• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Sandıkçıoğlu
Ali Sandıkçıoğlu
..
TÜM YAZILARI

Acılar üzerinden siyaset yapılır mı?

07 Ağustos 2021
A


Ali Sandıkçıoğlu İletişim: [email protected]

Son günlerde ülkemiz ne yazık ki bir yangın felaketi yaşadı. Birçok vilayetimizin değişik yerlerinde bir anda nedense yangınlar çıktı. Henüz kesin bir bilgi elde yok ancak yine de bu yangınlardan teröristlerin kokusu geliyor. Emniyet ve istihbarat elemanlarımız inşallah yakında bu sır perdesini çözeceklerdir. Allah korkusu olmayan, vicdanları kararmış, beyinleri ise vatan düşmanlarına satılmış, dış düşmanlarla beraber Türkiye’nin önünü kesmek için ellerinden gelen alçaklıkları yapmaktan geri kalmayan vatan düşmanları, bebek katilleri ülkemizin birçok yerinde acılar yaşanırken kendileri bıyık altı gülmekte, hatta ciğerimiz mesabesinde olan ormanlarımızın yanmasında, yüzlerce tür masum hayvanın ormanda yanarak can vermesinde, binlerce ehil hayvanın telef olmasında, evlerin, tarlaların, seraların yanıp kül olmasında zerre kadar olsun vicdanları sızlamayan insanlar… Siz insanlıklarını kaybetmiş, kandan, kinden, masum insanlara eziyet etmekten, dini celili İslam’a, bayrağa, vatana ihanet etmekten zevk alan Kur’an-ı Kerim’in “Belhum edal” diye tarif ettiği “Belki o insanlar hayvanlardan da daha aşağıdırlar” beyanına göre hayvanlardan daha da aşağısınız. Değerli okuyucu kardeşlerim, hepinizden özür dileyerek söylemek isterim ki bir atasözümüz var: “Köpek yediği kaba pislemez” diye. Bu zavallı yaratıklar kendi doğup, büyüdükleri, belli yaşlara geldikleri ülkemizi yakıp, yıkmaktan bile geri durmuyorlar. Yani yemek yedikleri kaba pisliyorlar ki, işte bunlar “Belhum edal” olanlardır. Bunlar dün “mandacı” olmak isteyenlerin çocukları veya torunlarıdır. Ülkemizi dış güçlere peşkeş çekmek istiyorlar.

Değerli kardeşlerim, bu yazıyı hazırlamaya çalışırken iki dönem milletvekilliği yapmış bir dostumdan (isim mahfuz) bana bir video geldi. Bir aşağılık kadın: “Ateşin çocukları” diye konuşuyor, ülkemizdeki yangınları savunuyor. Kesinlikle onun Türk ve Kürt kardeşlerimizle uzaktan yakından bir alakası yoktur. Olamaz da. Türk kanı taşıyanlar, Kürt kanı taşıyanlar insan olanlar böyle alçaklığı yapamaz ve savunamazlar… Bu alçak kadın sesi çıktığı kadar bağırıyor: “Elinize çakmağınızı alın ve yakın.” Ne garip ki, başları örtülü, belki ibadetlerini yapan kandırılmış veya tertiplenmiş bir kısım hanımlar da (sözde Kürt) onu alkışlıyor. İnsan olan böyle bir şey yapabilir mi? Söyleyebilir mi? Siz hiç dağdan yırtıcı bir hayvanı eline çakmak veya kibrit alarak kendi yaşadığı ormanları yaktığını gördünüz mu? Duydunuz mu? İşte bu yaratıklar o hayvanlardan daha aşağıdır. Affedersiniz bir yerde bir köpek ölüsü ile karşılaşınca nutuk atanlar, poz üzerine pozlar veren hayvanlar cemiyetine mensup baylar ve bayanlar nerelerdedir? Bu kadar hayvan yangın sebebi ile yanıp, telef olurken bu bizim hayvan severler(!) nerede? Neden olaylara kör ve sağırlar? Neden sesleri çıkmıyor? Ahkâm üzerine ahkâm kesen mesleki kuruluşlar, çevreci dernekler nerelerdesiniz? Taksim’de üç ağaç için kıyametler kopartan çevreciler!) nerede? Neden sesiniz çıkmıyor? Bu tip insanlara asla merhamet olmaz. Fatih Sultan Mehmet Han Hazretlerinin meşhur sözü var: “Ormanlarımdan bir dal kesenin başının keserim.”. Ormanlarımızı yakanlar şayet tespit edilebilirse onlara merhamet etme asla olmasın. Cezaları ne ise verilsin. Eskiden doğduğumuzda birçoklarımızın yattığı beşikler ağaç değil miydi? Yemek yerken kaşığımız, yerde açılan soframız, okulda kalemimiz, defterimiz, oturduğumuz sıralar hepsi ağaç değil miydi? Birçoklarımızın evleri, çatıları, kağnılarımızın tekerlekleri ağaç değil miydi? Şimdi vicdansızlar acımadan ormanları yakıp kül ediyorlar! Burada ağaçla alakalı kendi şiirimden birkaç dörtlüğe yer vermek isterim:

Bazen tırmık olup bahçemi sürdün,

Bazen teker olup çok yükler çektin,

Bazen kazma, küreğime sap oldun,

Benim sevgili ağacım…

 

Bazen tevazu ile ateşte yandın,

Kendin yanar iken aşım pişirdin,

Bazen yel değirmenime pervane oldun.

Benim sevgili ağacım.

 

Severim ağacı hikmetli çünkü;

Sonunda tabutun çekecek yükü.

Ağacın altında almış biatı,

Alemler Sultanı Muhammed nebi.

 

Ormanlarımızı yakanları, yakmaya teşvik edenleri lanetlerken bir kısım siyasetçilerimizin hâlâ acılar üzerinden siyaset yapmaya çalışmalarını şiddetle telin ediyorum. Bir kısım siyasetçiler siyaset yapıyorum diye: “Bir ayağın üstünde bin yalan söyler, bunu en büyük zekâ ve deha sanır. Milli vahdeti bozanlar bunlar, içtimai hayatımıza muzır mikroplar gibi illet saçanlar bunlar, öz milletini ve onun asil ananelerini inkâr edenler bunlar, fukaranın kuru lokmasına göz dikenler bunlar, çalanlar, çırpanlar bunlar, karaborsacılar bunlar ismet ve iffeti parçalayanlar bunlardır.” Böyle bir günde insan siyaset yapar mı? Hele bir siyasi partinin milletvekili milyonlarca insanın gözü önünde eskilerimizin tabiri ile yumdu gözünü, açtı ağzını. İktidarı tenkit etmek için gaza bastıkça bastı. Sözde siyaset yaptı. Bu sayın siyasetçilerimiz ecdadımızın “Kanı kanla yıkamazlar. Kanı su ile yıkarlar.” atasözünü hiç mi duymadılar? Affedersiniz bir başka atasözünde: “Keçi can derdinde kasap yağ derdinde” derler. Onlarca yerde yangın var bizimkiler uçaklara takılıp kaldılar… Eski idi, yeni idi, kim aldı neden aldı? Sizler Kıbrıs çıkartmasında kendi gemimizi kendimizin batırdığını unuttunuz mu? Elbette ki, hükümetin esikleri olabilir. Ülkemizde olan bu yangınlar milli bir felaket. Hükümet değil devletin meselesi. Meclis içi ve meclis dışındaki muhalif siyasetçilerin tek yapacakları iş bu yangını nasıl söndüreceğimize odaklanmaktır. Bu musibet atlatılır. Ondan sonra eksiklerimiz neler idi? Neleri yapamadık, üzerine tenkit temenni ve istekler sıralanır. Vatandaşın evi, malı, mülkü yanmış, acı ve ıstırap içinde kıvranırken birilerinin hâlâ acılar üzerinden siyaset yapmaları en azından ayıptır. Enfal süresinde yer alan bir ayeti kerimenin meali ile yazımı bitirmek isterim: “Allah’a ve peygambere itaat edin, sakın birbirinizle çekişmeyin, yoksa yılgınlığa kapılırsınız sonra zayıflarsınız, cesaretiniz sönüverir.  Zor durumlarda ve her türlü sıkıntılara karşı dirençli olun. Şüphe yok ki, Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Enfal 46). Evet, ülkemiz zor ve sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Bütün vatandaşlarımıza ve siyasetçilerimize düşen görev birbirilerimizle çekişmeyi bırakıp ülkemizin çıkarı ve geleceği için birlik ve beraberlik içinde olmaktır. Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz.

 

ÖZÜR:

Geçen haftaki yazımda teknik bir arızadan dolayı bazı cümlelerim bitişik olarak çıktı. Bütün okuyucu kardeşlerimden özür dilerim.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Sor sor

Senin müdür aliye sor ..hemyapiyor hemde çok düşük ahlak seviyesinden yapıyor.....kendisi gibi düşünmeyenler için, bir gün olmazsa ikinci gün mutlaka gay lezbiyen homo LGBT  lolita iftiralarından birini atıyor.....sahi SAYIN yazar,aramızda kalsın, bi soru sorayim , bu adam bukelimeleri hiç ağzından düşürmüyor...konulari yorumlamak için bilgi, zeka seviyesinde eksikmi var, yoksa rakiplerine söylediği bu iftiralardan birine sahipmi?

Filinta

Üstad, bu insanlara soluduklari hava bile haramdir...Hiçbir kutsallari kalmamiş.. İnsanliktan çıkmış zavallilar...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23