• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Şanlıdağ
Abdullah Şanlıdağ
TÜM YAZILARI

AK Parti ve reformlar

21 Aralık 2020
A


Abdullah Şanlıdağ İletişim: [email protected]

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “HDP kapatılmalı” çağrısına AK Parti nasıl bakıyor, neler düşünüyor? Ak Parti bu günlere gelinceye kadar birçok badireler atlattı. Recep Tayyip Erdoğan, 90’lı yıllarda henüz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken, okuduğu bir şiir nedeniyle başkanlığı düşürülmüş ve hapse girmişti. Sonrasında RP’den ayrılarak Ak Parti kuruldu ve ilk seçimde iktidara geldi. Gelenekçi, dışa bağımlı partilerden bıkan millet, Erdoğan’ı bağrına bastı ve 18 yıldır tek başına iktidar yaptı. Parti kapatmanın, liderini hapse tıkmanın acısını en iyi Reis bilir. Faşizan tavrı her kim sergiliyorsa deşifre edip, hukuk mücadelesi verilmelidir. Şimdi muhalefetin, iktidara geldikleri takdirde Ak Parti’yi ve ona destek veren kurumları, işadamlarını cezalandıracaklarına dair açıklamaları var mı bilmiyorum ama Reisin şu açıklamasını duyunca şahsen irkildim: “İktidara gelirsek AK Parti’yi kapatacağız, AK Parti’yi destekleyen işadamlarının şirketlerine el koyacağız, AK Parti’ye karşı muhalefet etmeyen medya kuruluşlarının kapısına kilit vuracağız diyorlar. AK Parti ile çalışan memurları işten atacağız, AK Parti’de görev yapanların mülklerine el koyacağız diyorlar. Daha bunun gibi pek çok zırvayı dillerine doluyorlar. E nerede kaldı sizin demokratlığınız, insana saygınız! Biz bunları tek parti diktatörlüğünden biliriz.”

Partilerin kapısına kilit vurup kapatma devri gerilerde kaldı. O alışkanlıklar eski Türkiye’ye ait. Ak Parti o kapıyı açmaya yeltenirse kendi ayağına sıkmış olur. Bu bağlamda MHP lideri Bahçeli’nin “HDP’yi, Türk siyasetinin taşıma ve hazmetme kapasitesi dolmuştur. Bu terör ve bölücülük yatağı kapatılmalıdır” çağrısına yönelik olarak AK Parti Genel Başkan yardımcısı Numan Kurtulmuş’un, “Parti kapatmalarının Türkiye’de olumlu sonuçları görülmedi” açıklamasını alkışlıyorum. Kurtulmuş’un bu açıklamasından HDP’yi benimsediği, kolladığı anlamı çıkmaz. Kurtulmuş’un “HDP’ye ‘terörle aranıza duvar örün’ demesi, PKK’nın terör örgütü olduğunu, mecliste siyaset yapanların bu örgüte destek vermemesi gerektiğini ifade ediyor. HDP’nin çukur siyaseti asla kabul edilemez. Belediyeler eliyle teröre destek verilmesi olur şey değil. HDP’nin bir Kürt sorunu diye meselesi yok. Kürt sorunu Türkiye’nin en önemli sorunu olmaya devam ediyor. Ancak bu sorunu çözebilecek adres HDP değildir. Kürt sorunu ile HDP’Yİ, HDP ile de Kürt seçmenini ayrı değerlendirmek gerekiyor. Kürtlere ait sorunu HDP’nin kucağına atmamak gerekiyor. Kürtler kendisini sahipsiz gördüğü müddetçe HDP siyasetine sarılacaktır. Her şeye rağmen HDP’nin kapatılması taraftarı değilim. En azından bu, HDP’yi destekleyen seçmene haksızlık anlamına gelir. “HDP kapatılsın” yönlü süren kampanya bir tuzaktır. Ak Parti bu tuzağa düşmemelidir. Parti kapatan vesayetçi iktidar ve liderlerin toplumda karşılığı yok. Demokratik mücadelenin temsilcileri, Kandil’deki teröristler gibi görülmemeli, varsa sabit suçları, hukuk çerçevesinde cezalandırılmalıdır. TBMM, hem Kürtlerin hem de Türklerin yetki sahibi vekillerinden oluşuyor. Türkler ve Kürtler bu coğrafyanın çocuklarıdır. Türkiye sınırları içinde yaşamakta olan farklı ulus ve halkların, dil ve kültürlerin, inançların yok sayılması, inkar edilmesi, hiç kimseye fayda sağlamaz. 

Hukuk ve demokrasi Ak Parti’nin önceliği olmalıdır. Hem yaptırımlar, hem de ekonominin dayattığı şartlar gereği reformlara hız verilmeli, ufuk açıcı projelerle yola devam edilmelidir. Faiz hem haramdır, hem de ekonominin düşmanıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetin cambazı Demirel’in, “boş tencerenin deviremeyeceği iktidar yoktur!” sözünü yabana atmamalıdır. Türkiye’nin ekonomide, hukukta, eğitimde, sağlıkta, dış politikada sorunlarını çözmesi ve Z kuşağına sahip çıkması gerekiyor. Erdoğan her alanda devrim niteliğinde hizmetler yapıyor. Yapılan hizmetler, balık hafızalı olduğumuz için çabuk unutuluyor. Türkiye Suriye’de adeta destan yazdı. Ayasofya konusu çok önemliydi, konuşulmaz oldu. Doğu Akdeniz’de, Libya’da, Azerbaycan’da elde edilen kazanımlar, tarihe altın harflerle yazılacak. Ama bu kazanımlar gençliği cezbetmiyor. 

Karşımızda 90’lı yılların Ayasofya sevdalısı bir gençlik yok. İslami derdi ve davası olmayan bir gençlik geliyor. Bu gençlik Ak Parti öncesini bilmiyor. Gençliğin adresi sosyal medya ve cafeler. Ne yaptığımız, ne söylediğimiz çok da umurlarında değil. Üzülerek ifade edeyim ki Ak Parti, çok önem verdiği gençliği kaybediyor. Sıkıntı küresel, salgın her şeyi etkiliyor ancak geçim derdine düşen, markete-pazara gittiğinde sepetini dolduramayan vatandaş, sınır ötesinde ne kadar başarılı olursanız olun, ona bakmıyor. Ak Parti’nin yumuşak karnı ekonomidir. Sivil ve askeri vesayet ortadan kalktı, güçlü bir medya ve sermayedarlarınız da var, o halde ekonomiyi rayına oturtarak toplumsal tabanınıza sahip çıkın.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Yusuf

Hocam siz 18 yıldır iktidarda olan bir partinin reform yapmayı şimdi akıl etmesine şaşırmıyormusunuz?..

Can

nedense 18 yildir hatta 1988 den beri bir modern bati standartinda olan bir demokrasiye ulasamamazin sebebi nedir bir de yazsaniz. Acaba elitlerin istedikleri gibi at kosturamayacaklari hesap vermeleri gerekecek bir yönetime hayir dediklerinden mi. Halen hukuk basin ve bireysel haklarda agir baskilardan kurtulamadik neden acaba. Isvicre de resmi 4 dil var bizde kürtce ye karsi korku var ayrilirlar diye.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23