gibi inandırıcı ve güvenilir olmadığı unutulmamalıdır.

Soçi mutabakatının hayata geçilmesi için Rusların sorumluluklarını yerine getirmemesiyle bu gerçek açık ve net olarak görülmüştür.

Suriye’deki aktörlerin hiç birine teslim olmadan sürdürmeye çalıştığımız ilkeli politik hamlelerimizi kendimize güvenerek sürdürmeliyiz. 

Bugün “hak haklının değil, güçlünündür” görüşünü temel esas kabul eden emperyalist güç odaklarının hüküm sürdüğü bir dünyada varlığımızı korumak zorunda olduğumuzun bilincinde hareket etmeliyiz.

Her adımımızı bu gerçekleri nazari dikkate alarak atmalıyız. 

Aksi halde telafisi çok sor sıkıntı ve zorlukların girdabına sürüklenmiş oluruz. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Can

Dis basinda ne yaziyor. Putin ve Esad simdilik istediklerini aldi. Baris pinari kurudu.

Ahmet

Olayları hiç bilmeyen bu yazıyı okusa derki ruslar ve suriye neler kaybetmış oysa gözlem noktalarımızın etrafı suriye askeri ile çevrili en kritik yer olan m4 ve m5 karayollarının kontrolü onlarda muhaliflerin aldığı şehir onlarda giderken ne diyorsun Soçi mutabakatı sınırlarına çekilsinler oldumu yazara göre olmuş
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23