Gazeteci değil, “işbirlikçi” Siyasetçi değil, “şarlatan”
12 Eylül 1980 öncesi yabancı ideolojilerin uşaklığını yapan bir kesim “Yıkın duvarları, ötesinde bahar var!” vaatleriyle ülkeyi bir uçurumun kenarına sürüklemişti.
Yaş itibarıyla o dönemi yaşayan mağdurlarından biriyim.
Can ve mal güvenliğinin kalmadığı güzel ülkemizde sokaklarda, işçi hakları, daha özgür bir dünya, vaatleriyle aynı ülkenin çocukları birbirine düşman edilmişti.
Yıkılmak istenen duvar, ülkenin bölünmez bütünlüğü, güvenliği ve milletimizin barış ile huzuruydu.
Yıkılacak duvarın arkasında vaat edilen o bahar ise yakın tarihin çöp tenekesine atılan Sovyetler Birliği’nin köhne düzeniydi.
Bunlar, her dönemde pusuya yatar ve harekete geçmek için fırsat kollarlar. Kışkırtıcılık onların asli görevidir. Fitne ve fesat girişimleriyle toplumu ifsat etmekten kaçınmazlar.
Onlar, içte ve dışta ülkemizin güvenliği ve milletimizin huzur ve barışını bozmak isteyen ihanet odaklarıyla işbirliği içinde hareket etmekten de kaçınmazlar. Her fırsatta eylem ve söylemleriyle sabır sınırlarını zorlayan, ülkemizin bölünmez bütünlüğü ve milletimizin birlik ruhuna zarar veren bu kesim, tarih süreci içinde her zaman var oldular.
O malum çevreler şimdi; ‘Kemalist maskesi’ altında “çıkın sokaklara, yakın yıkın ve çatışın, ötesinde zafer vardır” dercesine çağrılar yapıyor.
Önemle ifade etmek isterim ki; sermayeleri yalan ve iftira olan bu zümrenin seslendirdiği ‘hak arayışı’ işin bahanesidir. Asıl ve gizli hedefleri, Türkiye’nin istikrarını bozmak suretiyle seçimleri etkilemektir.
Boş vaatlerle toplumu sokaklara yönlendirmek suretiyle ülkeyi bir kaos ortamına sürüklemek ve hükümeti itibarsızlaştırmaktır.
Yani yıkılmak istenen duvar ‘Siyasi istikrardır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Vaat edilen ise Fransa’da yakılıp yıkılan Paris sokakları, yağmalanan mağazalar ve ülkenin sürüklendiği ‘Vandalizm’dir.
Tasması kimin elinde olduğu bilinen Fatih Portakal denen bir gazeteci bozuntusunun, ülkeyi kaos ortamına sürükleyecek Fransa benzeri eylemlere çağrılarda bulunmasını şahsen ciddiye almıyorum. Çünkü o işbirlikçi bir soytarı olarak görevini yerine getiriyor.
Zira onun bu çağrılarının, bağırsak gürültüsünden başka bir anlamı olmadığı görülmüştür.
Beni üzen, Mustafa Kemal Paşa’nın kurucusu olduğu bir partinin genel Başkanı olan Kılıçdaroğlu’nun senaryosunu şer güçlerin yazdığı oyunda rol alıyor olmasıdır.
Diğer bir ifadeyle, hayatının hiçbir döneminde ülke ve millet adına bir başarı öyküsü olmayan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun sorumsuzluğudur. Devlet adamlığı ciddiyetinden uzak fırsatçı ve kışkırtısı bir rolü üslenmiş olmasıdır.
Ülke seçim sath-ı mailine girdiği bir dönemde, eski başbakan Ecevit’in önüne fırlatılan para kasasını ve meclis binasının çatışına çıkıp intihar tehdidi yapanları hatırlatan CHP genel başkanı ve yakın çevresinin “Siz de böyle yapın, sokaklara çıkın, yakın yıkın ve çatılara çıkın intihar şovları yapın” dercesine provokatif çağrılar içerikli cümleler kurmaları toplumsal barış, ülke huzuru ve güveni bakımında son derece sakıncalıdır.
Bu çağrılar, tek kelimeyle fırsatçılıktır.
HADDİNİ AŞAN BİR ŞARLATAN
Haddini aşan bir diğer şarlatan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’dir. Siyasi ahlak ve aile tebriyesinden yoksun bir zevat, çatlak zurna gibi ötüyor.
Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar’a yönelik ağzından salyalar akıtarak sarf ettiği sözler eleştiri değil hakarettir.
49 yıl TSK’ya hizmet veren ve halen ‘Milli Savunma Bakanı’mız olarak görev yapmakta olan Hulusi Akar Paşa, 15 Temmuz ihanetine karşı canı pahasına dik durmuş sürdürmüş, şanlı ordumuzun şerefli bir mensubudur. Cumhuriyet tarihimizin en zor döneminde görev yapan Genelkurmay Başkanı olarak tarihe geçmiştir.
Ülke savunması, terörle mücadele ve vatana hizmet gibi kutsal görevlerden bîhaber olan bir şarlatanın siyasi şovlar yaparak paşamız aleyhinde pervasızca ithamları tek kelimeyle seviyesizlik ve haddini bilmezliktir.
Muharrem İnce de benzer bir tavırla 2. Ordu Komutanı İsmail Metin Temel Paşa için “30 Ağustos’ta onu emekli edeceğiz. Apoletlerini sökeceğim onun” demişti. Seçimlerde bu millet, M. İnce’ye hak ettiği cevabı vermiş oldu.
Şimdi sıra CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel denen şarlatanda ve onun bu küstahlığına sesiz kalan CHP’ye gelmiştir. Bu seçimde CHP’ye de hak ettiği cevabı bu millet verecektir.