• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
TÜM YAZILARI

ABD’nin fitne heyetine Ankara’dan kırmızı kart

12 Ocak 2019
A


Mehmet Koçak İletişim: [email protected]

Kısa bir zaman önce ABD Başkanı Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Boston başkanlığındaki heyet Ankara’ya gelmişti.

Boston, gelmeden düşmanlığını kusan açıklamaları gelmişti.

Ankara’dan önceki durağı İsrail’den pervasızca açıklamalarda bulunmuş ve şartlarını sıralamıştı. “Bizimle tam koordinasyon olmadan Türkiye’nin Suriye’de operasyon düzenlemesini istemiyoruz.

Kürtleri korumaya yönelik anlaşma imzalanmadan ABD askerlerinin çekilmesi gerçekleşmeyecek” demiş.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, “ABD, Türklerin Suriye’de Kürtleri kıyıma uğratmamasını güvence altına almaya çalışıyor” diyerek, benzer küstahça açıklamaları yapmıştı.

Öncelikle ifade etmek isterim ki, “Türkler, Kürtleri yok ediyor. Katlediyor veya kıyımdan geçiriyor” gibi yalan ve iftiralarda bulunanlar, hangi ülkenin üst düzey temsilcisi olursa olsun müfteridir, küstah ve alçaktır.

İRTİRALAR VE İHANET PROJELERİ

Türkiye’yi karalamak amacıyla yalan ve yanlış beyanlarda bulunan o kişi veya kişiler, Kürtlerin asla seveni değillerdir.

Bölgede işgalci olarak bulunan bu emperyalistler, ‘Kürtleri koruyor’ görüntüsü altında bölücü terör örgütlerine korumak ve kollamayı sürdürmeyi hedefliyorlar. 

Kısacası işgalci ABD, Kürtleri değil, Kürtlere zulmeden teröristleri destekliyor ve koruyor.

Amacı, ‘Irak’taki işgal, katliam ve yıkım sonrası bölmek suretiyle sömürgeleştirdiği Irak’taki projesinin bir benzerini Suriye ’de gerçekleştirmektir. 

Nihai hedefleri ise Orta Doğu’yu tam anlamıyla işgal etmek ve İsrail’in güvenliğini sağlamak, ona yeni alanlar oluşturmasına destek vermek ve tarihi emeli olan ‘Büyük İsrail’ projesine zemin hazırlamaktır.

Bu hedeflerine ulaşmak için önce adı Kürdistan olacak ancak Kürtlere değil, ABD ve İsrail’e hizmet edecek bir uydu devlet kurmaktır. İkinci olarak bu ihanet projelerine engel gördükleri Türkiye’yi her alanda zayıflatıp güçsüz bıraktıktan sonra bölmektir.

KARALAMA KAMPANYALARI

“Kürtleri korumak” işin bahanesidir. 

Bu bahane ile Bizans entrikalarını içinde barındıran tuzaklarla dolu projelerini gizlemektir. 

Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Kafkaslar ile Balkanlar’da farklı etnik köken ve dinlere mensup insanları barış ve huzur içinde bir arada asırlarca tutmayı başaran milletimizin tarihinde ne işgal, ne katliama varan soykırım ve ne de yakıp yıkma yoktur.

Ancak, ABD öncülüğündeki Batılı emperyalist ülkelerin tarihinde işgal, katliam ve yakıp yıkma gibi insanlık adına utanç verici suç dosyaları bir hayli kabarıktır.

Unutulmasın ki, milyonlarca insanın yok olmasına sebep olan ve tarihe ‘insanlığın en büyük faciası’ olarak geçen iki cihan harbinin müsebbipleri emperyalist devletlerdir.

ABD’nin başını çektiği Batılı emperyalist devletler şunu bilsinler ki, Türkler hangi din ve hangi etnik kökene sahip olursa olsun, asla kimseyi kıyımdan geçirmedi geçirmez. 

Kaldı ki, bir kısmı vatandaşımız olan, diğer bir kısmı yine o emperyalist güç odakları tarafında sınırlarımız dışına bırakılan o Kürtler, asırlarca kader birliği yaptığımız kardeşlerimizdir.  

Türk milletini ve onun şanlı ordusunu Kürtleri katledeceği veya edeceği iddiasıyla suçlamak, şerefsizce ve küstahça büyük bir iftiradır. 

FİTNE HEYETİNİ KABUL ETMEDİ

Suriye’nin toprak bütünlüğü ve Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerinin güvenliğini tehdit eden terör örgütlerden bölgenin temizlenmesi konularında hiçbir plan ve proje ile gelmeyen bu heyet, Türkiye’yi kendi politikalarına teslim olmaya zorlamaya kalkıştı.

Heyet, Cumhurbaşkanı sözcüsü Sayın İbrahim Kalın başkanlığındaki Türk heyetinin tavrından sert bir kayaya çarptıklarını çok geçmeden gördü.

Küstahça açıklamalar ve kabulü mümkün olmayan önerileri ile iftiralarını bilen Başkan Erdoğan’ın ABD Başkanı yalancı, sarı şeytan Trump’un Ulusal Güvenlik danışmanı John Bolton’un başkanlığındaki fitne heyetini kabul etmemesi, takdire şayan, onurlu bir tavır olmuştur.

Kısacası; ABD heyeti ile aramızda bir uzlaşma veya bir mutabakat olmadığı gibi verdiğimiz bir söz de yoktur. 

Gelen heyet, Türkiye’nin oynanmak istenen oyunların farkında olduğu ve terör unsurlarına yönelip operasyonda kararlı olduğunu öğrenmiş oldu.

Nitekim heyetin ayrılmasından sonra Dışişleri Bakanımız Sayın Çavuşoğlu, Türkiye’nin Suriye’deki terör unsurlarına yönelik askeri operasyonunun ABD’nin çekilmesine bağlı olmadığını belirterek “ABD çekilmese de Türkiye operasyon yapabilecektir” şeklindeki açıklamasıyla bu kararlılıktan geri dönüş olamayacağını bir defa daha duyurmuş oldu. 

Özetleyecek olursak, heyetin gelişi, öncesinden yapılan açıklamalar ve görüşmelerin seyri, dikkatle irdelendiğinde; ABD ve yöneticilerine güvenilemeyeceği görülecektir. 

Ülke olarak bu gerçeği nazari dikkate alarak hareket ve tavırlarımızı belirlemeliyiz.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23