• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Sandıkçıoğlu
Ali Sandıkçıoğlu
..
TÜM YAZILARI

Arap liderleri İsrail ile kucaklaşıyor

26 Eylül 2020
A


Ali Sandıkçıoğlu İletişim: [email protected]

Son günlerde kendilerini dev aynalarında gören, petrol gelirleri ile şımaran, kendi tarihi ile bağlarını koparmış, geçmişini unutan bazı Arap devlet başkanları koşar adımlarla ABD’nin de desteğini alarak İsrail ile kucaklaşıyorlar. Diplomatik ilişkiler başlatıp Kudüs’te elçilikler açacaklarını söylüyorlar. Servet içinde yüzen, lüks ve saltanat içinde bir hayat sürdürüp, ebedi âlemi ve orada bir gün hesap vermeyi unutan bu liderler böylece Müslümanların ilk kıblesi Kudüs-i Şerif ve Filistin davasına ihanet ediyorlar. Dünden bugüne Filistin’de perde arkasından çok hain oyunlar hazırlanıyor ve adım adım sahneye konuluyor. Ne yazık ki, Müslüman sandığımız bir kısım Arap devlet başkanları da Yahudilerin değirmenlerine su taşıyıp, Filistinlileri arkadan hançerliyorlar. Yahudilerin esas maksatları; Mescid-i Aksa’yı yıkmak ve yerine kendilerine özel bir mabet yapmaktır. Yıllar önce bu konuyu merhume Münevver Ayaşlı vesikaları ile bakınız nasıl anlatıyor, birlikte okuyalım: “Yahudilerin siyasi, milli ve dini idealleri ve esas gayeleri, Mescid-i Aksa’yı yıkmak ve yerine büyük Yahudi mabedini kurmaktır. Bu Siyonistlerin, Siyonizm kadar eski bir istekleridir. Şöyle bir atasözleri vardır: “Siyonizm Kudüs’süz olmaz, Kudüs de eski Yahudi mabedi olmadan Kudüs olmaz.”. Bu istekleri Yahudiler hiçbir zaman saklamayıp, fırsat düştükçe daima Yahudi liderler tarafından açıklamışlardır.”

ŞİMDİ VESİKALARI KONUŞTURALIM:

1) İngiltere’nin, Filistin Askeri Valisi General 1. Boiz’e Temmuz 1920 tarihinde Filistin Hahambaşı Abraham Isaac Kook ve Siyonizm Teşkilatı İkinci Başkanı Haham Ussi Chkin müştereken bir rapor veriyorlar ve Mescid-i Aksa’nını yerinin Yahudilere ait olduğunu söyledikten sonra, İngiltere hükümetinden ve İngiltere işgal kuvvetlerinden Mescid-i Aksa’nın kendilerine teslimini istemişlerdir.

2) Romanya Hahambaşı Abraham Rosenberg 20 Kasım 1930 tarihinde Filistin Büyük Müftüsü Seyyid Emin El-Hüseyni Hazretlerine bir mektup göndermiş, mektupta Mescid-i Aksa’nın Yahudilere teslimini istemiş. Aynı mealde bir mektup da Filistin İşgal Kuvvetleri Komutanlığına göndermiştir.

3) 1922 senesinde o zaman İngiltere hükümet üyelerinden olan, evvelce Sir Alfred Mond, sonra da Lord Melchett olan kimse, resmen şöyle bir konuşma yapmıştır: “Büyük Yahudi mabedinin tekrar ihya edileceği gün pek yakındır. Mescid-i Aksa’nın yerine, eski Süleyman Mabedi’nin yeniden inşası, hayatta en büyük emelimdir.”. Bu nutku protesto eden Filistin Büyük Müftüsü Emin El-Hüseyni Hazretlerine, İngiltere’nin Filistin üzerindeki manda hükümeti şöyle bir mektup göndermiştir: “Filistin Büyük Müftüsü Seyyid Emin El-Hüseyni Hazretleri. Zatı alileri ile görüşmelerimizde ve sizin yüksek komiserlik nezdinde Mescid-i Aksa hakkında, Sir Alfred Mond’un açıkça Yahudi mabedinin, Mescid-i Aksa’nın yerine yapılmasını isteyen talebini protesto etmiş idiniz. Bu hususta Londra’dan alakalı mercilerden aldığımız cevabı zatı alilerine bildiriyoruz. Alfred Mond isteklerini tekrarlıyor ve diyor ki: “Filistin’in tekrar, bütün dünya için, dini ilhamlar verecek bir yer olacağına inanıyorum. Ve Mescid-i Aksa’nın yerine yine bir Yahudi mabedinin kurulmasını görmek hayatta en büyük emelimdir. Bunu resmen tekrarlıyorum.”.”.

4) Yahudi lideri ve Ağlama Duvarını Koruma ve Muhafaza Etme Derneği Başkanı Klosner 6 Ağustos 1929 tarihinde “Palestine Weekly” dergisinde yazdığı bir makalede: “Mescid-i Aksa, eski Yahudi mabedinin yerine yapılmıştır, binaenaleyh, bu yer bize aittir demektedir” demiştir.

5) 18 Ağustos 1929 Kudüs’te intişar eden günlük “Dowar Hayoum” gazetesinde, Kudüs Hahambaşı Isaac Kook, şöyle yazmaktadır: “Yahudiler bütün dünyaya, milli idealleri için ne kadar fedakarlıklara katlandığını göstermişlerdir. Eski Yahudi mabedinin ihyası ve tekrar inşası için canlarını bile feda etmekten çekinmeyeceklerdir.”.

6) Hemen hemen bütün Yahudi liderler, kendilerine “Kudüssüz Siyonizm olmaz, Yahudi mabedsiz de Kudüs olmaz” tekerlemesini kendilerine slogan edinmişlerdir.

7) Filistin Hahambaşı 1948 senesinde, bir konuşma yapmış ve demiştir ki: “İsrail’in başkenti Tel-Aviv değildir. İsrail’in başkenti Kudüs olacaktır, zira Yahudi mabedi Kudüs’tedir. Ve Siyonizm, yanlı bir dini teşkilat değildir. Dini-siyasi bir teşekküldür.”.

Şimdi Kudüs Yahudilerin eline geçtikten sonra, ancak resimlerde görebildiğimiz, Mescid-i Aksa’ya ve diğer İslam’ın mübarek yerlerine çekilen Yahudi bayrağı değil, bunlar dini birer bayraktır. Yukarıda takdim ettiğimiz vesikalar ve şimdi resimlerde görmekte olduğumuz üzerlerinde İsrail bayrağı sallanana minarelerimiz, Mescid-i Aksa hakkında Yahudilerin caniyane gaye ve emellerini açıklamaktadırlar. Ayaşlı, yazısının giriş paragrafında şöyle diyordu: “Efendim, böyle büyük ideal ve gayeler, dünden bugüne mantar gibi olmuyor. Muhakkak çok uzun ve meşakkatli yollardan geçmek ve senelerce çok zekice kurulan planları tatbik etmek neticesi elde ediliyor (Tohum Dergisi, Şubat 1969, Sayı 36, Sayfa 6-7).

İslam devletlerinin birçokları maalesef büyük uyku ve basiretsizlik içinde. Başta Türkiye olmak üzere az sayıda da olsa Kudüs için mücadele eden liderleri ve Müslümanları tebrik ederken, koşar adımlarla Siyonizm’in değirmenlerine; makam, mevki, saltanat için su taşıyarak Kudüs ve Filistin davasına ihanet eden liderleri de telin ederiz. Unutmayınız daha yakın geçmişte Irak halkı hürriyet ve demokrasi diyerek Saddam’ı devirmişti ve ABD’nin Coni’lerini alkışla karşılamıştı. Peki, Irak’a huzur, demokrasi, gerçek manada hürriyet geldi mi? Afganistan’a, Pakistan’a, Yemen’e, Suriye’ye, Libya’ya bakınız… Hep aynı oyun oynanmak isteniyor. Dün Bağdat ve Hicaz demiryolunu o günün zor şartlarında yapan, o beldelere yardımlar gönderirken sürre alayları tertip eden Osmanlıyı yine aynı Arap milleti arkadan vurmamış mıydı? Hz. Allah’ın (CC) Kur’an-ı Kerim’de kâfirlerle dost olunamayacağını açık açık bildiren ayeti kerimeleri varken, bir kısım Arap liderlerinin sırf saltanatlarını sürdürebilmek için Siyonistlerle iş birliği yapmaları kesinlikle kabul edilemez. Bu yaptıkları bütün dünya Müslümanlarına, İslam’a, Kudüs-i Şerif’e en büyük ihanettir. Tarih beyaz saraylarda gülerek Filistin’e ihanet pozu verenleri hiçbir zaman affetmeyecektir. Allah’ın (CC), meleklerin ve bütün canlıların lanetleri bunca Müslüman kanı aktığını görmezden gelip bu ihanetler için imza atanlara lanet edecektir. Nemrut ve Firavun nerede? Hz. Musa (AS) nerede? Ebu Cehil, Ebu Leheb nerede? Hz. Muhammed Mustafa (SAS) nerede? Elbette ki, bu mülkün bir sahibi vardır. Vakti gelince herkesin mükafat ve cezasını mutlaka verecektir. Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler. Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

hhh

Bos laf etmissin bati okuyor kendini gelistiriyor afrikali ve islam ulkeleri gibi her seyi allah yararti deyip bos gecirmiyor gunlerini

Can

Bati da ikiyüzlü biz ise cok mu hirliyiz. Bati para bastirinca denizden gecisleri bicak gibi kestik ve kacakcilara göz actirmadik. Belki aylan da ölmezdi. Ayrica mart ta mültecilerin kolay gecis olabilen bulgar sinirina degil nehir olan yunan sinirina yigdik. Yani müslüman mülteciler akp nin umurumunda degildi siyasi baski araci ve icisleri malzemesi olarak kullandik. Ve ayrica TR de iltica hakki diye bir kavram sirf avrupa ülkelerinden gelenlere var asya afrika dan gelenlere sirf gecici mülteci statüsü ve zayif haklari var. Modern Iltica sistemimiz yok yani neden acaba.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23