• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Murat Alan
Murat Alan
TÜM YAZILARI

Sahi şu İnternet Andıcı ne oldu?

07 Şubat 2020
A


Murat Alan İletişim: [email protected]

Ne zaman 15 Temmuz kanlı darbesi gündeme gelse, aklıma ilk gelen şeylerden biri Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.

Düşünün, Meclis’in üzerinde FETÖ’cü hainlerin kullandığı F16’lar dolaşıyor..

Yüksek infilak gücüne sahip beton delen füze fırlatıyorlar..

Belki o füzelerden biri, az sonra TBMM’nin çatısını delip içeride patlayacak..

Meclis’in kapatılıp, vekillerin sığınağa indirilmesi tartışılıyor.

İşte o an eski Adalet Bakanı Yozgat Milletvekilimiz Bekir Bozdağ, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın yanına giderek, “Sayın başkan, Meclis’i burada tutmamız gerek. Burayı kapatıp aşağıya gidersek (sığınağı kast ediyor) bu millet meydana gelmez. Bu millet meclis korktu der, bizim burada yapacağımız şey burada ölmektir” diyor.

Ve bu sözlerden kısa süre sonra, TSK üniformasının ardına gizlenmiş FETÖ’cü hainler, milletimizin can damarı olan Meclisimizi füzelerle vuruyor.

FETÖ’cü pilotlar F-16’lar ile TBMM’yi bombalarken, helikopter de havadan bina ve bahçeyi tarıyor.

Hareket eden her şeye ateş açıyorlar.

Bombalardan bazıları bahçeye düşüyor. 

Bombalardan biri ise muhalefet kulisinin açıldığı ve milletvekillerinin ‘O gece’ toplantı yaptığı Genel Kurul Salonu’nun 5-10 metre ötesindeki dış bahçeye düşüyor.

Birkaç metre daha öne düşse demokrasiye sahip çıkmak için koşan onlarca vekil şehit düşecek.

Bir füzenin hedefi ise Başbakana ayrılan oda. 

O oda yerle bir oldu.

Meclisteki tadilat aylar sürdü. 

Bombanın düştüğü dış kulisteki bölüm ise binaya zarar vermeyecek şekilde tamir edilerek korundu. 

Meclis’in “ibret köşesi” büyük camlar ile çevrelenerek adeta bir demokrasi müzesine dönüştü.

15 Temmuz 2016’dan bu yana Meclis’in ibret köşesi Türkiye’yi ziyaret eden yabancı lider ve heyetler tarafından ziyaret ediliyor. 

O neferlerin, “Bizim burada yapacağımız şey burada ölmektir” diyerek canları pahasına açık tuttuğu Meclis’in tapu senedine de Gazi Türkiye Büyük Millet Meclisi yazıldı. 

İşte bu Gazi Meclise hakaret eden kişi ise eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ.

O kahramanların çıkardığı kanunlar olmasaydı, 15 Temmuz darbesine girişen hainler bugün önünde ip gibi dizildikleri sivil mahkemelerde yargılanamazdı.

Bir an için Başbuğ’un iddiasını doğru farz edelim.

Yani FETÖ’cüler kendilerini sivil mahkemelerde yargılatıp, en ağır cezaları almalarını sağlayacak kanunları mı çıkardı?

Öyle mi?

Hadi bunu da bir kenara bırakalım..

Soru şu: “Sayın Başbuğ görevde olduğu  dönemde, kendi karargâhına sızmış yüzlerce FETÖ’cüyü neden tespit edemedi?”

Akın Öztürk’ü nasıl fark edemedi? 

Adem Huduti’yi neden ordudan atmadı?

Semih Terzi hakkındaki fikri neydi?

Bu adamlar o tarihte onbaşı değildi her halde..

Kurmay kadrosundalardı. Ya general ya da albaydılar.

“Biliyorduk ama söyleseydik sivil irade bunlara sahip çıkardı” mı diyeceksiniz?

Fatih Altaylı ve Murat Bardakçı’yı röportaj için karargaha davet ettiniz..

O röportajda ifşa etseydiniz!.

Olmadı Poyrazköy’de bulunan mühimmatlarla ilgili “boru toplantısı” yaptığınız da anlatsaydınız.

Bir sürü gazeteci karşınızdaydı..

“Söz konusu vatansa gerisi teferruat” değil mi?

Fırsat bu fırsat, “şu şu isimler FETÖ’cü, sivil irade bunları koruyor” deseydiniz.

Bunların hiçbiri yapılmadı.

Ama Başbuğ ve diğerleri tarafından öz eleştirisi dahi yapılmayan korkunç bir sürü hata yapıldı. 

TSK’ya sızmış FETÖ’cülerle mücadele etmek yerine, Genelkurmay Karargahının hemen dibinde internet siteleri kurulup, AK Parti Hükümeti ve Başkan Erdoğan hedef alındı.

Ben söylemiyorum..

İnternet Andıcı sanığı Yüzbaşı M.U. söylüyor. 

Rezalet deşifre olunca o sitelerin nasıl apar topar kapatıldığını da anlatıyor.

“Dursun Albay’ın emriyle siteler kapatıldı. İnternet hatlarının fişlerini çektim. 20 Haziran’da saat 02.00’da daireden çıktım. Sabah daireye geldiğimde Cemal Albay, Daire Başkanı Tuğgeneral Bakıcı’nın internet bilgisayarlarında ‘güvenli sil’ emri verdiğini ve Genelkurmay Muhabere, Elektronik ve Bilgi Sistemleri (MEBS) Başkanlığı’ndan personel geleceğini söyledi.”

Bu itiraf karargâhta görevli Yüzbaşı M.U’ya ait.

Şimdi başlarlar, “FETÖ ağzı bunlar” demeye..

“Bu soruşturmayı FETÖ’cü savcılar başlattı” falan diyerekten aklanamaz hiç kimse.

Bu itirafları da FETÖ’cü savcılar yaptırmadı ya. 

Sizin adamlarınızın açık beyanı. 

Sitelere ilişkin dijital ve donanımsal malzemenin alındığı kredi kartlarına kadar belli.

Açık net ifadeler ve itiraflar var..

Kendi ekibiniz bu durumu kabul etti.

Keşke o dönemin bazı generalleri, bu dönemin generalleri gibi yapıp, askerlik mesleği ve vatan savunmasına odaklansaydı da, bugün bunları konuşuyor olmasaydık. 

Ama sizde haklısınız..

Bu davalar dikkatlice ele alınıp suçlu, suçsuz ayrımı yapılıp yeniden görülseydi, bugün hükümete suç atanlar, Meclisimize hakaret edenler sütten çıkmış ak kaşık numarası yapamazdı.

Sahi sizin o İnternet Andıcı davası ne oldu?

En son Yüce Divan bahsiyle AYM’ye gidiyordu?

Kim bilir, belki yeniden görülür o davalar..

Ve “ak koyun kara koyun” belli olur. 

Selâmetle..

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Erkan

Başbuğ paşaya sağlam giydirmişsin Murat Bey kardeşim keşke es 400 atsaydın daha az etkili olurdu/ Kalemine sağlık Ali ağabeyi Dilipak Hocayı ve seni okumayı çok seviyorum

Ahmet

Ferhat sarıkaya ismi yabancı gelmedi değil mi.hani şu önce irticacı diye meslekten atılan ama akp nin görevine iade ettiği  savcı.şimdi nerde.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23