Darbe imalı bildiriye isyan ediyorum
Yazımın hemen başında öncelikle şunu ifade edeyim: Bu darbe imalı açıklamayı basın açıklaması veya fikrini beyan etme olarak görmek mümkün değildir. Bu darbe imalı girişimin arkasında başka güçler de olabilir. Hiçbir meşru, makul ve milli tarafı olmayan bu açıklamaya, hükümet tarafından yeterli cevaplar verildi. Ancak cevap vermenin yanında, bu girişimin arka planı mutlaka deşifre edilmelidir. Afaki konular üzerinden meseleyi dallandırmadan, darbe girişimine yönelik bir adım varsa üzerine gidilmeli ve derhal bastırılmalıdır. Bu girişim, bir düşüncenin ifade edilmesi olarak görülemez. 15 Temmuzun yarasını bile henüz sarmamışken bu tür girişimlerin zemin bulmasına fırsat vermek, hem iktidar cephesine hem de devlete zarar verir.
MESELE NEDİR?
Montrö sözleşmesiyle ilgili açıklama yapan 103 emekli amiral, darbe imalı bu girişimle neyi amaçladılar? Bu amiraller görev başında olmuş olsalar, direkt darbe girişimi veya muhtıra olarak değerlendirebilirdik. Burası çok önemli. Darbe imalı girişimin, emekli olmuş, hiçbir etkinliği olmayan amiraller tarafından yapılmış olması düşündürücü. Neden görev başındakiler değil de emekli kişiler böyle bir şeye yeltendiler? Acaba birileri, emekli olmuş kişiler üzerinden darbe mesajı mı vermek istediler? Bu 103 emekli amiral ne zaman bir araya gelip, bir gece yarısı bildiri yayınladılar? Emekli olmuş amirallerin siyasi otoriteye parmak sallaması affedilir bir şey değil. Ben bu kalkışmayı spontane gelişmiş bir eylem olarak görmüyorum. Türkiye’nin bu tür kalkışmalara prim vereceğine inanmıyorum. İster görevi başındaki generallerin, isterse emekli olmuş askerlerin hiçbir ayaklanmasına geçit verilemez. Ancak dediğim gibi, Türkiye’nin sınırlarında verdiği terör mücadelesi, Kıbrıs meselesi, Doğu Akdeniz ve Suriye gibi sorunlarla uğraşırken, içerde çatlak seslerin, siyasilere parmak sallamanın asla karşılıksız kalmaması lazım. Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve laiklik vurgusu yaparak darbe imalı bir bildiri yayınlamanın hiç kimseye faydası olmaz. Öncelikle bildiride imzası olan amirallerin 15 Temmuz hain darbe girişiminde isimlerinin bulunup bulunmadığına, Ak Parti öncesinde gerçekleştirilen darbelerde etkin olup olmadıklarına kesinlikle bakılması gerekiyor. Gece yarısı yayınlanan bildiriye hem devletin üst kademesi ve siyasetçilerden hem de sosyal medyadan büyük tepki geldi. Elbette bunlar sevindirici şeyler. Anlaşılan hâlâ askerler, yegane görevlerinin devletin sınırlarını korumak olduğunu anlayabilmiş değiller. İfadeye bakar mısınız:
“Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına, masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.”
Anayasa’ya göre askerin yetki ve söz söyleyebileceği alan bellidir. Genelkurmay Başkanı dahi Cumhurbaşkanına karşı sorumlu bir memurdur. Tapu Kadastro Genel Müdürü ne ise, bir general de odur. Hiçbir asker, siyasi bir açıklamada bulunamaz. Emekli amirallerin Montrö Sözleşmesi ile ilgili lehte ve aleyhte açıklamada bulunmaları, hele hele eylem ve söylemden kaçınılması için siyasilere ültimatom gibi sözler sarf etmesi hadlerine değil.
Darbe sevicilerin, darbelere alkış tutanların demokratik kurumlara, seçilmişlere ve de Türk Silahlı Kuvvetlerine ayar verme hadsizliğinde bulunmalarına muhalefet de sessiz kalmamalıdır. Bakalım kimler darbe sevicilerle beraber olacaklar?
Gereği yapılmalıdır
Takvime bir bakın.. 15 Temmuz hâin darbe girişiminin yıldönümüne tam 103 gün kala, emekli olmuş 103 amiral, darbe bildirisi mahiyetinde siyasilere ültimatom veriyor. Bu bildiriyi görevde olan subaylar yapsa, direkt muhtıra veya darbe teşebbüsü addedebilirdik. Lakin emekli amiraller üzerinden birileri mesaj verdi. CHP’nin amiral gemisi tv’ler ise bu bildiride imzası bulunanları ekrana çıkarıp, meydan okumaya devam ediyorlar. Eğer devlet gereğini yapmaz ise akıbet belli..