• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
TÜM YAZILARI

İran işin bahanesi, ABD, Ortadoğu’yu işgale hazırlanıyor

15 Haziran 2019
A


Mehmet Koçak İletişim: [email protected]

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), İran’la artan gerilimi bahane ederek Ortadoğu’yu işgal hazırlıklarını sürdürüyor.

İran’ın ABD’ye ait bazı hedeflere saldırmayı planladığı iddiaları üzerine ABD, Haziran ayı başında USS Abraham Lincoln uçak gemisi ile 4 nükleer kapasiteli B-52 bombardıman uçağından oluşan bir görev grubunu Körfez bölgesine göndermişti.

Şimdi de yine aynı bahaneyle ek askeri güç talebinin bir parçası olarak, bölgeye USS Arlington (LPD-24) gemisi ve bir Patriot bataryasını sevk etti.

Ayrıca, ABD Merkez Komutanlığı Komutanı Frank McKenzie, Ortadoğu’daki ABD askeri varlığının artırılmasını önerdi. 

McKenzie, ayrıca bölgeye bombardıman uçakları ve füze savunma sistemleri getirilmesini talep etti.

Bu büyük askeri yığınağın sebebi sorulduğunda Pentagon, ABD askeri üslerine karşı tehlikeler bulunduğunu, bu sebeple bölgedeki ABD askeri varlığının artırılmak zorunda kalındığını iddia ediyor.

Ancak bu iddiaları asla inandırıcı değil. 

İran’ın, ABD’nin Ortadoğu’daki güçlerine saldırı için yeşil ışık yaktığı yönündeki ABD’nin istihbarat bilgisi ise Amerikan yetkililerinin yaydığı ‘sahte istihbarat’ bilgisi notudur.

ABD, bu yalanlarıyla bölgedeki askeri gücünü artırmak için başvurduğu psikolojik savaştan başka bir şey değildir.

Çünkü ABD, Irak’ı işgal döneminde de benzer yalanlarla işe başlamıştı. Irak’ta biyolojik kitle imha silahları olduğu bahanesiyle Irak yönetimini devirmiş ve ülkeyi bir harabeye çeviren o büyük işgali gerçekleştirmiştir. 

Şimdi, ABD yönetimi yine aynı yön ve yöntemlere yani yalan iddialarına başvuruyor.

Amacı işgal hazırlığı için bölgeye silah sevkiyatını gerçekleştirmek. 

Bütün bu hazırlıkların sebebi ise İran değildir.

İran işin bahanesidir. Asıl ve gizli hedef, İsrail’in bölgedeki güvenliği ve ABD’nin sömürü politikalarının geleceğidir.

Kısacası; ABD yönetiminin niyet ve planında Türkiye ve İran’ı baskı ve tehditlerle sindirmek ve devamında ise tüm Ortadoğu bölgesini işgal etmek olduğu açık ve net bir şekilde görülmektedir.

Bu işgal, ABD Başkanı Donald Trump’ın 2015’te imzalanan nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesiyle planlanmıştır.

İran’ın dini lideri Ayetullah Hamaney’in “Milyarlarca dolarlık filoları bir füze ile yok edilebilir, bu güç İran’ın elinde vardır” şeklindeki açıklaması aslında bir karşı tepki ve bir meydan okuyuşu olsa da bu tehdit açıklamaları ABD’nin işine yarıyor. 

Silah sevkiyatı ve bölgeye yönelik işgal hazırlığı için başvurduğu ‘sahte istihbarat’ girişimlerini bu tehditkâr açıklamalarıyla gerekçelendiriyor.

İran, tehdit ve meydan okuyarak ABD’ye propaganda malzemesi vermemeli.

ABD TEHDİT EDİYOR, S. ARABİSTAN VE BAE DESTEKLİYOR, AB İSE OYALIYOR

İran, ABD’ye karşı Almanya ve Fransa başta olmak üzere AB ve üyesi ülkelerden aradığı desteği bulmadı.

İşin doğrusu şu; Amerika’nın tehditlerinden etkilenen AB, İran yalnız bırakıldı. 

İran’ın AB’ye “ya yanımda yer alın ya da anlaşmayı bitiriyorum” uyarı ve çağrısına Brüksel’den “Sen anlaşmaya uymaya devam et, biz formül arıyoruz” şeklindeki cevabı İran’ı tatmin etmedi. 

Çünkü gelinen noktada İran ve ABD arasında karşılıklı restleşmeler ve tehditler devam ederken, AB, Amerika ile karşı karşıya gelmekten korktuğu için İran’ı sahiplenme yerine oyalayıcı politikalar izlemeye başladı.

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, ABD’nin çekilmesine rağmen İran ile yapılan nükleer anlaşmayı kurtarmak için Tahran’a gerçekleştirdiği ziyaret, maalesef o oyalayıcı politikanın bir devamı niteliğindeydi. 

İran, farklı arayışlara yönelse de aradığı desteği bulamadığı gibi her geçen gün yalnızlaştı ve yalnızlaşıyor. 

Tahran’ın elindeki en büyük iki kozu son çare olarak ileri sürdü.

ABD’nin siyasi baskı ve ekonomik yaptırımları ve AB’nin oyalayıcı politikalarına karşılık kısa bir zaman önce 5+1 anlaşmasından kaynaklanan bazı yükümlülüklerini askıya alma, ayrıca Hürmüz Boğazı’nı kapatmakla tehdit etmişti. 

Zaten, İran’ın yapabileceği başka bir şey de kalmadı. 

Suudi Arabistan ve BAE “İran’a karşı bütün gücümüzle ABD’nin yanında karşılık vermeye hazırız” açıklamaları hem bir işbirlikçilik örneği hem de bir savaş çığırtkanlığıdır.

Bu Arap Cephesi, sadece ABD yönetimiyle değil, aynı zamanda Filistin topraklarının işgali ve Filistin halkını yok etmeyi sürdüren İsrail ile de yeni ilişkiler olduğu artık gizlenmemektedir. 

Saltanatlarının devamı için ABD ve İsrail’in uşaklığını gönüllü olarak kabullendiklerini sadece açıklamalarıyla değil, aynı zamanda tavır ve davranışlarıyla da ortaya koyuyorlar.

Riyad’ın başını çektiği Arap cephesi, İran’ı ezeli düşman, ABD ve İsrail’i ise İran ve Türkiye’ye karşı ebedi dost ilan etmiş oldular.

Bölgedeki güç dengeleri hesaplanırken bu gerçek de nazari dikkate alınmalıdır. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23