• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Standart dışına çıkmak

16 Ekim 2018
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Standart bir hayatımız var: Bu standartları da “moda” belirliyor!

Standartlaşma rutinleşmeyi getirdi: Her gün aynı şeyleri yapıyoruz. 

Sıkıldıkça, bize hayat standardı dayatanlar seyahat etmemizi öneriyor. “Hayatımızı biraz değiştirmek” düşüncesiyle seyahate çıkıyoruz, ama sadece reklamcıların önerdiği yerlere gidiyoruz.

Bunu değiştirmek için zaman zaman seyahate çıksak bile, bindiğimiz otobüs yahut uçaktan tutunuz, kaldığımız otele, oteldeki garsonların kıyafetine, soframıza gelen meyveye, yüzdüğümüz havuza, stres atmak için yürüyüşe çıktığımız ormana kadar her şey sıkıcı bir standardizasyonun ürünü…

Paris’in Şanzelize’sinde nescafe içmekle, Antalya’nın Manavgat’ındaki kır kahvesinde çay içmek arasında hiç fark yok; fincanlar bile aynı. Üzerlerine, içtiğimiz kahvenin markası basılı. İnce belli çay bardaklarımızın yerine bile standart kupalar geldi… 

Her şey birbirinin tıpatıp aynısı olmaya başladı ya, tatilde bile insanı hafakanlar basıyor!

Hepimiz bu çılgın standardizasyonun kıskacındayız! 

Çeşitliliğimizi, renkliliğimizi yitirdik…

Kim bilir, belki biraz da bu yüzden mutsuz, umutsuz ve depresyon içindeyiz! 

***

Evet ya, ne sandınız, kitabın da “modası” oluyor artık…

Bir ara rahmetli (Allah’ın rahmeti boldur) Yaşar Nuri Hoca’yı okumak “moda” idi… 

Arkasından “kişisel gelişim” okumak “moda” oldu. Okuya okuya hepimiz maşallah Süperman’a dönüştük! 

Onu, Kur’an’ı (hâşâ), “kehanet kitabı” zanneden bir delikanlının yayınladığı “ebced”li, “cifir”li kitaplar izledi… 

Derken korkunç bir “Metal Fırtına” esmeye başladı. Nevrimiz döndü!.. 

Nihayet “sosyal medya fenomenleri”nin kitapları çıkmaya başladı…

“Okudunuz mu?..”

“Karıştırdım, boş şeyler…”

Öyle bir bakış fırlatıyorlar ki, o bakışın şöyle bir mânâya geldiğini anlıyorsunuz:

“Vah vah, Allah size âcil şifalar versin!”

İsterseniz o kitapta işlenen bütün konulara, hatta çok daha fazlasını beyninizde taşıyor olunuz, aynı konuda dilerseniz yüz kitap hatmediniz, umursanmazsınız…

Bu yüzden artık doğru düzgün yazar yetişmez oldu, kitap çıkmaz oldu. Ama o “moda”lar da geldi geçti. Hepsi silindi gitti. 

Anlatıyorsunuz, anlamıyorlar. Hayatını “moda”ya göre yaşayanlar için, ille de “son moda” kitabı okumuş olmalısınız…

“Son moda” filmi seyretmiş olmalısınız…

Son moda” diziyi izlemiş olmalısınız…

Aksi takdirde “Sizinle konuşulmaz.”

“Âllame-i cihan” olsanız bile “cahil” muamelesi görür, “aforoz” edilirsiniz.

Meraktayım. Bunlar “çok güzel” iseler, “mükemmel” iseler, “muhteşem” iseler, neden pop şarkılar gibi, birkaç ay içinde ortadan kayboluyorlar?

Margaret Michel’in aynı adı taşıyan ünlü romanından 1939 şartlarında filme çekilen “Rüzgâr Gibi Geçti” filmi hâlâ yaşıyor… 

Hugo’nun 1830’larda kaleme alınan “Sefiller”i ile Dostoyevski’nin 1866’da yazdığı “Suç ve Ceza” ve benzerleri hâlâ elden ele dolaşıyor…

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23