İslâm ümmetinin zafer destanları
İslâm ümmetinin bütün zamanlarda ve mekânlarda zafer destanları; iman, ilim ve amelden sonradır. İmanın, ilmin ve amelin zayi olduğu yerde zafer bulunmaz aksine hezimet bulunur.
“Allah içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara vaad etmiştir ki, onlardan öncekileri nasıl halef (sahip ve iktidar) kıldıysa, onları da yeryüzüne halef (iktidar sahibi) kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp koruyacak ve korkularını emniyete-güvenliğe çevirecektir. Onlar yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim de bundan sonra küfre saparsa işte onlar fasık olanlardır.” (Nur Sûresi/ 55)
Sahih imanın ve salih amelin olmadığı yerde İslâmî iktidar olmaz. İslâmî iktidar, sahih iman ve salih amel sahibi olanlara Allahû Teâla’nın ikramıdır. İslâm’da iktidar, beşikten mezara kadar Allah’a kulluk makamıdır.
Bu âyet-i kerime’nin müjdelediği İslâmî iktidar Asr-ı Saadette tecelli ettiğinde devrildi putlar bir bir, dünyayı sardı bir nur. O gün gönüller bayram yeri idi, kuşatmıştı katılaşmış kalbleri tükenmez bir sürur. Dolayısıyla İslâmî iktidar; nur ve sürurdur. İnsanların akıllarına iyilikleri bildirir, kalplerine de buldurur. Hükümran olduğu yerde ne kadar zulüm ve zalim varsa hepsini durdurur.
Kurtulmak gerek Ebu Cehil’i takip eden arsız ve ayarsız gözlerden. Yeni bir dünya kurmak gerek Peygamber sözlerinden. Peygamberin sözlerinden hayatımıza yıldızlar akar. Peygamber sözlerinden hali bir dünya düşlemek, iyileri ve iyilikleri tümden yakar.
Sahih iman ve salih amel olmadan, Allah takdir buyurmadan mücerred zorla ve zorbalıkla İslâmî iktidar olmaz. Zorla ve zorbalıkla iktidar olunsa da onda bir İslâmî değer kalmaz.
Asr-ı Saadette İslâm iktidar olduğunda cehaletle amel etmek ortadan kaldırıldı; bilmeyen bilene sordu. Çünkü Sahâbe nesli için cehaletle amel etmek ölümden daha zordu. O gün dünya hak ve hukuka, adaletle selama durdu.
İslâmî iktidar; hak ve hukukun tercümanı, mazlum ruhların da ilacıdır. Lâ dini düzenler ve iktidarlar ise, insanlar için zehirden daha acıdır. Mü’min insanın yegâne iftiharı Müslüman doğmaktır. Allah yolunda Allah için mum misali eriyip karanlığı boğmaktır!
Tarihe bakıldığında görülecektir ki; İslâm ümmeti olarak düşman toprağımıza ayak basmasın diye saçlarımızı deniz suyuyla yıkayıp rüzgârla tarardık. Biz kula değil, bir tek Allah’a tapardık.
İslâm ümmeti kıyamet şartlarını da yaşasa aklını hep iman atmosferinde toplar. Ne zaman ki cihad ehli meydanı kaplar. İşte o zaman zalim zorbaların yürekleri hoplar.
Hilafeti ilga edenler güvendiler ümmetin bağrına saplanan mızrağın ucuna. Ömür boyu muhtaç kaldılar emperyalistlerin avucuna. Vicdanlar imandan hali olunca cüzdanlar haram doldu. Gâvuru bırak Müslüman Müslümanı soydu. Öyle bir düzene duçar olduk ki; çalıp çırpmak şeref oldu. Bu ne biçim düzen; din adına dinsizliğe, ulemadan fetva çıkıyor. Politikaya giden yollar lağım kokuyor, kir akıtıyor. Nerde kaldı onur, nerde kaldı vakar. Din adına dinsizliği telkin eden kendisiyle birlikte herkesi yakar!
Hilafet ilga edildiği günden bu yana bizim yüreğimizde düşmanın sapladığı mızrak kaldı. Çünkü kendi toprağımızda dinimizle idare olunma imkânımız elimizden alındı. Şayet ihanete uğrayan mukaddes emanetin hesabını sormaktan söz edeceksin, sen emin olmadan emanetler geri gelmez ey eğri eksen!
Hilafete ihanet edenler Lozan hanından çıkıp her tarafa yağmur gibi yağdılar. Bir devletten onlarca yeni inek doğurtup, onların her şeyini lüp lüp sağdılar. İslâm ile idare edilmeyen ülkede minareler dahi öksüzdür. Müslümanları başsız bırakıp emperyalistlere mahkûm eden sadece birkaç asi köksüzdür. Bugün devri bitmiş ”Beyaz Adam”ın homurtularında çarmıha gerilmişiz. Müslümanlar olarak dinimizle idare edilmediğimiz günden bu yana hep ezilmişiz, esir edilmişiz.
İslâm ile idare edilmeyen ülkede kurumuştur rahmet olukları. Haksızlığa isyan edenlerin kesilmiştir solukları. İnsanları sabahtan akşama kadar, akşamdan da sabaha kadar okutur cehaletin kuvvet kollukları!
Kalpler sevgiden değil nefretten yorulur. Müslüman mücadele ettikçe durulur. İslâm ferd, aile, cemiyet ve devlet seviyesinde hayata hâkim olursa dünya yeniden kurulur.
Dinimize vefalı olduk, din kardeşimize karşı sadık. Çünkü biz imanımızdan akıp gelen her şeyi kutsadık. Dinde çileyle mücadele asli kaide. İslâmî iktidara kavuşamayız Allah’tan gelmemişse vade. Bizim Müslüman’ca halimiz düşmanımıza mezar kazacak. İşte o zaman muharrirlerimiz zafer destanları yazacak!