Var mısın Barış! Yassıada kayıtları TRT’de yayınlansın?!
Var mısın Barış! Yassıada kayıtları TRT’de yayınlansın?!
MURAT ALAN
Bir gazeteci düşünün.
Köşe yazıyor, televizyona çıkıyor, sosyal medyada ahkâm kesiyor.
“Ekrem İmamoğlu’nun yargılanması TRT’de canlı yayınlansın” diye bastırıyor.
Gerekçesini de şöyle sunuyor:
“Bir zamanlar bu ülkede Yassıada davaları radyodan canlı yayınlandı. Vatandaş yargılamayı takip etti, fikir sahibi oldu.”
Bu cümleyi kuran kişinin adı Barış Terkoğlu.
Maalesef Soner Yalçın’ın günah hanesine yazılacak medyaya hediye...
Şimdi dürüst bir soru soralım:
Bu adam cahil mi, profesyonel yalancı mı?
Yoksa her ikisi birden mi?
Rahmetli dedem böylelerine “Hınzır gibi biliyor ama işine gelmiyor” derdi; gözünün içine baka baka yalan söylendiğinde..
Biz o kadar ağır konuşmayalım. Belki gerçekten bilmiyordur diyelim…
Ama bilmeden bu kadar kendinden emin konuşuyorsa, o daha büyük dert.
Hadi o zaman Barış Bey’e ve onun gibi “Yassıada canlı yayınlandı” masalları anlatan herkese, aptala anlatır gibi anlatalım..
Sende öğrenmiş ol bu sayede Barış..
Yassıada duruşmaları canlı yayınlanmadı!
Türkiye Radyolarında (sonradan TRT) naklen yayın da yapılmadı.
Duruşmalardan saatler sonra banttan verildi. Hem de sansürün kralı yapılarak verildi.
Resmi belgeyi açalım:
Millî Birlik Komitesi İrtibat Bürosu’nun 1960 tarihli “Ada Planı”.
Madde madde yazıyor:
“Duruşmaların naklen radyo yayınına müsait görülmediği…”
“Naklen yayına müsaade edilmemesi…”
Peki ne yapıldı?
Duruşma salonu baştan sona teybe kaydedildi. Hatta hücreler bile.
Akşam saatlerinde “Yassıada Saati” adlı bir program hazırlandı.
O programda halka yalnızca “lüzumlu görülen kısımlar!” dinletildi. Lüzumlu görülen neydi?
Savcıların hakaretleri, iftiraları, “devrimin zaferi” güzellemeleri.
Lüzumsuz görülen neydi?
Adnan Menderes’in savunmaları. Fatin Rüştü Zorlu’nun dış politika itirazları. Hasan Polatkan’ın rakamlarla, belgelerle yaptığı karşı savunmalar.
Celal Bayar’ın “Bu mahkeme anayasaya aykırıdır” çıkışları.
Sanıkların gözyaşları, “Yeter!” diye haykırışları…
Hepsi kesildi ve gizlendi..
Teknisyenler saatlerce montaj odalarında “cımbızla çekme” operasyonu yaptı.
Ham kayıt 500 saatin üzerindeyken halka dinletilen yaklaşık 150 saatti.
Kesme oranı yüzde 70!..
Kim yaptı bu işi?
-MBK İrtibat Bürosu Başkanı, psikolojik harp uzmanı Kurmay Albay Namık Kemal Ersun..
-Yassıada Komutanı Albay Tarık Güryay (kendi anılarında açıkça itiraf ediyor: “Kayıtlar bize gelirdi, temizlenmiş olarak geri dönerdik”)
-Başsavcı Altay Egesel ve savcı heyeti (hangi cümlenin “rahatsız edici” olduğuna karar verenlerdi)
-Ankara Radyoevi’nde kurulan özel sansür kurulu (3–5 teknisyen + editörler)
Tanık mı istiyorsunuz?
2012’de konuşan nöbetçi asker Muzaffer Erkan (75 yaşında):
“Menderes konuşurken mikrofonlar kısılırdı, savcı hakaret ederken kesintisiz devam ederdi. Bize ‘Konuşursan kurşun yersin’ dediler.”
Erdal Şen’in Yassıada’nın Sessiz Tanıkları kitabı (2010):
30’dan fazla gardiyan, asker, hizmetli ve radyo teknisyeniyle röportaj.
Bir teknisyen açık açık söylüyor:
“Menderes’in gözyaşlı savunmasını üç kez kestik, halkı etkileyebilirdi diye.”
-Tarihçi Cemil Koçak’ın arşiv karşılaştırmaları
-Radyo tarihçisi Jülide Gülizar’ın TRT arşiv incelemeleri
-Tarık Güryay’ın kendi anıları (Yassıada Kumandanı Bendim)
Hepsi aynı şeyi söylüyor, bu bir propaganda operasyonuydu.
Türkiye tarihinin ilk büyük ölçekli “medya manipülasyonu” örneğiydi.
Barış Terkoğlu ve onun gibi düşünenler şimdi kalkıp bu utanç tiyatrosunu örnek gösteriyor:
“Yassıada canlı yayınlandı, İmamoğlu’nun davası da canlı yayınlansın.”
Yani darbecilerin sansürlediği, montajladığı, halktan sakladığı o rezil yargılamayla mukayese ediyor.
Evet, burada AK Parti hükümetlerinin de büyük kabahati var.
Bu iğrenç sansürü, bu heriflerin darbeci dedelerinin kirli yüzünü yeterince ifşa edecek gayreti göstermediler. TRT arşivleri hâlâ tam olarak açılmadı.
O ham teyp kayıtlarıyla, “temizlenmiş” kayıtlar yan yana konup bir belgesel yapılmadı.
Yapılsaydı, bugün Barış Terkoğlu gibi isimler ekranlara çıkıp ağızlarını yaya yaya “Yassıada yargılamaları canlı yayınlanmıştı” yalanını bu kadar rahat söyleyemezdi.
TRT’de sorumlu olsam, girer arşivleri tek tek tararım.
Darbeci dedelerinizin nasıl “canlı yayın” yaptığını, gerçekleri nasıl çarpıtıp halkı nasıl uyuttuğunu saat saat belgelerim.
Allah kimseyi, hırsızları savunmak adına açıkça yalan söylemek zorunda bırakmasın.. Ya da Allah hiçbir “masuma” kendisini savunmak için bu kadar cahil müttefikler vermesin.
Son olarak, var mısın Barış! Yassıada’nın ham kayıtları TRT’den yayınlansın?!
Selametle..