Özel yolsuzlukları aklamak için ‘Terörsüz Türkiye’ sürecini kullanma peşinde! Rüşvet istiyor
CHP’nin emanetçi Genel Başkanı Özgür Özel, yolsuzluktan ve terörden yargılanan sanıkları kurtarmak için Terörsüz Türkiye adımını istismar ediyor. Türkiye’yi prangalarından kurtaracak, kardeşlik projesini ranta çevirmeye çalışan Özel, Ekrem İmamoğlu, Can Atalay, Osman Kavala gibi isimlerin, yargı kararlarına rağmen serbest bırakılmasını istiyor..
Buğra Kardan İstanbul
Depremleri hatta orman facialarını siyasi istismara dönüştürmekten geri durmayan CHP, Türkiye’ye çağ atlatacak adımlara katkı sunmak için de bahaneler ve koşullar üretme huyunu bırakmıyor. Bölgeyi huzura kavuşturacak, ‘Terörsüz Türkiye’ projesini ivmelendireceği gibi Meclis komisyonunda yolsuzluk zanlısı sabık İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yanı sıra terör tutuklularından Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın tahliyesi ele alındığı takdirde olacaklarını dile getiren emanetçi Genel Başkan Özgür Özel, tartışılacak bir çıkışta daha bulundu. Özel, Gezi hükümlülerinden Can Atalay ve Osman Kavala’nın cezaevinde olduğunu hatırlatıp, “Böyle bir ortamda nasıl anayasa yaparız” ifadesini kullandı. Yeni anayasa yapımı için Atalay ve Kavala’nın serbest bırakılmasını şartını ortaya atan Özel için “Siyasi rüşvetçi” nitelemesi yapıldı.
SUÇLULARIN HAMİSİ
Milyonlar, Özel’e “Sivil anayasa ve ‘Terörsüz Türkiye’yi yargıda aklanmamış isimleri cezaevinden çıkarmak için kullanmaya teşebbüs etmek ne hukukla ne de ahlâkla bağdaşır” diye çıkıştılar. Hukukçular da Özel’in yanlış tavır takındığını kaydettiler. “Anayasa ve ‘Terörsüz Türkiye’yi istismar etmek büyük hatadır. Bu iki tarihi proje için vurguncuların ve provokatörlerin salıverilmelerini şart koşmak etik değildir. Hak ve adaletten söz açılınca mangalda kül bırakmamak ancak siyasi baskıyla yolsuzluktan ya da kalkışmadan yargılananları kurtarmaya girişmek de yaman çelişkidir” yorumlarında bulundular.
“TAVRI NE HUKUKİ NE DE AHLÂKİ”
Akit’e konuşan Türkiye Adalet Platformu ve HAKDER Genel Başkanı Avukat Bülent Demir, şunları söyledi: “CHP, yeni Türkiye’nin önünde duran en büyük engeldir. Durumu anlamak için CHP’nin yakın tarihine bakmak yeterlidir. Belgeler de bulgular da ortadadır. Ülkenin yeni anayasa yapma, ‘Terörsüz Türkiye’ vizyonu için en önemli mani CHP’dir. CHP içinde milli iradeye itibar etmeyen bir ekip vardır. Bu ekibin başında da Özgür Özel bulunmaktadır. Özel, her atılıma karşı çıkmaktadır. Her reformu baltalamak için bahane ya da şart üretmeye tevessül etmektedir. Özel’i anlayışla karşılamak mümkün değildir. Türkiye, bir hukuk devletidir. Özel, İmamoğlu ve Kavala da dahil belli figürlerin tahliyelerini talep etmektedir. Ancak bunların yargılamaları şeffaf şekilde yapılmıştır, yapılmaktadır. Hâl böyleyken ülkenin ikbali ve istikbali için mühim olan projelerde yer almak için bunların salıverilmeleri koşulunu ortaya atmak ne hukukidir ne de ahlâkidir. Görüyoruz ki Özel, yargıya müdahale etme peşindedir. Özel’in bahaneleri dikkate alınmaz, şartları da karşılanmaz. Aksi takdirde vicdanlar yaralanır. Anlıyoruz ki Özel’in yeni Türkiye yolunda yapılan reformları belli başlı hükümlüleri, tutukluları kurtarmak için kullanma teşebbüsü çok tehlikelidir. Bu, toplumun ve devletin sinir uçlarıyla oynamaktır. Özel’in anayasa ve ‘Terörsüz Türkiye’ için Gezi hükümlülerini ya da yolsuzluk tutuklularını bırakılmasında diretmesi siyasi rüşvetçilik olarak tarif edilebilir. Burada sinsi bir plan var. Bu plan da yargıya siyasi baskı uygulama ve reformları sabote etme olarak açıklanabilir. Kavala, Atalay gibi isimleri affetmek yargıyı hiçe saymaktır. Ülke aleyhine çalışanlar, ajanlık yapanlar cezadan kurtuluyor’ algısına neden olur.”
“YAPICI DEĞİL, YIKICI”
Türkiye Adalet Araştırmaları Derneği Başkan Yardımcısı Avukat Hadi Dündar da şunları dile getirdi: “Özel’in anayasayla ilgili koşulu yapıcı değil, yıkıcıdır. Neden yıkıcıdır? Çünkü Can Atalay’ı içeride tutan kanun maddesi Anayasa’nın 14’üncü maddesiyle ilintilidir. O nedenle adı geçen maddeyi tartışabilir ancak ‘Atalay içeride iken nasıl anayasa yapalım’ diyemezsiniz. Bu, akla mantığa aykırıdır. Bu, hukuka ve ahlâka mugayirdir. Böyle mantalite olmaz. Ne yazık ki Özel, ‘Terörsüz Türkiye’ projesinde de aynı edada. Komisyonda ne alâkaysa yolsuzluktan yargılanan İmamoğlu’nun konumunun da görüşülmesini dayatıyor. DEM yönetimine ve tabanına sevimli görünmek için de İmamoğlu’nun yanına Yüksekdağ ve Demirtaş’ın adını ekliyor. Böyle anlayış olmaz. Merdiven tırmanmaya yanaşmadığını ortaya koyuyor. Anayasa hususunda da ‘Terörsüz Türkiye’ hususunda da bizim için şahıslar devletten daha üstündürler’ demeye getiriyor. Bir nevi yargıya mobbing uyguluyor. Reformlardan faydalanarak hükümlülerden Atalay ve Kavala’yı, tutuklulardan İmamoğlu’nu kurtarmayı amaçlıyor. Reformları pazarlık konusu yapmaya yelteniyor. Şahıs odaklı siyaset yaptığı için CHP’yi batırma noktasına getirdiğini fark edemiyor. Belediyelerde yolsuzluğun hakim olduğunu da idrak edemiyor. Belli ki Özel, ülkenin reform iradesini kavrayamadı. Özel’in rotasının şaştığı açık. Daha masaya oturmadan şartlar getirmek işin gerçekleşmemesi için çırpınmak değil de nedir? İç kaleyi kuvvetlendirecek sürecin CHP’ye rağmen başarıyla yürüyeceğini okuyamıyor.”