• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Şanlıdağ
Abdullah Şanlıdağ
TÜM YAZILARI

Deveni bağla, sonra Allah’a tevekkül et

16 Ağustos 2021
A


Abdullah Şanlıdağ İletişim: [email protected]

Türkiye’de yaşanan salgın hastalık, yangınlar, sel felaketi ve depremler konusunda çok şey söylendi, yazılıp konuşuldu. Yaşadığımız felaketler ve afetlerin bir ilk olmadığını, geçmiş dönemlerde de benzerinin, hatta daha ağırlarının yaşandığını biliyoruz. Böyle olmasına rağmen, yaşanan afetlerden iktidarı sorumlu tutarak, durumdan siyasi rant çıkarmaya çalışanların iyi niyetli olmadıkları aşikardır. İnsanlık bugüne kadar ne felaketler gördü, ne imtihanlara tabi tutuldu.. Dinle, diyanetle, maneviyatla alakası olmayanlar, gelişen olayların sadece maddi boyutuyla ilgileniyorlar. Deprem, kasırga, çığ, toprak kayması, sel baskını, salgın hastalık ve orman yangınları gibi can ve mal kayıplarına neden olan afetlerde insanın ihmali de vardır. “Deveni bağla, sonra Allah’a tevekkül et” buyuran Peygamber efendimiz, insanın öncelikle sebeplere sarılmasını, tedbiri elden bırakmamasını, sonrasında tevekkül etmeyi emreder. Bu afetlerin elbette maddi, manevi ve sosyolojik sebepleri vardır. Herkes üzerine düşeni yapmalı ve durumdan vazife çıkarmalıdır. İstismar ve haksız kazanç elde etmek için yapılan yanlış uygulamalar, kentin deprem riski bulunmasına rağmen çarpık yapılaşmaya, dikey mimariye izin veren yerel idareler, dere yataklarını imara açıp yapılaşmaya izin verenler suçlu değil midir? Su ile şaka olmaz. Günü gelir; su, verdiğini alır. Dere yataklarını ıslah ettik demekle bu iş olmuyor işte.

12 Ağustos 2021 itibariyle; çoğunluğu Akdeniz, Ege, Marmara, Batı Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki 49 ilde çıkan 299 orman yangınından sonra, sel felaketi Batı Karadeniz’i vurdu. Yazıyı kaleme aldığım saatlerde ölü sayısı 60’a yaklaşmıştı. Türkiye, orman yangınlarının ve sel felaketinin yaralarını sarmaya çalışırken bir acı haber de Kahramanmaraş’tan geldi. Kahramanmaraş’ta orman yangın söndürme çalışmalarına katılmak için Adana’dan havalanan bir Rus yangın söndürme uçağının düştüğü, uçakta bulunan mürettebattan (3’ü Türk, 5’i Rus) kurtulan olmadığı haberini aldık. Bölgeye hareket ettik, bilgiler doğruydu. Zaten Rus Savunma Bakanlığı olayı anında doğruladı. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterinin düştüğü bölgeye çok da uzak olmayan alana bir saatte ulaştık. Çok sarp ve ulaşım imkanı neredeyse imkansız olan dağa ekiplerin dışında hiç kimse çıkamadı. Uçaktan geriye sadece kanatları kalmıştı. Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli “Teknik ve adli inceleme devam ediyor. Daha fazla açıklama yapabilmek için teknik incelemenin bitmesi son derece önemli” dedi. 

Yangınlar, sel felaketleri ve göçmen meselesi üzerinden felaket tellallığı yapanlara fırsat verilmemeli, doğal afetlerden bile iktidarı sorumlu tutan siyaset tellallarına da dersini demokratik yollardan vermelidir. Hem toplumsal kutuplaşmadan şikâyet edip, hem de kalkıp tüm bu yaşanan sorunların tek muhatabının iktidar olduğunu söyleyerek, asıl kutuplaşmayı kendileri yapanları empatiye davet ediyoruz. Lütfen biraz aynaya bakınız. Muhalefetin halkıyla bütünleştiği, doğru gördükleri kararlarda iktidarla omuz omuza verip Türkiye’nin sorunlarını çözmede sorumluluk aldıklarını bir kez görmedik. O yüzden de siyasi tablo değişmiyor. Oturup bir kez, “acaba Ak Parti’nin bunca badirelere, olumsuz gidişata ve doğal afetlere rağmen neden oyu erimiyor?” diye düşüneceklerine, toplumu suçlamayı tercih ediyorlar. Ak Parti neredeyse 20 yılını geride bıraktı. Devrim niteliğinde hizmetler yapan Ak Parti, Türkiye’ye çağ atlattı. Elbette derin kırılmalar, gelgitler, bazı hatalar da yaşandı. Düşünüyorum da Ak Parti’nin yaşamadığı ne kaldı acaba? 15 Temmuz hain darbe girişimi, parti kapatma süreci, Gezi olayları, FETÖ/PKK/PYD terör örgütlerinin faaliyetleri, sınır ötesinde gerçekleştirilen harekâtlar, orman yangınları, sel felaketleri, salgın hastalık, depremler ve tüm bu olumsuz gelişme ve afetlere rağmen Ak Parti’nin her seferinde dimdik ayakta kalması. Bu olumsuzluklar başka bir iktidar döneminde yaşansaydı, bırakın 20 yıl iktidarda kalmayı, yirmi günde suyunu ısıtır, tepetaklak gönderirlerdi. 20 yıl aradan sonra güçlü bir muhalefet partisi olması gereken Türkiye’de, hâlâ tek başına iktidara gelebilecek bir alternatif parti bulunmuyor. Hepsi bir araya gelse yine olmuyor. Olacak gibi de gözükmüyor. Gerilim siyasetini hiç kimse istemiyor.  Dolayısıyla ufukta bir dönem daha Ak Parti ve Erdoğan’lı yıllar gözüküyor. Kendinizi buna alıştırsanız iyi edersiniz. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ali Nergiz

Hülya Avşar'ı zerre miskal sevmem ama yıllar önce doğru ve güzel bir laf etmisti. Demişti ki "Tayyip Erdoğan kendi gonluyle cekilmedikce onu yenecek siyasetçi yoktur. Kendi seçimlere girmeme karari alırsa,bu sefer de halk ona yalvarmaya başlar,"Evet Erdoğan"in böyle bir şansı ve albenisi var bir dönem daha iktidarda kalacağı tespltinizi çok doğru.

4567

Demekki afetlere yıkımlara savaşlara pahalılığa alışacağız....İYİ BAKALIM...MİLLET İSTER ALLAH VERİR......!?
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23