• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Şanlıdağ
Abdullah Şanlıdağ
TÜM YAZILARI

Siyaset gerçekten zor bir sanat..

06 Temmuz 2020
A


Abdullah Şanlıdağ İletişim: [email protected]

Bir gazeteci olarak siyaseti, gelip giden iktidarları 30 yıldır takip ediyorum. Siyasetin artı ve eksilerini, insandan alıp götürdüklerini ve vefasızlık taraflarını anlatacak değilim. Belki bir gün ilerde bu konuyu kitaplaştırabiliriz. 

Anlatmak istediğim konu başka. Adına “İstanbul Sözleşmesi” denen kadına yönelik şiddetin önlenmesi için atılan adımdan Türkiye’nin dönmesi isteniyor. Eğer meseleye bu cepheden bakarsanız, sanki Ak Parti kadına şiddet taraftarı gibi görülebilir. Yok ama aileleri parçalayan 6284 sayılı yasayı iyi irdelerseniz, siyasilerin zor bir sınavdan geçtiklerini söyleyebiliriz. Serzenişin ilk başladığı sıralarda Reis, “İstanbul Sözleşmesi nas değildir. Bizim için ölçü değil” demişti.

Sözleşmeye tepki arttı. Eskiden aile içi kavgalarda; aklı selim, uzlaştırıcı kimseler araya girer, karı ile kocayı barıştırırdı. Böylece aile yıkılmaz, çatı devam ederdi. Aileye polis dahil edilince şiddet yanlısı erkek daha da hiddetlendi ve bırakın şiddeti cinayet bile işlemeye başladı. Uzaklaştırma kararı yiyen erkek, evine gidemeyince deliye döndü. Toplumda bu tür uç örnekler artmaya başlayınca tepkiler de çoğaldı. Boşanmalar arttı. 6284 kapsamında; kadının en küçük şikayetinde dahi babalar evlerinden en az 1, en fazla 6 ay uzaklaştırılıyor. Şikayetlerde şiddetin meydana geldiğine dair belge aranmıyor. Şikayetçi kadının beyanı esas kabul ediliyor. Tek taraflı beyan ve şikayetler; ailede kolluk gücüyle bir süre şiddeti önlese de bu tür pansuman tedbirlerle şiddeti çözemezsiniz. Reisin “nas değil ya” dediği Batı normları, bize uymaz. Bu gömlekler bize dar gelir. Ailenin temelini korumak istiyorsak nas olarak İslam’ın ilkelerini örnek alalım. Müslüman Türk toplumunun gelenek ve göreneklerine uygun yasalar çıkaralım. Bu sözleşmenin eşcinsellere de özgürlük alanı açtığı dillendiriliyor. Sapıklık ve fıtrata saldırı, özgürlük alanına dahil edilemez. Eşcinsellik aile yapımızı dinamitliyor. Bu sektörün sermayesi nereden geliyor dersiniz? Neyse.. 

Bu sözleşmeye neden gerek duyuldu? Hatırlanacağı üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye’yi bir kadının şikayeti ile mahkum etmişti. Kocasından şiddet gören kadın Türk devletinin kendisini korumadığını ifade ederek AİHM’e dava açtı. Mahkeme kadını haklı buldu ve Türkiye’yi tazminata mahkum etti. Tabii Türkiye tazminattan ziyade Avrupa nezdinde kendi vatandaşını aile içi şiddete karşı koruyamadığı için mahkum cezası yedi. Bu daha ağırdı. Türkiye de Avrupa Konseyi’ne bizden bir temsilci göndererek uluslararası bir sözleşmeye ilk adımını atmış oldu. Uzun bir süreç sonrası Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” şekillendi. Sözleşmeyi ilk biz imzaladık.

Ak Parti’nin 18 yıllık siyasi hayatı var. Sosyolojik tabanın zamanla beklenti ve talepleri artınca, elbette buna duyarsız kalması beklenemez. Sosyolojik tabanı sadece muhafazakarlar oluşturmuyor. Partinin tabanında tüm dünya görüşünden renkler var. Bu da normal. Ak Parti içinden iki tane parti doğdu. Birisi liberal, diğeri muhafazakar çizgide ilerliyor. Seçimlere çok bir süre yok. Şimdi Ak Parti, tabandaki muhafazakar motor gücü denilebilecek Milli Görüş eksenindeki seçmenle yenilikçi, çağdaş tabanını gözetmenin yollarını arıyor. Bir taraftan muhafazakar tabanını yeni partilere kaptırmak istemiyor, diğer taraftan da sosyolojik tabanın beklentilerini gözetmek durumunda kalıyor. Mütedeyyin tabanı kaybetmemek için sözleşmeden feragat edilir mi bilemem ama süresiz nafaka konusu ile bu sözleşme Ak Parti’nin başını ağrıtacağa benziyor. KADEM aslında iyi niyetle bu sözleşmeye destek verdi ama bizim toplum, hele de dindarlar feminist söylem ve eylemlere sıcak bakmaz. Şimdi iktidar, bir yandan tabanındaki mütedeyyin seçmeni konsolide etmekle uğraşırken, diğer yandan farklı etnik grupları da çatısı altında toplamanın mücadelesini verecek. Velhasıl şu siyaset gerçekten çok zor bir sanat.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Şaban

Ahmetlere Mehmetlere yada hanslara göre yasa olmaz yasalar bütün imkanlar kullanılarak milli ve manevi değerlerimize uygun hukuki çerçevede olmalı. Batı pusula olarak kabul edilmemeli.

Abdullah

Şu İstanbul sözleşmesi meselesinde bizim Dindar muhafazakar kesimin Siyaset, yazar, düşünür,bürokrat şucu bucu insanlarında istisnalar hariç büyük bir samimiyetsizlik, vurdumduymazlık, ilgisizlik görülmüştür ençokda Cumhurbaşkanı ve partisi ak parti bu tutumu segilemiştir
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23