Sarı gâvur
Sarı gâvur
Ali Akben
ABD seçimlerini ikinci kez kazanan Trump’ın ipe sapa gelmez açıklamaları ile ilgili medya soysuzları hep bir ağızdan ulu orta zırvalarla ortalığı karıştırmaya çalışmalarını anlamak mümkün değil.
2017 yılında seçimleri kazandığında yazdığım bir makalede lakabına sarı gâvur demiş ve gâvurdan dost olmayacağının altını çizmiştim. O günden bu güne köprünün altından çok sular aktı ama bizim sureti yerli ama şirreti gâvur olanlar, ikinci Trump döneminden yeni beklentiler peydahlayınca düşüncelerimi paylaşmak istedim.
Sarı gâvurun zırvaları arasında olan Gazze’yi ilhak fikrine sırf Erdoğan düşmanlığından dolayı sıcak bakanlar var. Ana muhalefet partisinin kalesinde sarı gâvurun bu çıkışını protesto etme fikrinin de farklı bir amacının olduğunu düşünmüyorum. Bu eyleme izin verilmemesinin sebebi de bu olsa gerek.
Dünyayı yaşanmaz hale getirecek uçuk abuk sabuk fikirlere karşı birlik ve bütünlük içerisinde tek yürek olmamız gerekirken gâvurdan medet ummak olsa olsa devlet düşmanlığı olur.
Amerika’nın başına bela olacak sarı gâvur hızını alamadan böyle giderse Amerika’yı yıkmak için gelmişçesine saçma sapık kararlara imza atmaya tam hız devam edecek.
Bu hızla giderse toslayacağı kayanın büyük olma ihtimali de yüksek. Varsın toslasın ama özellikle gelişmekte olan ülkelere ciddi zararlar verecek gibi.
Dünya giderek daha zor yaşanır hale geliyor. Aklıselim yerine zorbalık ve orman kanunları geçerli olmaya doğru evrildikçe, tüm insanlık gibi ülke insanımız da bu zorluklardan etkilenecek.
Böyle zor bir dönem her zamankinden daha fazla birlik ve bütünlük içinde olmamızı gerektirirken, ülkeyi ortadan ikiye bölmeye ve fitne ateşini harlamaya yeminli güruh gece-gündüz var hızı ile yalan-dolan dedikodu yaymaya devam etmede inadım inat dememeli ve bindiği gemiyi batırmaya çalışmamalı.
Yaşadığımız coğrafya tarihin her döneminde çalkantılı olmuş, içimizde hadimler, hainler, mazlumlar, zindeler farklı dil din ve ırktan insanlarla yaşamışız. Durum böyle olunca da kaos ve kargaşa için malzeme bulmakta zorlanma olmamış.
Geçmişte farklı farklı isimler kullanılarak birlik hamurumuzu sulandıranlar uzunca bir süredir Suriyeliler üzerinden aynı haltı işlediler şimdilerde Suriye meselesi kısmen hallolunca yeni malzeme hemen üretildi.
Şimdi de teğmenler.
Üç-beş kendini bilmez subay adayı bozuntusunun yaptığı hadsizlik üzerinden vur patlasın çal oynasıncı medya soysuzları ha bire atıp tutarak Atatürk adını da kirleterek ha bire pislik yaymakla meşguller.
WhatsApp paylaşımlarında ne haltlar yenmiş, ne tehditler yapılmış, ülkemiz adına nasıl cinayetler peydahlanmış, kimler hedef tahtasında, havada vuruşturarak ses çıkarttıkları kılıçları ile kimleri doğrayacaklar vs…
Her şey ayan beyan ortada, tam bir diktatörlük manifestosu, ama bizim okuryazar okuma ve anlama özürlü. Malum karıştırıcı güruh için bunların hiçbir önemi yok.
Bu sapkınlara sadece hak vermiyorlar daha beterini hakkedenler peydahlayıp bir an önce ortalığı karıştırıp yeni geziler olmalı diyerek sapık algılar oluşturma çabasındalar.
Sanki geçmişte kahraman ordumuzun içine böyle sapkın kafalar hiç girmemiş ve on yılda bir darbe yaparak ülkemizin geriletilmesinden rol almamış, 15 Temmuz darbe girişimi ile ülkemizi üç hatta dört parçaya bölmeye yeminli kesimin piyonluğuna soyunup gazi meclisimizi bombalayıp halkın üzerine bomba yağdırmamış sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi görenler olduğunu görünce pes yahu demekten kendimi alamıyorum.
Devletimizi çökertmeye çalışan gezi güruhunun yediği herzeler de yenilir yutulur değildi. Nereden cesaret almışlarsa öyle bir talep zinciri vardı ki, muvaffak olsalardı bugün çekilmezliği tescilli İstanbul trafiği kesin olarak durur ve toplu trafik cinayetleri işlenirdi.
Asrın depreminde, ülkemiz ormanları cayır cayır yanarken, bu güruh görevde ve var güçleri ile ülkemizi batırmak için çalışmış ve ha bire dışarıdan gelen talimatlara iş birliği içinde beşinci kol faaliyetinde bulunmuşlardı.
Kökü kömeci, soyu sopu karışık bazı sanatçıları da bu kötücül eylemlerde kullanmışlardı.
Bu güruha son günlerde yeni bir umut, İstanbul’un başına büyük bir bela olan İBB başkanının yaptığı hadsiz açıklamalardan menkul hukuki süreç.
Adam çok mutlu. Çünkü yalanları ile cambaza bak diyerek hem gündem oluyor, hem de gündemde kalmayı beceriyor.
Reklamın iyisi kötüsü olmaz diyor.
Yalan üzerine kurduğu kartondan güçten kaynaklı zehrin etkisi ile ha bire konuşuyor. Deprem bekleyen bir ilin başkanı olduğunun farkında bile değil. Trafik durmuş, denize akıtılan lağımla müsilaj ciddi sorun haline gelmiş, suya lağım karışıyormuş, toplu taşıma bile iflasın eşiğindeymiş adamın umurunda değil.
Cumhurbaşkanı olma sevdası sadece İstanbul’u değil kendini de mahvedecek farkında değil.
Şimdi son umudu, ceza alarak mağdura oynamak ama bu millet aklını peynir ekmekle yemediyse seni başkan yapmaz.
Bilir ki ipini tutanlar duruma göre oynatıp gerenler ve kapalı kapılar arkasında hesap yapanlar var.
Bilir ki, İstanbul’u yönetmekten aciz birisi yeni Türkiye’yi, yönetemediği İBB’yi batırdığı gibi batırabilir.
Eski Türkiye refleksleri giderek zayıflayıp öncülerinin gücü de azaldıkça ülkemiz bölgesinde kazandıklarını dünyaya hissettirmeye başlayacak.
Bölgemizi cehenneme çevirenler eskisi gibi dediğim dedik çaldığım düdük diyemeyecek.
O günlerin çabuk gelmesini ve yaşayıp görenlerden olmamızı temenni ediyorum.
Bu haftalık da bu kadar.
Kalın sağlıcakla.