• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Murat Alan
Murat Alan
TÜM YAZILARI

Sadece S-400 almıyoruz, prangaları kırıyoruz..

18 Aralık 2020
A


Murat Alan İletişim: [email protected]

ABD, Türkiye’ye yönelik yaptırım kararı aldı..

Dün AA Finans Masasına konuk olan Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir “Türkiye’ye yönelik yaptırım” ifadesinin tam olarak doğru olmadığını kaydetti.

Demir “Türkiye’de bir kuruma ve 4 kişiye yönelik yaptırım uyguladı” denilmesinin daha doğru olduğunu söyledi.

Çok ince ve ustaca kurgulanmış diplomatik bir yaklaşım..

Siz hangisini kullanırsınız bilemem..

İster “Türkiye’ye yönelik” deyin, isterseniz “bir kurum, 4 kişiye yönelik..”

Ama ortada bir vaka var..

NATO üyesi Türkiye, ABD’ye rağmen Rusya’dan bir füze sistemi aldı. 

Sorun 2 milyar dolarlık bir füze sistemi mi?

Yani ABD’nin 2 milyar dolar kaybetmesi bu kadar büyük bir sorun mu?

Mehmet Ali Alabora’nın deyimi ile “mesele iki tane ağaç değil, arkadaş anlamadın mı sen?”

Mesele iki füze değil anlamadınız mı?

ABD, 2. dünya savaşından sonra bir savunma sanayi eko sistemi kurdu..

NATO üyesi ülkeler çantada keklik..

İç kargaşalar, satılık siyasetçiler ya da askerler vasıtasıyla dahil edilen ikincil ülkeler de eklendi. 

Ve ortaya trilyon dolarlık silah borsası çıktı.

Ya da eko sistemi, ne derseniz deyin..

“Coni saadet zinciri” diyorum ben, bence bu hakaretamiz ifade en çok yakışanı..

Bu sistem üzerinden dünyaya hem askeri, hem de siyasi olarak yön veriyor..

Peki, bunu nasıl yapıyor?

NATO üyesi ülkelere “birlik ruhu”, “kargaşanın önlenmesi”, “askeri uyumluluk” adı altında envanter standardı dayatılıyor..

“Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” yalanıyla birlik üyesi ülkelerin kullandığı tabanca mermisinden, attığı füzeye kadar, en sofistike silahtan, en uyduruk malzemeye kadar bir standart, kılıf olarak kullanılıyor. 

Bu standart üzerinden de “başka silah alamazsınız, aldığınız silah bizim ortak sistemimizle uyumlu olacak” deniliyor.

“Hadi uyumlusunu ortak üretelim” derseniz, “yoookkk ben üretirim sen satın alırsın” deniliyor.

“Peki, bana sat o zaman” dersen, “fiyatı bu, taksit yok, benim askerim kurar sen de bakarsın, işine gelirse” sözlerine muhatap olursun.

“Ey Coni, İvan senin füzenden iki kat daha güçlü, dört kat daha isabetli, 3 kat daha ucuzunu satıyor” dahi diyemezsin, hemen “NATO sistemiyle uyumlu değil” mazereti yapıştırılıyor. 

Bu çark böylece tıkır tıkır işliyor..

Dünya savunma indeksinin raporuna göre, her yıl ABD, silah satışı pastasının yüzde 40’ına doğrudan, yüzde 20’sine ise patentler ve lisanslar vasıtasıyla dolaylı olarak sahip oluyor.

Düşünün, koca dünyada her yıl el değiştiren milyarlarca dolarlık silahın yüzde 60’ı ABD’ye ait.

Bu, olayın maddi boyutu..

Bir de siyasi ve politik karşılığı var ki, o daha da korkunç..

Tarafınızı seçmişsiniz..

“NATO sistemleriyle uyumluluk” kazığını yemişsiniz..

ABD menşeli sistemleri artık mecburen kullanıyorsunuz ve başka ülkelerden de alamıyorsunuz..

Kendiniz de yapamıyorsunuz..

Çünkü teknolojik gelişiminizi tamamlayamamanız için de, o NATO’nun sinsi ağları ülkenizde her 10 yılda bir darbe ya da darbe kadar vahim kargaşalar çıkarıyor.

Bir tehditle karşılaştığınız da, örneğin hemen yanı başınızda terörist gruplar şehirlerinize füze attığında, NATO’nuz da sizi korumuyor.

Öfleye pöfleye getirdiği füze sistemini de 2 aya kalmadan geri götürüyor.

İşte o zaman Coni’nin kapsını çalıp, “senin Patriotları satsana bize” dediğinizde düğüm kopuyor.

Coni “İşte orada duracaksın, bu füzeleri sana satarım ama şu güneyindeki hadiseye göz yum, askerini şuradan çek, şu cezaevindeki teröristi sal” gibi bir sürü dayatmada bulunuyor..

Hani derler ya, “paramla rezil oldum..”

İşte tam böyle bir durum hasıl oluyor..

Türkiye, S-400 füze sistemini envanterine katarak yukarıda izah ettiğim çarka çomak soktu..

ABD bu duruma rıza göstermek istemiyor..

Yarın diğer NATO üyelerinin de aynısını yapacağından korkuyor..

Daha doğrusu, affedersiniz inek gibi sağdığı Avrupa’nın da Arap devletlerinin de Türkiye’yi örnek almasından korkuyor.

Yaptırımları böyle okumak lazım..

Türkiye’nin yaptırıma cevabı da ölçülü ve akılcı olması lazım..

“İncirlik’i kapatın, S-400’lerin düğmesini basıp çalıştırın” diyen muhalefetin aksine, serinkanlı davranılması lazım.

Dün “S-400’leri alma, ABD ile aramız bozulmasın” diyen Biden dostu muhalefet, bu defa da ters taraftan başka bir cinlik peşinde..

Sakin ama kararlı bir şekilde ilerlenmeli, dünya kamuoyuna haklılığımız diplomatik yolla izah edilmelidir.

Vakti gelirse İncirlik içinde bir formül düşünülür elbette. 

Emin olun tek başımıza değiliz, bu dayatmadan bıkmış 1 düzine batılı devlet fırsat kolluyor.

Selametle..

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Yunanistanın da s300' leri var, eee, peki?

Kurtla kuzu dereden yan yana su içiyorlardı. Kurt kuzuya; 'suyumu bulandırıyorsun' dedi. Kuzu kurta; 'âbi görmüyor musun ben senin alt tarafındayım lan, su yoharı mı akiy ki? dedi. Kurt: 'fark etmez, senin s400' lerin var' dedi

bitecek

abd size yaptırım uygular, bundan etkilenirsiniz; çünkü bu abd' nin etki dönemidir. Gün gelir, sökmez, çünkü onun etki dönemi bitmiştir gayri, işte o zaman size; 'pst, pst, gel sana f35 vereyim, hem de badeva!' der. Artık sizin de 'sifimden aşşâ, kassım paşşâ' döneminiz başlamıştır çünkü! takriben 10, 15 sene kaldı inşallah, sıkalım dişimizi!
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23