• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nurettin Veren
Nurettin Veren
TÜM YAZILARI

FETÖ’nün Yüceler Meclisi ve gözden kaçan hususlar

31 Mayıs 2018
A


Nurettin Veren İletişim: [email protected]

Geçen akşam Habertürk televizyonunda sunuculuğunu Didem Arslan’ın yaptığı programda, eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin, Ahmet Zeki Üçok, Ferhat Ünlü, Mete Yarar ve Habertürk televizyonu muhabirinin katılımıyla, TSK içerisindeki FETÖ temizliğinin ne kadar gerçekleştiği, tekrar kalkışma olabilir mi konusu ve FETO’nun iadesi ile ilgili tartışılan programı seyrettim. 

2006 yılında Genelkurmay Başkanlığından aldığım bir davet sonrasında, yolda giderken telefonuma bir tehdit haberi geldi. Genelkurmay Başkanlığından arandığımı ve eğer Genelkurmay Başkanlığına gidersem, Ahmet Taner Kışlalı veya Hablemitoğlu gibi infaz edileceğimi söylemişlerdi. Bu telefon numarası bende kayıtlıdır. Ben de bu durumu Genelkurmay’a bildirerek bunun araştırılmasını istedim. Keçiören civarından ankesörlü bir telefondan arandığım söylendi. 

Bu tehdide rağmen 2006 yılında Genelkurmay Başkanlığına kendi çabalarımla gittim. FETÖ’nün olağanüstü teşkilatlanmasını ve şemasını anlattım. Devlet ve FETÖ’nün kafa kafaya çarpışacak iki tren gibi olduğunu, bunun acilen takibe alınması gerektiğini anlatmak üzere, Genelkurmay Başkanlığına gidip, 8 saatlik görüntülü bir ifade verdim. İfadeyi alan Genelkurmay Savcısı Zekeriya D. idi. Daha sonra FETÖ’nün ahlaksız bir kaset kumpası ile Zekeriya D.’nin görevden ayrıldığını, Genelkurmay eski Başsavcısı Yüzbaşıoğlu açıkladı. (Bu ifademin içerisinde, işin ciddiyetini anlamaları için, Genelkurmay’ın oturduğu sandalyenin dahi 4 bacağından birisi sizin, 3 ayağının FETO’ya ait olduğu sözünü söyledim.)

2017 yılında Sözcü gazetesinde 2 gün üst üste Nurettin Veren’in kayıp kaseti bulundu haberi manşet üstünden yayınlandı ve kasetin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Adli Emanette bulunduğu söylendi. 12 yıl aradan sonra bulunan bu kasetin, niçin bugüne kadar ortaya çıkmadığı araştırılmalıdır ve içeriği açıklanmalıdır. 

Geçen günkü programda ise, en samimi açıklamayı İsmail Hakkı Pekin, bize gelen bir astsubay, ordu içindeki 1400 kişilik bir FETÖ yapılanmasından bahsetti, fakat biz bunun ciddiyetine pek inanıp, araştırmadık derken, Nurettin Veren’in Genelkurmay’daki bu ifadesinden hiç bahsetmedi. 

Bu FETÖ yapılanmasını siyasilere fakslarla, telefonlarla ve yaptığım pek çok röportajlarla bildirdim. Konuyla sadece Emin Şirin Bey ilgilenip, meclis kürsüsünden bir soru önergesi verdi. Gelen cevap Emniyet teşkilatı içerisinde böyle bir yapılanma yoktur dendi. Bu belgeyi 2004’deki 1. kitabıma koydum, fakat yine ilgilenen olmadı. 

Bu geçen zaman içerisinde, pek çok suikastlara ve baskılara maruz kaldım. Kendi ülkemde adressiz ve kaçak olarak yaşadım, sonunda FETO’nun kumpasları ile 2014 yılında, Kırklareli Cezaevinde iki sene hapse mahkum edildim. Sadece benim hakkımda araştırma yapan gazeteci Sevilay Yükselir ve Mehtap Yılmaz oldu. Hakiki bir gazetecilik örneği vererek bu işin peşine düştüler ve Nurettin Veren nerede, yuh olsun medyaya başlıklı yazılarıyla, Nurettin Veren Kırklareli Cezaevinde diyerek, köşe yazılarında bu konuyu dile getirdiler. Halının altına süpürülmüş olan bu FETÖ pisliği, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbeleri ile açıkça ortaya çıktı.

Bugün başta TRT olmak üzere diğer televizyonlar Nurettin Veren’e boykota devam ediyorlar. Sadece Beyaz TV ve Akit TV bana konuşma fırsatı verdi. Siyasiler ve yetkililer hâlâ FETÖ ile mücadele karargâhı ve müsteşarlığı gibi bir sistem oluşturamadı. 

Nurettin Veren’in açıklamalarını, yazdığı 4 kitabı, İzmir, Ankara, İstanbul ve Kırklareli TEM’e vermiş olduğum belge, fotoğraf ve ifadelerim hiç dikkate alınmadı. Aynı zamanda 2015 ve 2016’da, MİT tarafından gönderilen 2 görevli sürekli benle temas halinde olarak, özel bir telefonla konuşup, buluşarak elimdeki bütün bilgi, belge ve isimleri bu şahıslara teslim ettim. (Özel telefon numaraları bende ve gerekli birimlerde de mevcuttur.) Daha sonra bu verdiğim bilgilerin kaybolduğundan endişe ediyorum. Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz’e bu şahısların bulunması için makamında anlattım ve bu şahısların da şu anda nerde olduklarının araştırılmasını istiyorum.    

FETÖ operasyonlarına gelindiğinde dünkü yazımda ise: FETÖ’nün Yüceler Meclisi olarak açıklanan isimler, esasen aşağıdaki belirttiğim isimlerdir. Gözden kaçırılmaması ve takibe alınması gereken bunlardır. Şimdi yakalananlar ise, ikinci, üçüncü derecedeki önemli isimlerdir.

FETÖ’nün yeğenleri ile evli olan ve yakalanması gereken Adem Kalaç, Ahmet Kurucan, Cevdet Türkyolu Zaman gazetesinde yazarlık ve kuryelik yapan ve FETO’nun yanında kalan, önemli kişilerdir.

Barbaros Kocakurt, Şerif Ali Tekalan, Zafer Ayvaz, İsa Saraç İngiltere’de Fauntain dergisinin başında ve İngiltere’de üniversiteler kurmaktadır. Ahmet Kara İstanbul eski imamı, zenginlerden para tahsil etme ile ilgili. Hollanda ve Almanya’nın eski imamı Necdet Başaran, şu anda FETO’nun yanında kalmaktadır. İsrail imamı Harun Tokak, İsmail Büyükçelebi, kardeşi Mehmet Ali Büyükçelebi. Yunanistan imamı Recep Uzunallı. Bekir Dündar, İsmail Mutlu, yine Amerika’ya kaçan Rodi Jeans’in sahipleri Fatih ve Fetih kardeşler, mermer işiyle meşgul. Naci Tosun, Mustafa Özcan, Samanyolu Televizyonunun Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çelik, Osman Karakuş eski Polis Akademisi Başkanı, Önder Aytaç, bunlar ele geçirilmeden FETO’nun topografyası ve para trafiğini çözmek mümkün değildir. En tehlikeli veya en önemli kişiler bunlardır. Necdet İçel, askeriye ile ilgili ve 300 civarında dünya çapında gezen FETÖ’nün en etkili imamları hâlâ çalışmaktadırlar. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23