• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Darbecilerin tehdidine sustular, intikamı hocadan aldılar!

30 Ocak 2023
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 

Şu solcu tayfa söylemiş, bu ateist çevre öne sürmüş..

Önemli değil..

Ama Adli Tıp Kurumu, böyle bir rapor nasıl verebilir?

İddia şu:

“6 yaşında evlendirildim.. Ve her gün ...”

İddia devam ediyor: “14 yaşında iken dini nikah kıyıldı, düğün oldu.”

Soruyoruz, “6 yaşında evlendirilmiştin. 14 yaşındaki dini nikah ne oluyor?”

Cevap yok..

İftirayı kapalı kapılar ardında hazırlayanda da, dillendirende de, pişirende de, rantını toplamak üzere kullanan siyasilerde de..

Cevap da yok, cevaba benzer bir izahat için gayret de yok..

Bir iddiaya göre 14, bir iddiaya göre 17 yaşındaki düğünde, gelin kızın kolunda bilezikler, yüzünde gülücükler..

Soruyoruz: “Hani sen 6 yaşında evlendirilmiştin.. Hani sen büyük travma yaşamıştın. Bu fotoğraflar ne?”

“Sana cevap vermek zorunda mıyız” dercesine..

Cevap vermeleri gereken muhataplar susuyorlar, ama “dindar gördü mü, kırmızı görmüş boğa” gibi saldıran medya ahlaksızlığını sürdürüyor:

“Kocanın 4 saatlik konuşma kaydında anlattıkları..”

Yalancılar, ahlaksızlar…

O kaydı delil sayıyorsanız, şimdi “travma yaşadım” diyen kızın “Beni boşa” demesini de, kocasının “Seni boşamıyorum Haticem” demesini de, bayanın bu sefer “Benim üzerime evlen” dediğini, kocasının ise “senin üzerine evlenmem, Haticem” dediğini de..

Yazsanıza..

Yazmadılar..

Mahkeme, medyanın baskısı ile, müfteri kızın babasını ve kocasını tutukladı..

Kızın ruh sağlığı bozulup bozulmadığını öğrenmek için, Adli Tıp Kurumu’na da yazı gönderdi..

Adli Tıp Kurumu, istenen raporu hazırlamış..

İlginçtir, rapor ilk önce, DW Türkçe’nin eline geçmiş..

Garip değil mi?

Garip..

Daha ne gariplikler var..

Ama korkmayın, “Rapor, ilk önce DW Türkçe’nin (Alman medya organı) eline geçtiği için, bu rapor geçersizdir” demeyeceğim..

Açık ve net sorular yönelteceğim..

Bir ay önce, bir 28 Şubatçı darbeci mahkum için “Cezaevinde kalmasında sakınca yoktur” diye rapor verdiklerinden, isim isim, sicil sicil hedef gösterildiklerinde, hesap sorulacağı tehditleri yapıldığında, kamuoyunun önüne çıkıp tek kelime edemeyen, sonrasında, diğer 28 Şubatçılar için rapor istendiğinde, tam da tehdit edenlerin istediği şekilde rapor hazırlayanlara..

“Şimdi birisi, 28 Şubatçıların yaptığı tehdidi, babasına iftira atan kız için hazırladığınız rapor üzerinden ederse, yine hoşgörülü olur musunuz” diye soracağım ama..

Bu kısmı da geçelim..

Hakaret etmeden, hesap sorulacağı tehdidinde bulunmadan..

Sorularımızı yöneltelim..

Önce raporun şöyle bir dış fotoğrafını çekelim:

Kızın iddiası, 2004’te altı yaşında iken evlendirildiği..

Yani bundan 18 sene önce evlenmiş..

Sonrasında 14 ya da 17 yaşında iken, yani iddiaya bakarsanız, bugünden 10 yıl önce tekrar aynı kişi ile evlendirilip, düğün yapılmış.

Düğünde gülücükler dağıtmış..

Ardından, dosya içindeki fotoğraflardan görüyoruz ki, kocası ile Uludağ’da tatiller yapmış.

Karadeniz gezilerine katılmış. Doğum günlerinde pastalar kesilmiş..

 Aile içi çekilen fotoğraflarda tebessümler esirgenmemiş..

Bu arada bir evlat sahibi olmuş.

O evladı ile birlikte, onlarca fotoğraf.. Umre ziyaretleri.. Oyun alanlarında fotoğraflar..

Veee.

Bir kumpasçı ile tanıştıktan sonra..

Ki o kumpasçı henüz dosya içine ismi girmemiş bir kişi (bir savcı veya hakimin kızı olduğu ileri sürülüyor).

O andan sonra..

Birden bire kızımızın dünyası değişmiş..

Dikkat buyrun..

18 yaşında çocuk sahibi olduğunda mutlu.. Yurtdışı seyahatlerde mutlu.. Uludağ tatillerinde mutlu..

Ama, ikinci çocuğuna hamile olup, düşük yaptıktan sonra, her kadının yaşayabileceği üzüntü sebebi ile gittiği psikoloğun keşfine göre, aslında o güne kadar, o mutlu değilmiş..

O çekilen fotoğraflardaki tebessümler, kesilen pastalar önünde verilen pozlar, dindar bir ailenin kızı olmasına rağmen, aldığı en kral ayakkabılar, hiçbiri yok imiş..

Kızımız, mutsuz imiş..

Kızımız büyük bir travma yaşıyormuş..

Bu travma, birinci çocuğunda ortada yok..

İkinci çocuk düşürüldüğünde ortaya çıkıyor..

Ama bunun sebebi, düşük değil, 18 sene önce, yaşandığı iddia edilen, psikoloğun uydurduğu senaryo imiş..

Şimdi raporu aktarayım:

“Yukarıdaki tıbbi belgeler ve dava dosyasının tetkikinde elde edilen ve adli psikiyatriyi ilgilendiren hususların değerlendirilmesinde; (…) mağduru bulunduğu olaydan kaynaklanmış ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olan travma sonrası stres bozukluğu denilen psikiyatrik bozukluğun tespit edildiği, bu duruma göre H.K.G’nin mağduru bulunduğu olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu oy birliği ile mütalaa olunur.”

Bunu söylüyorsanız..

Ve bunun arkasında duruyorsanız, çıkıp açıklamalısınız:

“6 yaşında bu travmayı yaşayan bir çocukta, abisi hiçbir farklılık hissetmeyebilir. İki kız kardeşi, taa 24 yaşına kadar, bu ablalarında hiçbir farklılık görmeyebilir. Ama biz görürüz.. Halası göremez. Teyzesi göremez. Komşuları göremez.. Onlar bu kızla 6 yaşından beri birlikte yaşadıkları halde.. Aynı ev içinde oldukları halde, hiçbir şey hissedemezler.. Ama biz, olayın üzerinden 18 sene geçse bile.. ‘Duruşma yakın, acele rapor verin’ denildiğinde. Hemen bir haftada, dosyaya şöyle bir göz gezdirdik mi.. Şıppadanak, olayı çakarız.”

Öyle mi, 28 Şubatçı darbecilerden korkan, Adli Tıp’çılar..

Öyle ise, gerçekten, samimi şekilde soruyorum: “Böyle bir travma yaşamış bir kız, o travma sonrasında 16 yıl travma yaşatan kişi ile evli kalabilir mi? 16 yıl boyunca, özellikle de bunun son yıllarında tatillere aynı kişi ile gidebilir mi, o kişiden çocuk sahibi olup, hep birlikte fotoğraflar çektirebilir mi?   Üzerinden 12 sene geçtikten sonra, gezilerde gülücükler dağıtır mı? Kendisine travma yaşatmış kişi ile, senelerce aynı evde oturabilir mi? Oğlu ile birlikte, tatillere çıkabilir mi? Ayakkabı üzerine ayakkabı alarak, mutlu hayat görüntüsü verebilir mi? Kendisine travma yaşatan o kişiye, benim üzerime bir başka kadınla evlen diyebilir mi”

Söyleyin..

Bizim hayat tecrübemiz yetersiz ise, anlayalım..

Ve, düşük yapana kadar psikoloğa gitmeyen bir bayan, düşük yaptıktan sonra psikoloğa gitme ihtiyacı hissediyorsa, Adli Tıp uzmanı olmaya gerek yok, gerçekten ilgili kişide bir stres görüyorsanız, bunun sebebinde ilk ihtimal, “yakın tarihteki düşük” müdür, yoksa 18 yıl önceki hayali olaylar mıdır? 

Haydi Adli Tıp’çılar, konuşun, bizi mort edin de görelim..

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Hiç bir zaman inanmadım böyle bir saçmalığa

Gezi olaylarında o kadının söylediği yalanlar ilk değilmiş ki ..daha önce de böyle buna benzer vukuatlar işlemiş... sağlıklı biri değil... sağlıklı olmayan birinin beyanına itibar edilmez...bu olayda tam böyle işte

Güzel yüzlü müye cevap

Sen aynaya bakmısındır korkun ondanmı acep
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23