• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
TÜM YAZILARI

ABD’nin Ortadoğu politikaları ve Birleşik Kürdistan projesi

20 Şubat 2019
A


Mehmet Koçak İletişim: [email protected]

ABD’nin başkanı Trump, Suriye’den ani çekilme kararı aldı.

Trump, tüm baskılara rağmen bu kararından şimdiye kadar geri adım atmadı. Ancak, Türkiye’ye karşı YPG’nin korunması için farklı güvenlik projeleri üzerindeki arayışlarını sürdürmektedir.

Kısa zaman önce gerçekleşen Münih Güvenlik Konferansı’nda ele alınan Suriye iç savaşı ile Suriye’nin geleceği kapsamında ABD’nin terör örgütleriyle ilişkileri ve çekilme ile başlayan sorunlar çerçevesinde ‘tampon bölge’ veya ‘Güvenli bölge’ ayrıntılı olarak ele alındı.

Ancak, çözüm adına hiçbir somut sonuç elde edilemedi.

Çünkü, birçok konuda olduğu gibi Suriye’nin kuzeyinde oluşturulması planlanan ‘Güvenli Bölge’ konusunda da görüş farklılıkları giderilemedi. 

Konferansta; ABD Savunma, İstihbarat ve diplomatlar ile siyasilerden oluşan heyet, PKK terör örgütünün uzantısı YPG’nin korunması konusundaki ısrarlı tavrını devam ettirdi.

Bu ısrar, ABD’nin dünya hakimiyetini ele geçirme mücadelesinde kilit noktasındaki Ortadoğu’yu tam anlamıyla yeniden ele geçirme amacına ulaşmada terör örgütünü yerel güç olarak kullanmak istemesindedir. 

ABD, İsrail’in güvenliği ve kendi sömürü politikalarının devamı için buna mecbur olduğuna inanmaktadır.

Onun için bölgede bir işgalci güç olarak bulunmakta ve terör örgütleriyle işbirliğini ısrarla sürdürmektedir.

Bu gerçekler sebebiyle silahlı bölücü terör örgütü PKK ve onun Suriye ve Irak’taki varlığı ABD’nin vazgeçilmezidir. 

ABD, bölücü terör örgütünün bölgedeki varlığını devam ettirmesi için silah ve mühimmat, silahlı eğitim ve lojistik başta olmak üzere her türlü desteği vermektedir. 

Önce özerlik devamında bağımsızlık daha sonra ‘Birleşik Kürdistan’ adında bir devletin kurulmasını hedeflemektedir. 

Bu proje devletin (şu an mümkün görünmeyen ancak nihai hedef olarak belirlenen o devlet kurulabilirse) adı Kürdistan olacak, ancak Kürtleri temsil eden değil, İsrail’e yandaş, ABD’nin emrinde bir uydu devlet olacaktır.

ABD BASKILARINA KARŞI 

TÜRKİYE’NİN DİRENİŞİ

ABD’nin 70 yıllık müttefiki olan Türkiye yerine terör örgütü ile işbirliği kurmasının sebebi, ABD’nin dünya hakimiyet mücadelesi ve Ortadoğu sömürü politikalarına teslim olmayı kabullenmemesindedir.

Türkiye’yi yeniden yörüngesine çekmeye zorlayan ABD, bölücü terör örgütleriyle Türkiye’yi güneyden kuşatarak tehdit eden girişimleri başlatmıştır. 

ABD’nin terör örgütlerini korumak amacıyla oluşturma niyetinde olduğu ‘Güvenli Bölge’ projesini sebebi ‘Türkiye’ye diz çöktürme’ projesinin bir parçasıdır. 

Türkiye, ülke güvenliği ve bölgenin barışı için bu direnişi sürdürmeye mecburdur. 

Başkan Erdoğan, bu gerçekleri nazari dikkate alarak Batılı emperyalist güç odakları tarafından Osmanlıyı parçalayıp, topraklarının bölüşüldüğü gizli anlaşmaya atıfta bulunarak, “yeni bir Sykes-Picot gizli ihanet planına müsaade etmeyiz” diyerek uyarmıştı.

Çünkü, ABD öncülüğünde bölgede hazırlıkları yapılan ‘terör devleti’ yapılanması Türkiye ve diğer bölge ülkelerinin toprak bütünlüğü ve egemenliğini hedef almaktadır.

ABD’NİN GÜVENLİ BÖLGE OYUNU

Münih Güvenlik Konferansı’nda Suriye’deki iç savaş, Ortadoğu’daki ihtilafların çözümü gibi konularda son derece karamsar bir tablo ortaya konuldu.

ABD, terör örgütünün devletleştirilmesi projesine uluslararası meşruiyet kazandırmak ve terör örgütlerini korumak için NATO’yu kullanmayı planlıyor. 

ABD, ‘Güvenli Bölge’ oyunuyla terör örgütlerini korumayı amaçlıyor. ABD, NATO içinden bazı batılı ülkelerin desteğiyle ‘Güvenli Bölge’nin güvenliğini sağlamak üzere 20 bin askerden oluşacak bir ‘Gözlemci Birlikler’ gönderilmesini istiyor. 

Ancak, Avrupalı müttefiklerin Suriye’ye asker göndermeye sıcak bakmadığı bildiriliyor.

Türkiye ise bu planın gerçekleşmesine müsaade etmeyeceğini her platformda dile getirdi, getiriyor.

Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, Soçi’deki Suriye zirvesi sonrasında katıldığı Münih Güvenlik Konferansı’nda Türkiye ile ABD arasında Suriye nedeniyle yaşanan gerilimler ile Ankara’nın son dönemde dış politika ve güvenlik konularında Batılı müttefiklerinden farklılaşan adımlarının sebeplerini sıraladı. Bakan sayın Akar, Türkiye’nin Ortadoğu kapsamında Suriye’nin geleceği ve Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren konulardaki öneri ve tezlerini muhataplarına iletmiş oldu. 

Anlaşılan o ki; Türkiye bu konularda ABD’nin başını çektiği Batılı müttefikleri ile ilişkilerinde zorlu bir süreç yaşayacaktır. 

Başkan Erdoğan, Dış İşleri Bakanı Çavuşoğlu, Savunma Bakanı Akar, MİT Başkanı Fidan ile Türk diplomasisini yürüten ekibe başarılı girişimleri ve tavizsiz tutumlarını sürdürmekteki kararlılıklarından ötürü takdirlerimi bildirmek isterim. 

Ülke ve millet olarak hayatiyetimizi ilgilendiren bu önemli konuda Türkiye Dış İşleri Bakanlığı aynı hassasiyetle bundan sonra da daha yoğun diplomasi yürütmelidir. 

Aksi halde küçük hata ve tavizler büyük kayıplara sebep olabilir.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23