Umud Sumud

Umud Sumud

Ali Akben

Değerli okurlarım, Filistin devletini tanıma yarışına giren batılı ülkelerin hâlâ ipe un sermekle meşgul olduğunu düşünenlerdenim.

İki yıla yaklaşan soykırımda acımasızca katledilen masum sıvil halkın akıtılan kanını durdurmak için söylem olarak dahi ağzını açmayan ya da açamayan batılı ülke liderlerinin birkaçı hariç diğerlerinin timsah göz yaşlarının samimiyetten ve insaniyetten çok uzak olduğunu görmemek için ya kör ya sağır ya da aklın yapay zeka ile dumura uğratılmış olması gerekir.

Medya soysuzlarının kirleterek yalan dolan arenasına çevirdiği sosyal medya mecralarında aklı selimini kaybetmemiş hesaplardan yapılan paylaşımlardan da anlaşılıyor ki, hiçbir kötülüğün üstünü örtmek mümkün değil.

Ne Epstein, ne kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıklar ne de zevahiri kurtarma adına atılan hain ve alçakça adımlar hepsi yeri ve zamanı geldiğinde sahibini rezil etmek için pusuda bekliyor.

Netayahu kâfirinin açık ve gizli tehditlerinin hatta pervasızca yaptığı açıklamaların satır aralarından anlıyoruz ki, kimini para ile, kimini şantaj montaj ile kimini de makam mevki ile etkisiz eleman hâline getirmiş.

Bu gürüha sarı gavuru, ABD senatosunu ve hatta anlı şanlı(!) yayın kuruluşlarını dâhil etmek mümkün.

Ortadoğunun sınırları cetvelle çizili irili ufaklı halkı müslüman devletçiklerinin başkanlarına yakın geçmişte “oturun oturduğunuz yerde “ diyerek tehdit etme cüretini kendinde bulan Netanyahu kafiri , bugüne kadar devletimizi tehdit etme cüretinde bulunamadı.

Son günlerde cami duvarına yaklaşan köpek gibi davransa da daha ilerisine cesareti şimdilik yok.

Şimdilik diyorum.

Çünkü 1998 yılında merhum başbakan Mesut Yılmaz ile bir diyaloğundan günümüze atıf yaparak cumhurbaşkanımızı hedef tahtasına koymaya çalışmasını manidar buldum.

Bu hatırlatmanın Katar saldırısından hemen sonra gündeme getirilmesinin de bir anlamı var.

Katar’da peydahladığı tezgah hiçbir teamülle bağdaşmazdı ama insan kasabı kahpe bunuda yaptı. Katar’ın güvencesi altındaki Hamas barış heyetine alçakca, kalleşce saldırdı.

Ülkemizin gururu gözbebeğimiz ve uzaklardaki gözümüz kulağımız olan MİT tarafından bozulan bu hain tuzaktan sonra zaten olmayan prestijinin çamura batmasının asabiyeti ile içinde biriktirdiği kinini önümüzdeki günlerde Gazze sahiline ulaşacak Sumud filosundan çıkarmak isteyecek ve dahada çirkefleşecektir.

Dünya devletlerinin ortak kuruluşu olan BM’nin durduramadığı bu gözü dönmüş yaratığın hakkından dünya milletler topluğuğu gelecek gibi.

Sumud filosuna katılma şansı elde eden elliye yakın ülke vatandaşı aktivist ; din, dil, ırk ve millet ayırımı olmadan tek yürek olarak zulmün merkezine doğru hızla yol alıyor olması yeni bir umut ışığımız .

Dünya milletler topluluğu da şehirlerin meydanlarında ve sahillerinde toplanarak filonun sağ salim Gazze’ye ulaşmasını ve ordaki zulmün, açlığın, yokluğun yoğurduğu insanlarla kucaklaşacak aktivistlerin sevinç gözyaşlarına şahitlik yapacaklar.

Son umut Sumud.

Bu son umudu da elinin tersiyle iter ve dediğim dedik derse ki der. İşte o zaman dananın kuyruğu kopar. Zalimin zulmüne mazlumun ahına Allah’ının gazabı gelir.

Tarihte örnekleri çok olan evrensel bir gerçekik bu.

Dayanılması mümkün olmayan insanlıktan nasipsiz ve orantısız zulme karşı evleri barkları başlarına yıkılsa da dimdik ayakta duran, açlığa susuzluğa ve her türlü olumsuzluğa rağmen vatanımı terk etmem diyen kahramanlara ve onların koruma meleği Hamas’a selam olsun.

Allah’ım, sen zayıfların Rabbisin ve bizim yardımcımızsın. Allah’ım, bu azamet ve şerefle, rahmetin ve kudretinle Filistin ve Gazze’deki kardeşlerimize destek ve yardım eyle ve korkularını güvenliğe çevir. Allah’ım, Filistin ve Gazze halkına zafer, şeref, üstünlük, güç ve devamlılık bahşet.

Men Sabera zafera.

Bu haftalık da bu kadar.

Kalın sağlıcakla.