• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Varol
Ahmet Varol
TÜM YAZILARI

Sudan’da darbe kargaşası

24 Eylül 2021
A


Ahmet Varol İletişim: [email protected]

Sudan’da iktidarı elinde bulunduran yarı cunta hükümeti, 21 Eylül Salı sabahı bir darbe teşebbüsünü bastırdığını açıkladı. Bu konu Türkiye medyasında gündeme getirilmekle birlikte çok fazla üzerinde durulmadı. Ancak Arap medyasında bayağı bir gündem oluşturdu. Darbe teşebbüsünün ardından, halen iktidarı elinde bulunduran yarı cunta yönetiminin askeri kanadı ile sivil kanadı arasında bazı tartışmalar da gündeme geldi. 

Tabii, olayın arka planını henüz yeterince bilmiyoruz. Sadece resmi organların kamuoyuna açıkladığı bilgilerden medyaya yansıyanların ortaya koyduğu gelişmeleri biliyoruz. Ama bu gelişmeler etrafında birtakım sorular sorma hakkımız da mevcut. 

Salı sabahı, Sudan’daki devlet televizyonu normal yayınını keserek darbe teşebbüsü haberini kamuoyuna duyurdu. 

Bu konudaki tahlile bir fıkra ile başlayalım. Adamın biri hırsızlığın yaygın olduğu bir şehirde yaşıyormuş. Bir gün sabah çıkıyor yine bir şeyler çalıyor. Sonra otobüse binip evine dönmek isterken, çaldıklarının tümünü başka birisine kaptırıyor. Eve dönünce hanımı; “Ne kadar kazanabildin?” diye soruyor. Adam da; “Bugün sadece maliyetine çalıştık.” diyor. 

Sudan’da şu an iktidarı elinde bulunduran yönetim her ne kadar, kitlesel eylemlerin başını çekenlerle anlaşmış olsa da iktidarı meşru yollarla değil darbe yoluyla ele geçirmiştir. Darbeciler uzun bir süre, halk ayaklanmasının başını çeken sivil liderlerle pazarlık yaparak iktidarı paylaştılar. Bu yolla ülkede bir yarı cunta yönetimi siyasi hakimiyeti ele geçirdi. Böylece adamlar çaldıkları siyasi iktidarı sivil başkaldırıyı yönetenlerle paylaşarak en azından yüzde elli kâr etmiş oldular. Eğer ki iddia ettikleri darbe girişimi olduysa onların başarılı olmaları durumunda çaldıkları iktidarı başka bir hırsıza kaptırmış olacaklardı. 

Gerçi onların çaldıkları iktidarın temelinde de bir askeri darbe vardı. Bunların çaldığı siyasi iktidarın temeli de 1989’da gerçekleştirilen askeri darbeyle atılmıştı. Sonrasında darbenin lideri Ömer El-Beşir bir sivilleşme süreci başlatarak seçimler yaptırdı, ama darbenin gölgesinin devam ettiği ortamda gerçekleştirilen seçimler yeterince güven verici değildi. Sonrasında El-Beşir sürekli seçilerek iktidarı elinde tuttu. En sonunda en yakın çevresindeki komutanların gerçekleştirdiği darbeyle 11 Nisan 2019 tarihinde iktidarı yeni nesil cuntacılara teslim etmek zorunda kaldı. 

Son darbe teşebbüsünde bulunanların da eski yönetime yakın kişilerden oluştuğu iddia edildi. Eğer söylenenler doğruysa demek ki, eski iktidarın ortakları silah zoruyla ellerinden alınan iktidarı geri almaya teşebbüs ettiler, ama başarılı olamadılar. 

Yarı cunta yönetiminin liderleri teşebbüse çok sert bir şekilde tepki gösterdi ve darbeye kalkışanları “isyancılar” diye niteleyerek ağır ithamlarda bulundular. Tabii söyledikleri her şeyi aynı zamanda kendi geçmişleri dolayısıyla bizzat kendileri için de söylemiş oluyorlardı. Yani darbe teşebbüsünde bulunanlar için yaptıkları tanımlamalar ve nitelemeler kendileri için de bire bir oturuyordu. 

Uluslararası mekanizma ve bu arada Arap dünyasındaki dikta rejimleri de darbe teşebbüsünü kınayan açıklamalar yaptı. Ama, bundan önceki yönetimle suları düz akmadığı için ona karşı gerçekleştirilen darbe kendilerini memnun etmişti. 

Darbe teşebbüsü sonrasında Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdülfettah Burhan’ın siyasi bölünmeler karşısında askerin yetki sahibi olduğunu ima eden birtakım açıklamalar yapması ise yarı cunta yönetiminin sivil tarafını rahatsız etti ve bu tür açıklamaların geçmişteki darbeler tarihine hükmeden anlayışın bir devamı olduğunu dile getirdiler. Sivil tarafı oluşturan yöneticiler bu tür açıklamaların ve askerin vesayetini öne çıkaran tavrın geçiş süreci açısından da doğrudan bir tehdit oluşturduğuna dikkat çektiler. 

Burhan, askeri mekanizmaya ait bir mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada darbe teşebbüsünü askerlerin bastırdığına dikkat çekerek ülkenin askeri mekanizmanın koruması (vesayeti) altında olduğunu iddia etmişti.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Okur

Nedense hep müslüman ülkelerde darbeler olur. Katoliklerin başkenti vatikanda hiç darbe olduğunu duymadım. 
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23